M.S 1075 – Anadolu Selçuklu Devleti
Temmuz 21, 2019Roma Helenistik
Temmuz 22, 2019Selahaddin.
Kürt, Türk, Arap tır.
Selahaddin hakkında söylenmesi gereken çok şey var, ancak bu komutanın İslami dönemden hemen sonra, Bin yılın ilk başlarında Yemenden, Azarbeycan topraklarına gelen ailesinin daha sonraları bölgede Bereketli hilalin birçok yerlerinde mevcut yönetimlerdeki insanlara yakın olmaları ve yüksek karakterlerinin her defasında Ailesinin de geleceği görerek hareket etmeleri Haçlı seferlerinin Uzun sürmesi sebebiyle Zamanının en büyük komutanlığını yapmış olan bu Muhterem zat düşmanları tarafından bile övülmeyi hak etmiş bir İslam komutanıdır. ve o denli İslam’a inanmış ki; düşmanları bile bu kadarına pes dedirtmiştir. Örnek vermek gerekirse, Aslan yürekli Richart denilen Kral aldığı yerlerin birinde Esir edindiği Askerleri ve 300 sivil kadın ve çocukları acımadan yakarak bir ibretlik ve kendine yakışanı ya yapmıştır. ancak bunun yanı sıra; yine örnek verecek olursak; Selahaddin ele geçirdiği yeri, Erkekleri 10 kadınları 5 ve çocukları öylesine serbest bırakmış ve kaybeden kral mallarını arabalara yükleyerek, 10 dinar karşılığında güvenlikli bir şekilde kaleyi terk etmiştirler. parası olamayanları da Allah rızası için serbest bırakan bir İslam komutanından bahis etmekteyiz. bugünkü Almanya İngiltere ve Fransa İtalya dahil olmak üzere, Müslümanların üzerlerine Saldıkları Tapınak ve Haspital Şövalyelerini ve İşsizlik gerçeğiyle karşı karşıya kalan Avrupalı Dini Liderler, Binlerce insanın kanına girmeye hiç üşenmeden 200 yıl boyunca 1. 2. 3. 4. haçlı seferlerini organize etmekten ve insan kanı akıtmaktan hiç mi hiç uzak durmamışlar Adil ve hakkaniyetli bir İslam komutanına da isteyerek ve Romantizme mal ederek. bir Romantik Selahaddin olarak görmüşler. oysa bu Asker Allah’ın huzurunda kendini bulduğu için her an onun kanununu uygulamakta ve onun huzurunda kendini his ettiği için bildiği yolun hak yolu olduğunu ve Ölümün bile onu doğruluktan alamayacağını bile bile gerekenleri yapmıştır. ancak bu yaptıkları batılı imparator veya krallarının bir türlü algılayamadıkları konulardır. Guy en azılı düşmanıyken berat ettirmiş ve bir gün tekrar geleceğini bile bile serbest bırakmış ve yıllar sonara bu Fransız, komutan tekrar yıllar sonra haçlı seferleri düzenlemişlerdir. ve çok yerleri tekrar insan kanına boğmuşlardır. Selahaddin’in anlayışıyla bunların anlayış arasında bir nüans farkı vardır. Selahaddin yaptığı her şeyi Allah’ın Rızasını almak ve onun isteği doğrultusunda yapması gerekeni yapıyor. bunlar ise ün şan şöhret için hem kendi insanın kanını hem de suçsuz sivil kadın çocuk demeden kıyıyor. Eyyubiler ilk olarak 1160 yıllarında Mısırdaki Şii Fatımi devletine karşı yaptığı üç Seferden Sonra Fatımilere son vererek İslam devletlerinin Abbasîler etrafında birleşmelerini sağlamıştır. bu aile sayesinde Kudüs’ün Müslümanların ilk kıblesi olduğunu Haçlılara karşı verdiği savaşlarla ortaya koymuştur. Bu başarıları nedeniyle etnik kimlikleri sorgulanarak günümüze kadar hangi etnik kökenden olduğu söz konusu olunca; Hazbiniyye Kürtlerinin Ravadiye kolundandır. Ravvad b. Müssena el Ezdi Yemen Araplarındandır. 758 Yılında Yemenden alınarak, Azerbeycana yerleştirilmiştir. Abbasi Halifesi Ebu Cafer el Mansur tarafından. Basra’dan alınmıştır. Azerbaycan’da Haz baniye Kürtleriyle karışarak onların bir kolu haline gelmiştir. uzun zamanlar sonra. Daha sonrada Selçukluların Anadolu Topraklarına gelişiyle de onlarla da karışarak bir Türkleşmenin olduğu söylenmektedir. Eyyubilerin bir devlet olduğu da şüphesizdir.
Selhaddini Eyyubi:
1137 4 Mart 1193 Eyyubiler Devleti nin kurucusu ve ilk hükümdarıdır. 1187 yılında Kutsal toprakları Haçlılardan geri Almak için bir ordu kurdu ve komutasındaki ordusuyla beraber 4 Temmuz 1187 tarhindegerçekleşen Hıttin Muharebesi ile Kudüs kralı lüzinyanlı Guy ın ordusunun büyük bir bölününü yok etti 2 ekim 1187tarihnde ise Kudüs ü Haçlı kuvvetlerindenalarak geri kazandırdı. Avrupalı Hırıstıyanlar, Yaşadıkları bu yenlgiden sonra, Kudüs ü tekrar hakimiyetlerine geçirmek amacıyla lll. Haçlı Seferi ni düzenlediler.
Selahaddin lll. Haçlı Seferi Sırasında Haçlı devletlerine karşı Müslüman askeri harekatına öncülük etti 1191nyılında gerçekleşen Arsuf Muharebesi nde İngiliz Kralı l. Richard a yenildyse de, onunla yaptığı Ramla anlaşması sayesinde kudüs ü muhafaza etti.
Selahaddin 1169 da Mısır daki Fatimi halifesinin veziri oldu. 1171 de ise Şii Fatimi halifeliğini fesedip Fatimiler Devletini yıkarak kendini ‘’Mısır Sultanı’’ ilan etti. Ve İslam Hilafetini feshedip Bağdat’ta bulunan Sünni Abbasi Halifeliğine bağladı. Mısır da Kendi hanedanlığını kurdu. Gücü Sayesinde Mısır, Suriye, Irak, Cizire (kukarı Mezopotamya, Hicaz, yemen , Kuzey Afrika Nubia yı kapsıyordu.
Selahaddin Eyyubi, 1187’de kutsal şehir Küdüs’ü 88 yıl süren Hristiyan egemenliginden kurtarıp Müslüman Dünyasına katılmasıyla lll. Haçlı Seferi’nde Haçlı devletlerine karşı verdiği Mücadelesiyle Müslümna, Kürt, Arap ve Türk kültürlerinde önemli bir figür haline geldi. Kahraman olarak görüldü Kudüs Fatihi olarak anıldı.
Ayrıca Selahaddin Eyyubi’nin ‘’İki kutsal caminin Hizmetkarı’’ ünvanına Sahip olan tek kişidir.
Soyu ve Ailesi hakkında:
Selahaddin Eyyubi’nin ailesi. Hezbaniyye Kürtlerinin Revvadiler kolundandır. Ravvadiler’in soyu ise aslı Arap olan Yemeni Ezd kabilesine dayanmaktadır. Ravvadiler aşireti, Abbasi Halifeliği tarafından 758’de Basra’ dan alınarak, Azarbaycan’a yerleşmişleridir. Kabileye adını veren Revvad bin Müsenna el-Ezdi Azerbaycan valisi Yezid bin Hatim tarafından güvenliği sağlama amaçlı Tebriz civarında vazifelendirilmiştir. Daha sonra soyundan gelen torunları, 8, ve 9. Yüzyılda Abasilerin Tebriz valisi olarak vazifelendirilmiştir.
Revvadiler 10. Yy. da baskın hale gelen özellikle de Kürt varlıklarıyla Azerbaycan’da Hazbaniler Aşiretiyle karışarak Kürtleşmiş ve bu tarihten itibaren Kürt olarak tanınmışlardır.Ahmet için Ahmedil ve Muhammed içn Memlan gibi isimler kullanılmaya başlanmıştır.
Ailesi:
Seahaddin, 1137 yılında bugünkü Irak’taki Tikrit’te tanınmış bir Kürt ailede dünyaya geldi. Selahaddin’in Babası Necmeddin Eyyüb, o dönemde bir Kürt Hanedanlığı olan Şeddadiler’in hüküm sürdüğü Divin’de, Ecdenakan isimli, ahalisinin tamamının Kürtlerden oluştuğu bir köyde doğmuş olup babasının adı Şadi bin Mervan’dır. Şadinin Babasına ise genellikle ‘’Mervan’’ denmekte ancak onun hakkında pek bir şey bilinmemektedir. Selahaddin doğduğu gece Necmeddin Eyyub ailesini de alarak Halebe Göçtü. Burada Kuzey Suriye’nin Türk valisi İmadeddin Zengi’nin hizmetine girdi. Selahaddin in dedesi Şadi’nin oğlu Necmeddin Ebyyub’un Tikrit’in kumandanlığına atanmasını Sağlamıştır. Böylece Büyük Selçuklu Sultanı Muhammed Tapar, Şadi’yi ailesiyle birlikte Tigrit civarına yerleştirmiştir.
Şam ve Halep valisi İmadeddin Zengi’nin ordusu, 1131’de Karaca El-Saki tarafından mağlup edildi. Ve Zengi Tikrit’e sığındı. Selahaddin’in babası Necmeddin Eyyub ve amcası Esedüddin Şirkuh, İmadeddin Zengi’ye yardım etmiş ve bundan sonra aralarında sıkı dostluklar kurulmuştur. Bu Olay üzerine Bağdat valisi Bihruz ile araları açılmış onlarda buna karşılık Musul ve Halep atabeyliği olan Zengilere yaklaşmışlardır. Şirkuh’un bir Selçuklu yüksek memurunu öldürme olayından sonra iki kardeş İmadeddin Zengi’ye başvurmuş ve 1138 de görevinden alan Necmeddin Eyyub ve ailesi İmadeddin Zenigi’nin hizmetine girmiştir. Selahaddin ‘in kardeşlerinin isimleri Tacülmülk Böri, Seyfülislam Tuğtekin, Adil Ebü Bekir ve Şahinşah’tır. Torunlarından 13 . yüzyılda yaşayan Okçu yusuf, Anadolu Selçuklu Devletinin Komutanlarından biriydi. Aynı Zamanda İpek Yolu’nun koruyuculuğunu yapmaktaydı.
Çocukluğu ve Eğitimi:
İmadeddin Zengi’nin babası Necmeddin Eyyub’u vali olarak atadığı Baalbek ve Şam ‘da büyüyen Selahaddin, ayrıcalıklı bir çocukluk geçirmedi. Ancak iyi bir tahsil aldı. Selahaddin’in Şam’a özel bir düşkünlüğü olduğu bildirse de, kendisinin erken çocukluk dönemine ilişkin bilgiler çok azdır. Askeri dersler gibi, dini derslere de meraklıydı. Anı Zamanda sanatla ve bilimle de uğraşırdı. Selahaddin biyografisini yazan El – Wahrani onun Öklid geometrisi, astronomi, Matematik ve aritmetik konularında uzman olduğunu ve bu alanlardaki soruların çoğunu yanıtlaya bildiğini belirmiştir. Mantık, Felsefe, Sosyoloji, Fıkıh, hukuk, ve Tarih öğrendi. Bazı kaynaklar, öğrenimi sırasında orduya katılmaktan çok dini çalışmalara ilği duyduğunu idda etmektedir. Dine olan ilgisini etkilemiş olabilecek bir diğer faktör de, Birinci Haçlı Seferi sırasında Küdüs’ü Hristiyanlar tarafından alınmasıydı. Selahaddin Arap şair Ebu Temmam ın Şiirlerini ezbere biliyordu. Kürtçe ve Arapça Konuşuyordu. Ve Farsça ile Türkçe de biliyordu. Tarihçilerin anlatığına göre Selahaddin zamanının çoğunu ya ilimle ya da devlet işleriyle geçirirdi. Ayrıca Kuranı ezberlemiş ve iyi bir eğitim görmüştü. Amelde Safii, itikatta Eş’ari idi Müneccimlere Yıldız falcısı inanmazdı. Tarihçi İbn Şeddad, tarih bilgisi kuvvetli kültürünün geniş olduğunu meclisinde bulunanların başkasından duymadıkları şeyleri ondan duyduklarını söylemektedir.
Mısır Seferi: Birinci Haçlı Seferi
sonucunda Kudüs te kurulan Kudüs krallığı. Gözünü Mısır’a dikmişti.
Dönemin blunduğu koşullar, Mısır’ın alınabilmesi için çok elverişliydi. O gün de, Mısır’daki Fatimiler Devleti’nin iç siyaseti karışıklıklar içindeydi. Mısır veziri Şaver, bir saray darbesi sonucu rakibi olan diğer vezir Dırgam’a yenilip vezirlikten olunca gizlice Şam’a Nureddin Mahmud Zengi’nin yanına gitti. Ve yardım istedi 1164 Nureddin Mahmud Zengi, bu olayı fırsat bilerek islam dünyasındaki iki başlılık problemini haledeceğini ve Müslümanları tekrar tek çatı altında birleştirip Haçlılara mücadele konusunda güçleneceğini hesaplayarak Şaver’e olumlu yanıt verdi.
Birinci Mısır Seferi: Nureddin Zengi, Mısır’da Saver’e yardım etme görevini Selahaddin’in amcası Esedüddin Şirkuh’a verdi. Şirkuh bu görevi, kardesinin oğlu olan Selahaddin ‘i de yanına götürmek karşılığında kabul etti. Selahaddin , Amcasının savaşa gitme tekliflerini bin bir ricayla kabul etti. Ardından Şirkuh ve askerleriyle yola çıktı. Selahaddin ‘in askeri hayatı bu noktada, amcası Esedüddin Şirkuh’un hizmetine girmesiyle başladı. Bu arada, Mısır’da işler iyiden iyiye karışmıştı. Şaver, rakibi Dırgam’ı mağluğ etmiş ve Nureddin Mahmud Zengi’den gelecek olan desteğe ihtiyacı kalmamıştı. Nureddin zengi’ye bağlı askerlein müdahalesinden korkan, Şaver, Cizye karşılığında Kudüs krallığı’ndan yardı istedi. Bu istek sonucunda deniz yoluyla bir Haçlı ordusu, kendisine yardı için gelen Haçlı ve Mısır ordusu, Afrika ile Asya ‘nın birleştiği noktada buluştular ve savunmaya geçtiler. Bu durum karşısında çok şaşıran Seahaddin ve şirkuh, yanlarındaki az bir kuvvetle ne yapacaklarını
bilemediler. Daha sonra Selahaddin, ordunun komutasını ele aladı ve Nureddin Zengi’den gelecek yardımı bekleme fikrini beyan etti. Ardında belibis Kalesi’ni ele geçirdi. Nureddin Zengi ise, Selahaddin ve Şirkuh’a doğrudan yardım yerine, Haçlı topraklarına yürüyerek onları geri çekilmeye zorladı. Bu yüzden çekilen müttefiklerinden ümidi kesen Şaver, Nureddin ‘hücum etmesinden korkarak şikuh’un ordusuyla barışa mecbur kaldı. Selahaddin barış şartlarını birzat kendi tesbit etti. Barış yapıldıktan sonra Şam’a dönen Selahaddin ilim ve irfan sohbetlerine yeniden katılmaya başladı bu seferle beraber Selahaddin askeri alanda ilk maharetini göstermiş oldu.
İkinci Mısır Seferi: Nureddin Mahmud zengi, Şirkuh’un ifadelerinden Mısır’ın fethinin kolay olacağını anlamıştı ve bu yüzden Şirkuh’bir kez daha Mısır üzerine gönderidi. Şirkuh, Selahaddin’in yeniden kendisiyle gelmesi şartıyla bunu kabul etti. Çoğu kişinin rıcasını red eden Selahaddin Nureddin’in rıcasıyla sefere çıktı.
Nureddin’e bağlı bir ordunun üztüne gieldiğini duyan Şaver cizye vaadiyle Haçlılardan yardım istedi. Kudüs’ten hareket eden Haçlı ordusu. Asya ile Afrikanın birleştiği yerde Şaver ve ordusuyla buluştu. Selahaddin ordunun kumandasını eline aldı ve Sina Çölü’nü aştılar. Düşmanlarını mağlup etmeyi başardıktan sonra İskenderiye’ye geliğ bu kaleyi ele geçirdiler. Kısa sürede kale düşgüğü haberini alan Mısırlılar ve Haçlılar, önce mağlubiyetin etkisinden çıkıp iskeneriye üzerine yürüdüler. İskenderiye önemli bir mevkiydi ve doğu ile batının ticaret merkeziydi. Şirkuh ve bazı askerler, şehir dışında mühim bir mevkiyi tutarak Nureddin Zengi’den gelecek yardımı beklemeye koyuldular. Selahaddin ve yanındakiler ise şehri korumaya çalıştılar. Selahaddin kaleyi üç ay boyunca savundu. Fakat Haçlılara desteğe gelen bir Rum Donanmsının deniz yolunu kesmesi sebebeiyle umduğu yardımı bulamayan Şirkuh, zaten erzak sıkıntısı çeken kalenin kurtarılmasını mümkün görmeyerek çekilmeye başladı. Selahaddin , Şirkuh ve askerlerinin gitmesinden sonra barış istemekten başka çare bulamadı. Barış şartı olarak askerleri ve silahlarıyla beraber Suriye’ye dönmeyi istiyordu. Barış yapıldıktan sonra Selahaddin ve askereri kaleden çıktılar. Daha sonra Kudüs kralı üç gün boyunca Selahaddinve askerini kedi ordugahıda misafir etti. Selahaddin bu üç gün içinde Hıristiyanların ordu tertibatına ve hristiyan kumandanlar arasındaki çekişmelere vakıf oldu. Misafirlikten sonra Suriye’ye dönen Selhaddin Kendini tekrar ilim sohbetlerine verdi.
Haçlılarla mücadeleler:
Selahaddin 1177 yılındaki Montgisard Muharebesi’nde Küdüs Kralı lV. Baudouin’e yenildi. Bundan sonra 1186’ya değin Suriye, Kuzey Mezopotamya, Filistin ve Mısır’daki tüm Müslüman Topraklarını kendi bayrağı altında birleştirdi. Ve islam Birliğini Tekrar kurdu. Zamanla, sahtekarlık, ahlaksızlık ve gaddarlıktan uzak cömert erdemli ama kararlı bir komutan olarak ünlendi. O zamana değin iç çekişmeler ve yogun rekabet yüzünden Haçlılara direnmede güçlülük çeken Müslümanların maddi ve manevi açıdan güçlenmelerini sağladı.
Hittin Muharebesi 1187 ve Kudüsün Fethi. 1187
Selahaddin, yeni ya da gelişmiş askeri teknikler kullanarak yirine, çok sayıdaki düzensiz kuvvetleri birleştitip disiplin altına alarak askeri güç dengesini de kendi lehine çevirmeyi başardı. 1177’de yaşadığı Montgisard Muhareesi yenilgisinden 10 yıl kadar sonra 1187 yılında bütün güyüyle Kutsal Toprakları’da hüküm süren Latin Haçlı kralıklarına yöneldi. Bu Arada da, 1185’de Kudüs Kralı lV. Baudouin cüzzam hastalığından dolayı ölmüş, onun yerine tahta Lüzinyanlı Guy Geçmişti. Seahaddin Kudus kralı Lüzünyanlı Guy’ı ve ordusunu kuzey Filistin’de Tiberya yakınlarındaki Hittin Köyü civarında kadar getirmeyi başardı. Hittin Tepesi su Kuyularıyla ünlü bir yerdi. Çok önceden buradaki kuyları tutan Selhaddin, Böylece Haçlılara su kırakmamayı planladı. Kudüs ordusu, günlerce süren yürüşten sonr 4 Temmuz 1187 de tükenmiş ve susuzluktan bitkin düşmüş bir Halde Selahaddin ile karşılaşt. İslam ordusu ise çoktan kuyuları tutmuştu. Bundan sonra Haçlılar geri dönemediler ve Selahaddinin karşısına çıkmak zorunda kaldılar. Hittin Muharebesi’nde Selahaddin Kudus Kralı Lüzinyanlı Guy kamutasındaki Haçlı Ordusunu büyük bir kısmını yok ederek yenmeyi başardı.
Hıttin Muharebesi sonrasında Kudüs Kralı Lüzinyanlı guy, Haçlı Komutanı Reaud de Chatillon ile birlikte Selahaddin’e esir düştü. Selahaddin, Renaud’u kafasını keserek öldürdü. Çünkü öncesinde Renaud, Muslümanlara karşı şiddet içerikli uygulamalarda bulunmuş ve bu nedenle de Müslüman yazarlar, onu İslam’ın düşmanlarından başı olarak görmüşlerdi. Selahaddin Lüzinyanlı Guy’a da aynı Muameleyi yapmadı. Bunun yerine Kudüs kralına ‘’Kral Öldürmek , kralların bir adeti değildir. Fakat bu adam Renaud tüm sınırları aştı ve sonuçta ona bu şekilde davrandım. Dedi. Ve ona iyi davrandı.
Haçlıların bu sabaşta bermiş oldukları kayıpların büyüklüğü, Müslümanların Küdüs Krallığının nerdeyse tümüne ele geçirmesini sağladı. Akka. Betrun, Beyrut,Sayda, Nasıra, Gaman, Caesarea, Nablus, Yafa, ve Aşkelon gibi yerler üç ay içinde düştü.Selahaddin Haçlılara en büyük darbesini ise 88 yıl Hırıstiyan Frankların elinde kalan şehir Kudüs’ü 2 Ekim 1187 teslim alarak indirdi . Avrupalı Hırıstiyanlar yaşadıkları bu yenilgiden sonra aralarında İngiltere, Fransa ve Kutsal Roma krallıklarının da bulundğu yeni bir Haçlı Seferi düzenlemeye başladılar.
Üçüncü haçlı Seferi: 1189-1192 Selahaddin’in Başarısına düşen tek gölge, Sur’un ele Geçirilmesiydi. 1189 yılında Haçlı işgali altında yanlızca üç kent kalmış ama sağ kalan dağınık Hırıstiyanlar zorlu bir kıyı kalesi olan Sur’da toplanarak Latin karşı saldırsının çıkış noktasını oluşturmuşlardı.
Kudüs’ün düşmesiyle derinden sarsılan Batılılar. Yeni bir Haçlı seferi çağrısında bulundu. lll. Haçlı seferi. Çok sayıda büyük soylu ve ünlü şövalyenin yanı sıra üç ülkenin krallarını da savaş alanına çekti. Üçüncü Haçlı Seferi uzun ve tüketici sürdü İngiltere Kralı l. Richard. 1191’deki
Arsuf Muharebesinde Selahaddinin ordularını yense de hiçbir sonuca ulaşılamadı. Haçlılar Doğu Akdeniz’de ancak güvensiz bir toprak parçasına tutunabildiler. Kral Richard Ekim 1192 de dönüş için yelen açtığında savaş sona ermişti. Ve böylelkle kutsal kent sayılan Kudüs, Müslaümanların hakimiyetinde kaldı.