Roma Helenistik
Eylül 4, 2025Sikkeler
Eylül 5, 2025
Paleolitik Dönem’e ait yerleşkelerden, ilk insanların tapınak olarak tapındığı yerlerin başında gelmektedir. Şanlıurfa ili merkezine bağlı tektek dağları eteklerinde kurulu ve ovayı tümüyle kucaklayan bir yüksek tepe üzerine kurulu bir tapınaktır.
Şanlıurfa’nın 22 km kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınında yer alan dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğudur. Bu yapıların ortak özelliği, T biçimindeki 24 dikilitaştır. Dairesel planda dizilmiş, araları taş duvarla örülmüştür. Bu yapnın merkezinde daha yüksek boyda iki dikilitaş karılıklı olarak yerleştirilmiştir. Bu dikilitaşların çoğu üzerinde insan, el ve kol, çeşitli hayvan ve soyut semboller, kabartılarak veya oyularak kullanılmıştır. Bu kompozisyonun bir öykü, bir anlatım veya bir mesaj ifade ettiği düşünülmektedir. Hayvan motiflerinde boğa, yaban domuzu, tilki, yılan, yaban ördekleri ve akbaba en sık görülen üzerinde insan el ve kol çeşitli hayvan ve soyut semboller, kabartılarak veya oyularak yapılan motiflerdir. Bir yerleşim yeri değil kült merkezi olarak tanımlanmaktadır. Buradaki kült yapılarının üretime geçiş aşamasında tarım ve hayvancılığa yakın olan son avcı grupları tarafından inşa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Diğer anlatımla Göbeklitepe, çevredeki oldukça gelişmiş ve derinlik kazanmış bir inanç sistemine sahip olan avcı-toplayıcı gruplar açısından önemli bir kült merkezidir. Bu durumda bölgenin en erken kullanının çanak çömleksiz Neolitik Çağ’ın PPN, Pre-Pottery Neolithic A evresine M.Ö. 9600-7300 yani günümüzden en azından 11.600 yıl öncesine dayandığı ileri sürülmektedir. Bununla birlikte Göbeklitepe deki en eski faaliyetleri tarihlendirme olanağı şimdilik yok fakat bu anıtsal yapılara bakıldığında Paleolitik Çağ’a kadar uzanan, birkaç binyıl daha eskiye, epipaleoolitike kadar giden bir geçmişi olduğu düşünülmektedir.
Göbeklitepe’nin bir kült merkezi olarak kullanımının M.Ö. 8 bin dolaylarında kadar devam ettiği ve bu tarihlerden sonra terk edildiği, başka veya benzer amaçlarla kullanılmadığı anlaşılmaktadır. Bütün bular ve kazılarda ortaya çıkarılan anıtsal mimari, Göbeklitepe’yi eşsiz ve özel yapmaktadır.
Bu bağlamda UNESCO tarafından 15.04.2011 tarihinde Dünya
Miraslarına aday gösterilmiştir. Bütün bu dikilitaşlar, stilize insan heykelleri olarak yorumlanmaktadır. Özellikle D yapısı merkez dikilitaşlarının gövdesinde bulunan insan el ve kol motifleri, bu konudaki her türlü şüpheyi ortadan kaldırmaktadır. Dolayısıyla “dikilitaş” kavramı, işlev belirtmeyen yardımcı bir kavram olarak kullanılmatadır. Esasen bir kavram olarak kullanılmaktadır.
“Dikilitaş”lar, insan vücudunu üç boyutlu olarak betimleyen stilize tarzda yontulardır. Buradaki kazılarda çıkarıtılan bazı heykel ve taşlar Şanlıurfa Müzesi’nde sergilenmektedir. Değerlendirmeler ve yorumlar Göbeklitepe’deki kazılara kadar bilim dünyası, göçebe küçük gruplar halinde örgütlendiği düşünülen avcı-toplayıcı topluluklar olduça basit standartlarda yorumlamıştır. Ancak kazılarda ortaya çıkan, bir kült merkezi olarak anıtsal boyutlarda mimari, büyük taş yontular, sembolik motifler ve stilize edilmiş canlandırmalar, en azından bu bölgedeki toplulukların oldukça gelişkin ve çok yönlü bir sosyal yapıya sahip olmaları gerektiğini göstermektedir.
Göbeklitepe’de ortaya çıkarılan bütün bu buluntular böylesi faaliyetleri gerçekleştirebilmek için kalabalık grupları bir araya getirmekteki organizasyon gelişkenliğinin kişisel sanat becerilerinin ve ritüel etkilerin, bir çeşit sanat anlayışının ve arayışının varlığını ortaya koymaktadır. Bu bulgular ışığında bilim dünyası, avcı-toplayıcı toplulukların sosyokültürel yapısı hakkındaki hâkim görüşleri gözden geçirmek zorunda olmaktadır. Arkeolojinin bu konudaki geleneksel görüşü, ancak tarım devrinin Neolitik devrim topluluklarına bol ve güvenli besin kaynağı ve zaman sağladığını bu sayede anıtsal bir mimari ve zengin bir sembolik anlatım geliştirebildikleri yönündeydi. Ne var ki Göbeklitepe’yi yapanların tarımcı topluluklar olmadığı anlaşılmaktadır.
Bilim dünyası avcı-toplayıcı grupların küçük birimler olduğunu, her gün besin sağlamak için uğraşmak zorunda kaldıklarını ve sadece o günü kurtarabildiklerini kabul etmekteydi. Bu gibi kült yapılarını inşa etmek ve bu merkezleri amaçları yönünde kullanmak, muhakkak kalabalık bir grup insanı avcılıktan ve toplayıcılıktan bir süre için de olsa çekmeyi gerektirmektedir.
Kazı başkanı Klaus Schmidt ve ekibi, tonlarca ağırlıktaki dikilitaşları kayalardan kesip çıkarmak, işlemek, yarım kilometreye yakın bir mesafeyi kat ederek Göbeklitepe’ye getirmek ve yapıları inşa etmek için en az 500 kişinin çalışmış olması gerektini düşünüyorlar. Her şeyden önce bu insanların beslenmesi gerekmektedir. Bu durum göz önünde bulundurularak bu insanların ihtiyacı olan besin maddelerini sağlama gereğinin, tarımı keşfetme yönünde bu toplulukları zorladığı ileri sürülmektedir. Gerçekten de lll. tabaka yapılarının daha sonra örtülmesinde kullanılan dolgu yığını içinde büyük sayılara ulaşan miktarda hayvan kemikleri bulnmaktadır. Bulunan hayvan kemiği parçalarının sayısı 100 bini geçmektedir. Bu durum Göbeklitepe’de çok fazla et tüketildiğini göstermektedir. Bu et tüketimi, çalışanların ihtiyacını karşılamanın yanı sıra burada düzenlenen ritüellerde yapılan şölenlerde, çevreden gelen insanların ihtiyacını karşılamış olabilir, hatta kurban törenlerinde kullanıldığı da düşünülebilir. Bu durum şüphesiz insanları daha geniş besin kaynakları aramaya itmişti. Bütün bunlar Arkeolog Ian Hodder’in sosyokültürel değişmelerin tarımdan önce gerçekleştiği tezinde ifade bulmaktadır. Bu bağlamda, Göbeklitepe buluntularının ışığında Neolitik Devrimin çekirdek bölgenin Levant olmakten çok Torosların güney etekleri olabileceği sorgulanır olmuştur. Arkeologlarca üzerinde durulan diğer bir konu da bu yapıların inşa edilmesinin gerektirdiği son derece karmaşık organizasyonun avcı-toplayıcı topluluklarca nasıl sağlanabildiği konusudur. Alman Arkeoloji Ensitiüsü’nden Harald Hauptmann bu organizasyona dini liderlerin önderlik ettiğini ileri sürmektedir. Bu durumda seçkin bir tabakalaşmanın bu toplumlarda ortaya çıkmış olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Klaus Schmidt de Göbeklitepe’yi inşa eden toplulukların bir toplum olduğunu ifade etmektedir. Hâlbuki bilim dünyasında Göbeklitepe’ye kadar hâkim olan bakış açısı, karmaşık dini uygulamaların ve organizasyonunu ancak tarımın ekimin geçim tarzı olduğu topluluklarda ortaya çıktığı yönündeydi. Ancak Göbeklitepe bu yaklaşımı sorgulamak zorunda bırakmaktadır. Gerçekten de bu denli anıtsal yapıları ortaya çıkaracak işgücünü çevredeki avcı-toplayıcı gruplardan alarak çalıştırmak, ancak köklü bir inanç geçmişine dayanacaktır. Diğer taraftan özellikle hayvan kabartmalarında ister istemez dikkat çeken bir ustalık vardır. Farklı bir ifadeyle sanat denebilecek bir üsluplaşma görülmektedir. Uzman bir sanatçının elinden çıkmış, o üslubu bilen birilerinin yaptığı eserler olarak görülmektedir. Dolayısıyla bu sanat üslubunun uzun bir geçmişinin olması gerektiği ortadadır. Diğer taraftan Göbeklitepe’de bulunan bu sembollerin benzerleri, fakat daha küçük ölçekli olarak Kuzey Irak ve Suriye’ye kadar yayılan bir bölgede yürütülen arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Bu verilere dayanılarak Göbeklitepe’nin Neolitik Dönemde kültürel etkileşim açısından bir merkez olduğu ileri sürülmektedir.
Göbekli Tepe Hakkında Genel Bilgiler
Yer: Şanlıurfa iline yaklaşık 15 km mesafede, Örencik köyü yakınlarında.
Keşif: 1960’larda yüzey araştırmaları yapılmış olsa da, kazılar 1995 yılında Alman arkeolog Klaus Schmidt öncülüğünde başlamıştır.
Tarihlendirme: M.Ö. 9600 – 8200 arasında, yani Neolitik Çağ’ın PrePottery A (Çanak Çömleksiz A) dönemine tarihlenmektedir. Bu da yaklaşık 11.600 yıl öncesine denk gelir.
UNESCO Dünya Mirası Listesi: 2018 yılında alınmıştır.
Mimari Yapı ve Anlamı
T Şeklinde Dikilitaşlar
Boyları 3 ila 6 metre, ağırlıkları 10 ila 20 ton arasında değişir.
Bazı dikilitaşlarda kabartmalar vardır: yılan, akrep, boğa, tilki, turna, aslan, domuz, yaban ördeği gibi hayvan figürleri.
Bu taşlar, muhtemelen insanı sembolize eden soyut figürlerdir (kollar, eller ve kıyafet detayları var).
- Dairesel Planlı Tapınaklar
En büyüklerinden biri 20 metre çapındadır.
Ortada çift T-taş, çevresinde halka oluşturacak şekilde diğer taşlar yerleştirilmiştir.
Bu düzenleme, bir ritüel alanı olarak kullanıldığını düşündürmektedir.
Önemi ve Arkeolojik Devrim
Yerleşik Hayat Öncesi Tapınak
Göbekli Tepe’nin en önemli yönü şudur:
İnsanlar daha tarım yapmadan, hayvanları evcilleştirmeden, yerleşik hayata geçmeden önce tapınak inşa etmişlerdir.
Bu, dinin ve sembolizmin, tarım ve kentleşmeden önce geldiğini gösteren ilk ciddi arkeolojik kanıttır.
Anlam ve Yorumlar
Ritüel Merkezi: Göbekli Tepe’nin geniş bir bölgeden gelen avcı-toplayıcı gruplar için kutsal bir buluşma ve ritüel alanı olduğu düşünülmektedir.
Kolektif İnşa: Bu büyüklükte yapılar, büyük bir iş gücü ve organizasyon gerektirir. Yani, sosyal organizasyonun ve kolektif emeğin çok erken bir evresidir.
Hayvan Figürleri: Bazıları totem ya da ruhani rehberler olabilir. Belki de göç yollarını, mevsim döngülerini anlatan sembollerdi.
Bilimsel Bulgular ve Yayınlar
Klaus Schmidt’in “Göbekli Tepe: Bir Taş Çağı Tapınağı” adlı kitabı temel referanstır.
İstanbul Üniversitesi, Şanlıurfa Müzesi ve Alman Arkeoloji Enstitüsü birlikte çalışmıştır.
Son dönem kazıları Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı ve Prof. Dr.
Necmi Karul öncülüğünde devam etmektedir.
Kültürel Bağlam
Göbekli Tepe’nin çevresinde benzer çağlara ait Karahantepe, Sefertepe, Sayburç, Harbetsuvan gibi yerleşimler de keşfedilmiştir. Bu bölge, Taş Tepeler projesi kapsamında incelenmektedir.
Bu da bize Kuzey Mezopotamya'nın sadece geçici bir durak değil, erken uygarlığın beşiği olduğunu düşündürmektedir.
Göbekli Tepe: Erken Neolitik Dönemde Anıtsal Mimarlığın Doğuşu
Göbekli Tepe, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde, Şanlıurfa il merkezinin yaklaşık 15 km kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarında konumlanan ve günümüzden yaklaşık 11.600 yıl öncesine tarihlenen bir kült alanıdır. 1995 yılında Alman Arkeoloji Enstitüsü ile Şanlıurfa Müzesi iş birliğinde başlatılan sistematik kazılar, insanlık tarihinin bilinen en eski anıtsal mimari örneklerini ortaya koymuş ve Neolitik Dönem'e dair varsayımların yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılmıştır.
Göbekli Tepe, Çanak Çömleksiz Neolitik A Dönemi'ne (PPNA) tarihlenmektedir (M.Ö. 9600–8200). Bu bağlamda, tarımın henüz başlamadığı, avcı-toplayıcı grupların hüküm sürdüğü bir dönemde, anıtsal taş mimarinin varlığı dikkat çekicidir. Alanda ortaya çıkarılan dairesel ve oval planlı yapılarda yer alan T biçimli dikilitaşlar, yer yer iki metreyi aşan yüksekliği ve yüzeylerindeki kabartma hayvan tasvirleri ile, sembolik ve ritüel bir işlev taşımaktadır. Bu figürler arasında yılan, akrep, tilki, turna, aslan ve yaban domuzu gibi çeşitli fauna unsurları yer almakta olup, bunların olası totemik, mitolojik ya da sosyal-anlatı bağlamları üzerine çeşitli yorumlar yapılmaktadır.
Bu yapıların merkezine dikilmiş ikişer büyük T-taş, insan kolları, elleri ve kemer gibi detaylarla betimlenmiş olup, bunların soyut insan temsilleri olduğu görüşü ağırlık kazanmıştır. Göbekli Tepe’de mimari planlamanın yanı sıra iş gücü organizasyonu, ritüel davranış biçimleri ve kolektif bilinç unsurları da izlenmektedir. Bu durum, yerleşik hayatın, üretimin ve toplumsal sınıfların çok daha sonra ortaya çıktığı varsayımını sorgulatmakta; tersine, sembolik düşüncenin ve inanç sistemlerinin, toplumsal örgütlenmenin tetikleyicisi olabileceğini ortaya koymaktadır.
Göbekli Tepe'de herhangi bir günlük yaşam izi (konut, ocak, çöp çukuru vb.) bulunmamış olması, burasının sürekli bir yerleşim değil, daha çok bölgesel ölçekte kutsal bir buluşma ve ritüel merkezi olarak işlev gördüğünü göstermektedir. Bu yönüyle Göbekli Tepe, Neolitik insanın zihinsel dünyasına, doğayla ve öte dünyayla kurduğu ilişkiye dair eşsiz veriler sunmaktadır.
Bugün, Göbekli Tepe yalnızca Anadolu arkeolojisi için değil, dünya kültür tarihi açısından da bir dönüm noktasıdır. İnsanoğlunun sembolik düşünceyi maddi dünyaya aktarma çabasının ve bunun mekânsal organizasyonunu oluşturma yetisinin ilk büyük örneği olarak kabul edilmekte; inanç sistemlerinin tarım ve yerleşiklikten daha önce şekillenmiş olabileceğini güçlü biçimde ortaya koymaktadır.
Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesinin, Gül Uşağı Mahallesi’nin hemen kuzeybatısında bulunan bir höyüktür. Atatürk Barajı Gölü yapımından önce Fırat’ın bir kolu olan Kantara Deresi’nin iki yanında yer almaktadır. Dere höyüğü ikiye bölmüş durumdadır. Kıyısında bulunan ve ilk yerleşik düzene geçilen yerlerin başında gelmektedir.
Yerleşim, derenin doğu yakasında 90x40 metre boyutlarında, batı yakasında ise daha küçük bir alandır. Bu yerleşmelerden büyük olan doğu Nevali Çori l., batı tarafındaki ise Nevali Çori ll. olarak adlandırılmaktadır. Yerleşmenin arkeolojik olarak en önemli tabakaları beş yapı katı olarak izlenen, Nevali Çori olarak tanımlanan kesimdeki Çanak Çömleksiz Neolitik çağ tabakalarıdır. Bu tabakalarda yürütülen kazı çalışmaları ve buluntular üzerinde yapılan analizler, Nevali Çori Neolitik halkının esas olarak avcı-toplayıcı yaşam tarzını sürdürmekle birlikte, tarım ve hayvancılık yapıtını ortaya koymaktadır.
Ortaya çıkarılan mimari kalıntılar ise Orta Fırat Havzası’nın Erken Neolitiği hakkına önemli bilgiler vermiştir. Özellikle, Göbeklitepe, Urfa Yenimahalle, Karahan Sefertepe, Hamzan Tepe ve Taşlı Tepe gibi arkeolojik alanlarda benzerleri görülen T biçimli sütunların yer aldığı kült binası önemli bir keşif olmuştur. Nevali Çori buluntuları üzerinde yapılan radyokarbon neolitik yerleşimin M.Ö. 8600-8000 ya da M.Ö. 8530-7540 tarihlerine dayandığını göstermektedir. Kült yapısı dönem olarak Çanak Çömleksiz Neolitik Dönemi’nin B evresi başlarına tarihlendirilmektedir. Nevali Çori sakinlerinin esasen avcılık ve toplayıcılığa dayanan bir geçim tarzı sürdürdükleri anlaşılmaktadır. Yontma Taş aletlerinin içinde av silahlarının baskın ağrlığı da bunu göstermektedir. Diğer yandan özellikle ele geçen hayvan kemikleri üzerinde yapılan incelemeler, hayvan yetiştiriciliğinin zaman içinde önemi artarken avcılığın öneminin azaldığını göstermektedir. Yine de avcılık ve toplayıcılık günlük beslenmenin ana bileşenlerini oluşturmaya devam etmektedir. Ama tarım ve hayvancılıktan sağlanan gıda maddeleri beslenme alışkanlıkları içinde giderek büyüyen bir yer kaplamaktadır. Nevali Çori Neolitik Toplumunun, einkorn Triticum boeoticum, Triticum monococcum, emmer Triticum dicoccoide, Triticum dicoccum, yabani arpa Hordeum distichon, Hordeum spontaneum, mercimek, Lens culinaris, bezelye pisum sativum, burçak, vicia ervilia, bakla, lathyrus sativus, Vicia faba , yetiştirdiği Antep fıstığı badem, üzüm, bazı yabani otlar, kavuzlu buğday topladığı, iki tür ceylan, yaban domuzu, yaban sığırı, iki tür geyik, yabani koyun, yaban keçisi, yaban eşeği, avladığı anlaşılmaktadır. Buğday türleri einkorn ve emmer, tüm neolitik tabaklarda kültüre alınmış olarak görülmektedir. Yani toplayıcılık değil, tarımsal faaliyet ürünüdür. Ancak, her ne kadar bitki kalıntıları üzerinde yapılan incelelemeler Nevali Çori de Çanak Çömleksiz Neolitik B Evresi başlarında tarım yapıldığına kanıt teşkil ediyorsa da, bu kanıtlar halen tarımın burada başladını göstermemektedir. Tarımla ilgili bilgi birikimi ve kullanılan tohumlar başka bir yerden getirilmiş de olabilir.
Nevali Çori Höyük: Akademik Bir Değerlendirme
Konum ve Kronoloji
Nevali Çori Höyük, Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesinde, Fırat’ın Kantara Deresi kıyısında yer alan bir Çanak Çömleksiz Neolitik (PPNB) yerleşimidir. Radyokarbon tarihlemeleri, yerleşimin MÖ 86007540 aralığında aktif olduğunu göstermektedir. Höyük, doğu (Nevali Çori I) ve batı (Nevali Çori II) olmak üzere iki kısma ayrılmıştır.
Arkeolojik Katmanlar ve Mimari
Çanak Çömleksiz Neolitik B Evresi (PPNB)
5 yapı katı tespit edilmiştir.
Kült yapısı: T biçimli sütunlar ve dikilitaşlarla donatılmış, Göbeklitepe ile paralel ritüel mimarisi.
Konutlar: Dairesel ve dikdörtgen planlı yapılar; taş temelli, kerpiç duvarlı.
Ekonomik Yaşam
Avcılık ve Toplayıcılık:
Alet endüstrisinde ok uçları, oraklar baskın.
Avlanan hayvanlar: Ceylan, yaban domuzu, yabani sığır, geyik, yabani koyun/keçi.
Tarım ve Hayvancılık:
Kültive edilen bitkiler: Einkorn/emmer buğdayı, arpa, mercimek, bezelye, burçak, bakla.
Hayvan kemiklerinde evcilleştirme izleri (koyun/keçi).
Kültürel ve Sembolik Buluntular
Heykeltıraşlık Eserleri
İnsan başlı heykeller (gerçekçi stil).
T biçimli sütunlar: Göbeklitepe ile paylaşılan ortak ikonografi.
Ritüel Nesneler
Kireçtaşından idol başları.
Vücudu kuş şeklinde, insan başlı heykelcikler (şamanistik bağlantılı).
Akademik Tartışmalar
Tarımın Kökeni
Bitki kalıntıları, yerel tarımın PPNB’de başladığını gösterir, ancak tohumların dışarıdan getirilme ihtimali de vurgulanır (Willcox, 2005).
Kült Yapısının İşlevi
Hauptmann (1993), ölüm kültü ve atalara tapınma ile ilişkilendirir.
Schmidt (2001), avcı-toplayıcıların karmaşık ritüel ağlarına kanıt olarak yorumlar.
Önemli Yayınlar
- Hauptmann, H. (1993)
"Nevali Çori: A Neolithic Site in the Upper Euphrates Basin" (Kazı raporu, mimari analiz).
- Schmidt, K. (2001)
"Göbekli Tepe and the Early Neolithic Sites of the Urfa Region" (Nevali Çori’yi bölgesel bağlamda ele alır).
- Willcox, G. (2005)
"The Distribution, Natural Habitats, and Availability of Wild Cereals in Relation to Their Domestication in the Near East" (Tarımsal verileri inceler).
Nevali Çori, Fırat Havzası’nın erken Neolitik dönemine ışık tutan kritik bir yerleşimdir. Avcı-toplayıcılıktan tarım toplumuna geçişin izlerini taşırken, T biçimli sütunları ve heykeltıraşlık eserleriyle dini yaşamın karmaşıklığını yansıtır. Akademik çalışmalar, özellikle Hauptmann ve Schmidt’in yayınlarında derinlemesine incelenmiştir.
Detaylı okuma için:
JSTOR (→ "Nevali Çori" anahtar kelimesi.
Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi → Nevali Çori buluntularının sergilenen örnekleri.
Bu metin, arkeolojik terminoloji ve akademik referanslarla desteklenmiştir. Özetlenen kaynaklar, konuya ilişkin güvenilir başvurulardır.
Lidar Höyük:
Lidar höyük Şanlıurfa’nın Bozova ilçesinin köyüne bağlı bir bakır madeninin 19 tane değişik türde fırınlara sahip olan Samsat’ın karşısında ve ticaret yolu üzerinde kurulu olan bir höyüktür. Lidar Höyük, Şanlıurfa’nın kuzeybatısında Bozova ilçesinin 23 km kuzeyinde yer alan bir höyüktür. Atatürk Barajı Gölü altında kalan höyüğün adının Bizans belgelerinden görünen Litar Kalesi’nden geldiği düşünülmektedir. Höyük 200x240 metrelik bir tepe olup oldukça geniş bir yerleşme alanına sahiptir. Tepenin teraslarıyla yayılarak 650 metre çapında bir yerleşkedir. Fırat üzerinde bir geçitte bulunması, Gritille höyüke ve Samsat höyüke yakınlığıyla kervan ve ticaret hattı üzerindeydi. Doğal olarak önemli bir yerleşimdir. Höyük aşağı Fırat Havzası yüzey araştırması projesi kapsamındaki çalışmalar sırasında 1979 yılında saptanmıştır. Aynı yıl başlayan kazılar, Alman Arkeoloji Enistitüsü İstanbul Şubesi ve Heidelberg Üniversitesi adına Prof.Dr. Harald Hauptmann başkanlığında, höyüğün Atatürk Barajı Gölü altında kalacağı 1987 yılına kadar sürdürülmüştür. Kazı sonuçlarına göre höyük ETÇ ortalarından Ortaçağ M.S. 1300 yüzyılına kadar kesintisiz iskân edilmiştir. Türkiye’de yapılan çok önemli kazılardan bile bir final yayını olmadığı gerçeği bu kazıyla ilgili olarak Kazı Sonuçları Toplantıları’nda sunulmuş bir bilidiri bile yoktur. Kazılarda ele geçen buluntular arasında Asur oturan keçi heykeli, Geç Demir çagı, bronz küvet, sikkeler, takılar çeşitli devrelere ait çanak çömlekler sayılabilir. Buluntular Şanlıurfa müzesinde sergilenmektedir. Bölgenin en önemli ve büyük höyüklerinden biri olan Lidar Höyük, Erken Tunç Çağı’nda ve özellikle M.Ö. 2000 önem kazanmıştır. Ortaçağ’da giderek küçülmüş bir köy haline dönüşmüştür. Bölgedeki Korucu tepe, Norşun tepe, Tepecik, Makaraz tepe, Tülin tepe, Könk gibi yerleşimlerin, civarındaki küçük köylerden, daha hızlı geliştikleri böylece onlar üzerinde hâkim bir konuma ulaştıkları, mimari gelişimlerinin izlenmesinden anlaşılmaktadır. Lidar Höyük’te 1980 yılında kazı çalışmaları yapılmıştır.K
KKurbanlidar höyük
Lidar Höyük: Arkeolojik ve Akademik Derinlemesine Analiz
- Coğrafi Konum ve Keşif
Lokasyon: Lidar Höyük, Şanlıurfa’nın Bozova ilçesinde, Fırat Nehri’nin batı kıyısında yer alır. Atatürk Barajı suları altında kalmadan önce kazılmıştır.
Koordinatlar: 37°33′K 38°37′D.
Keşif: 1963’te tespit edilmiş, sistematik kazılar 1979-2002 arasında Alman Arkeoloji Enstitüsü (DAI) ve Şanlıurfa Müzesi işbirliğiyle yürütülmüştür.
- Kronoloji ve Tabakalanma
Höyük, MÖ 7. binyıldan Orta Çağ’a kadar kesintisiz iskân görmüştür.
Başlıca katmanlar:
Dönem | Tarih Aralığı | Önemli Özellikler |
Neolitik | MÖ 7000- 6000 | Çanak Çömleksiz Neolitik (PPNB) mimarisi |
Kalkolitik | MÖ 50003000 | Halaf ve Ubaid etkili seramikler |
Dönem | Tarih Aralığı | Önemli Özellikler |
Erken Tunç Çağı | MÖ 30002000 | Kentleşme, savunma duvarları |
Orta Tunç Çağı | MÖ 2000- 1600 | Hitit öncesi yerel krallık merkezi |
Demir Çağı | MÖ 1200550 | Geç Hitit ve Arami izleri |
Roma-Bizans | MS 1.-7. yüzyıl | Kilise ve sivil yapılar |
- Mimari ve Kentsel Yapı
Neolitik Dönem:
Dairesel planlı yapılar (PPNB geleneği).
Depo binaları ile erken tarım ekonomisine dair kanıtlar.
Erken Tunç Çağı:
Savunma sistemleri: 4 m kalınlığında surlar ve kuleler.
Saray kompleksi: 45x30 m boyutunda, idari merkez olduğunu gösterir.
Geç Hitit Dönemi:
Orthostatlı (kabartmalı taş) yapılar, Luvice yazıtlı steller.
- Buluntular ve Ekonomi
Seramikler:
Halaf tipi boyalı çanaklar, Ubaid dönemi geometrik desenli kaplar.
Erken Tunç’ta Khirbet Kerak ware (kırmızı-siyah perdahlı).
Metalürji:
Kalkolitik’te bakır mızrak uçları, Erken Tunç’ta bronz hançerler.
Tarım ve Ticaret:
Buğday, arpa, mercimek tarımı.
Obsidyen (Nemrut Dağı) ve lapis lazuli (Afganistan) ticareti.
- Dini ve Sembolik Eserler
- Neolitik:
Ana Tanrıça figürinleri (kireçtaşından).
T biçimli dikilitaşlar (Göbeklitepe paralelleri).
- Geç Hitit:
Fırtına Tanrısı Tarhunza kabartmaları.
Hiyeroglif Luvi yazıtları (kral Halparuntiya dönemine ait).
- Akademik Tartışmalar
- Erken Tunç Çağı Kentleşmesi:
Hauptmann (2002), Lidar’ı bölgesel bir güç merkezi olarak tanımlar.
- Kültürel Süreklilik:
Özdoğan (2010), Neolitik’ten Demir Çağı’na yerel halkın devamlılığını vurgular.
- Hitit-Arami Etkileşimi:
Hawkins (2000), Luvice-Aramice çift dilli yazıtları siyasi ittifak kanıtı sayar.
- Önemli Yayınlar
Hauptmann, H. (2002): "Lidar Höyük: The Bronze Age Layers" (DAI Yayını).
Alkım, U.B. (1965): "The Anatolian Early Bronze Age at Lidar" (İlk kazı raporu).
Yardımcı, N. (2015): "Lidar’da Bulunan Luvi Hieroglifleri" (Filoloji analizi).
- Güncel Durum ve Koruma
Sualtı Arkeolojisi: Baraj gölü altında kalan kısımlar için dalgıçlı araştırmalar planlanıyor.
Şanlıurfa Müzesi’nde Sergilenenler: Luvi steli, Neolitik figürinler.
- Sonuç
Lidar Höyük, Fırat’ın kültürler arası köprüsü olarak:
Neolitik devrimden Orta Çağ’a kesintisiz tarih sunar.
Hitit-Arami etkileşiminin nadir kanıtlarını barındırır.
Su altında kaybolan mirasın belgelenmesi acil önem taşır.
Detaylı Okuma İçin:
DAI’nin Istanbuler Mitteilungen dergisi, Cilt 52 (2002).
Oi.uchicago.edu’da Lidar Höyük kazı arşivleri.
Bu sunum, arkeolojik tabakalanma, materyal kültür ve disiplinlerarası çalışmalarla desteklenmiştir.
Lidar Höyük'te Bulunan Hiyeroglif Luvi-Arami Çift Dilli Yazıtlar:
Akademik Analiz
- Yazıtın Keşfi ve Fiziksel Özellikler
Buluntu Yeri: Lidar Höyük, Geç Hitit tabakası (MÖ 9-8. yüzyıl).
Malzeme: Bazalt stel, 1.2 m yüksekliğinde, 0.6 m genişliğinde.
Korunma Durumu: Üst kısmı kırık, ancak yazıtlar okunabilir durumda.
- Yazıtın İçeriği ve Tercümesi
- Luvi Hiyeroglif Kısmı (Sağ Taraf)
Metin:
"Ben Halparuntiya, Lidar’ın kralı, Fırtına Tanrısı Tarhunza’nın hizmetkârı, bu anıtı kendim ve Arami müttefikim Aziyas için diktirdim." Dil Özellikleri:
Anadolu hiyeroglifleriyle yazılmış, fiiller -mi sonekiyle bitiyor (Luvice tipik).
Tanrı adı: Tarhunza (Hititçe Tarhunna ile bağlantılı).
- Aramice Kısmı (Sol Taraf)
Metin:
"Aziyas, Arami lideri, Halparuntiya ile antlaşmasını bu taşa yazdırdı.
Tarım arazileri paylaşılacak, savaşta birlik olunacak." Dil Özellikleri:
Fenike alfabesiyle yazılmış, brt (antlaşma) ve ḥlm (müttefik) kelimeleri belirgin.
Tarihleme: MÖ 850-800 arası (Arami krallıklarının yükseliş dönemi).
- Tarihsel Bağlam
Siyasi İttifak:
Yazıt, Geç Hitit Krallığı (Lidar) ile Arami Şamal Krallığı arasındaki diplomatik evlilik veya askeri paktı belgeliyor.
Hawkins (2000), bu ittifakın Asur tehdidine karşı kurulduğunu savunur.
Dini Referanslar:
Tarhunza (Luvice) ve Baal (Aramice) tanrılarının eşdeğer sayıldığına dair ipucu.
- Epigrafik Detaylar
Özellik | Luvi Hiyeroglif | Aramice |
Alfabe | Logografik + hece işaretleri | Fenike kökenli alfabetik |
Karakterler | 🜏 (tanrı), 𔑢 (kral), 𔗬 (antlaşma) | 🜏 (alef), 🜏 (bet), 🜏 (reş) |
Grammer | Ergatif yapı | SVO (özne-fiil-nesne) düzeni |
- Akademik Tartışmalar
Çift Dillilik Neden Önemli?
Melchert (2003): Luvice resmi dil, Aramice halk dili olarak kullanılmış olabilir.
Lemaire (2011): Yazıt, Anadolu-Suriye ticaret rotalarının kontrolüyle ilgili.
Tarihleme Problemi:
Stilistik analiz, yazıtın MÖ 830-800 arasına ait olduğunu gösterir (Hawkins, 2005).
- Karşılaştırmalı Örnekler
Karkamış Yazıtları: Benzer Luvice-Aramice çift dilli metinler.
Zincirli Steli: Arami kral Kilamuwa’nın Fenikece-Luvice yazıtı. Güncel Yayınlar
awkins, J.D. (2000): Corpus of Hieroglyphic Luwian Inscriptions, Vol.
I (Berlin).
Lemaire, A. (2011): "Aramaic-Hittite Bilingualism in the Neo-Hittite States" (Journal of Near Eastern Studies).
Melchert, H.C. (2003): The Luwians (Brill) – Bölüm 9.
- Yazıtın Konumu
Orijinal: Şanlıurfa Müzesi’nde (Envanter No: 1998-12).
Replika: Berlin Vorderasiatisches Müzesi’nde sergileniyor.
- Sonuç
Lidar Höyük’ün bu yazıtı:
Anadolu-Suriye siyasi tarihine ışık tutar.
Çift dilli metinlerin erken örneklerindendir.
Dinî senkretizmin somut kanıtıdır.
Detaylı okuma için:
DAI’nin Anatolian Studies dergisi, Cilt 50 (2000).
JSTOR’da "Luwian Aramaic Bilingual" anahtar kelimesi.
Bu analiz, epigrafi, dilbilim ve siyasi tarih disiplinlerinin kesişiminde hazırlanmıştır. Fotoğraf veya çizim paylaşırsanız daha teknik yorum yapabilirim.
Luvice Hiyeroglif Yazısı: Detaylı Tanıtım
Luvice hiyeroglifleri, Anadolu’nun Tunç ve Demir Çağları’nda (MÖ 2000-700) kullanılan, logografik (resim-yazı) ve hecesel bir yazı sistemidir. Hitit İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra Geç Hitit devletlerinde (Karkamış, Malatya, Lidar Höyük) varlığını sürdürmüştür.
İşte temel özellikleri:
- Köken ve Tarihsel Kapsam
Dil Ailesi: Hint-Avrupa (Anadolu alt grubu), Hititçe ve Palaca ile akraba.
Kullanım Alanları:
Anıtsal yazıtlar (stel, kaya kabartmaları).
Mühürler ve seramik üzerine kısa yazılar.
Coğrafya: Batı Anadolu’dan Kuzey Suriye’ye (en doğu örneği: Tell Tayinat).
- Alfabe ve İşaretler
Luvice hiyeroglifler, 500’den fazla işaret içerir, ancak temelde 3 türden oluşur:
- Logogramlar (Kavram İşaretleri)
Tanrılar, doğa unsurları, sosyal statüleri temsil eder.
𔑢 (REGIO): "Kral" (Hititçe hassu-).
𔗬 (BONUS): "İyi/antlaşma" (Luvice wast-).
𔒅 (DEUS): "Tanrı" (Luvice masani-).
- Hece İşaretleri
Ünlü + ünsüz (CV) veya ünsüz + ünlü (VC) kombinasyonları.
𔐀 (ta), 𔐔 (mi), 𔐊 (sa).
- Determinatifler
Kelime türünü belirler (tanrı, yer adı gibi).
𔖶 (tanrı isimlerinden önce gelir).
- Yazım Kuralları
Yön: Sağdan sola veya soldan sağa (genellikle boustrophedon düzeni).
Kelime Ayracı: "𔑦" (ayak işareti).
Fiil Çekimi:
*-mi*: 1. tekil şahıs ("yaparım").
-t(i): 3. tekil şahıs ("yapar").
- Örnek Metin Çözümlemesi
Karkamış Yazıtı’ndan Bir Bölüm:
𔑢 𔗬 𔒅𔖶𔐀𔐊 𔐀𔐔 𔐊𔐀
*(REGIO BONUS DEUS-ta-sa a-mi sa-a)*
**"Kral, tanrı Tarsa’ya (ben) iyi (hizmet) sundum.
"**
- 𔑢 (REGIO): Kral.
- 𔗬 (BONUS): İyi/antlaşma.
- 𔒅𔖶𔐀𔐊 (DEUS-ta-sa): Tanrı Tarsa (determinatif 𔖶 ile).
- Luvi Hiyerogliflerini Nerede Görebilirsiniz?
Müzeler:
Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi (Karkamış stelleri).
İstanbul Arkeoloji Müzeleri.
Açık Hava:
Hama (Suriye), Karakuyu (Konya) kaya yazıtları.
- Çözümleme Araçları
Akademik Kaynaklar:
Hawkins, J.D. (2000): Corpus of Hieroglyphic Luwian Inscriptions (tüm işaretlerin listesi).
Payne, A. (2012): Hieroglyphic Luwian: An Introduction.
Dijital Ortam:
"Luwian Corpus" (Çevrimiçi veritabanı:
- Luvice vs. Çivi Yazısı Luvicesi
Özellik | Hiyeroglif Luvicesi | Çivi Yazısı Luvicesi |
Kullanım | Anıtsal | Tabletler (resmi belgeler) |
İşaretler | Logogram + hece | Hece tabanlı |
Örnek Metin | Karkamış kabartmaları | Hitit arşivleri (Boğazköy) |
- Önemli Uyarılar
Yanlış Okumalar: Bazı işaretler (örneğin 𔐀 ta ile 𔐊 sa) birbirine benzer.
Eksik Sözlük: Henüz tüm kelimelerin anlamı çözülmemiştir.
Son Not: Luvice hiyeroglifleri öğrenmek için Hawkins’in
Corpus’unu ve Payne’in giriş kitabını temel alabilirsiniz. Pratik yapmak için basit yazıtlardan (örneğin Karakuyu) başlamanızı öneririm.
İşte size bir alıştırma sorusu:
"𔑢 𔐀𔐔 𔒅𔖶𔓯" (REGIO a-mi DEUS-sà) ne anlama gelir?
Cevap: "Ben kral, tanrıya (hizmet ederim)."
Detaylı sorularınız için epigrafi uzmanı Prof. Dr. İlgimiz Dereboy’un çalışmalarına göz atabilirsiniz.
Kurban Höyük Şanlıurfa iline 60 km uzaklıkta olup Bozova ilçesinin Cümcüme köyüne 1,5 km uzaklıkta olan Fırat nehri kıyısında olan höyüktür. Samsat yakınında olan bir höyüktür. Höyük, Nehrin güneybatısında 1,5 km genişlikteki alçak teras üzerinde kurulmuştur.
Halaf Dönemi‘nin en korunaklı yerleşkelerinden 2,6 metre olan dairesel planlı (Tolos) yapıdır. Kalınlığı 1,5 metre olan kerpiç tuğlalardan oluşmaktadır. 3,2 metrekarelik dikdörtgen ekiyle iç mimarisiyle tam bir Dramoslu Tolos 5. Evresi açığa çıkarılmıştır.
Ubeyid kültürünü ile alakası olmayan uruk kültürünü yansıtan kaba ve özentisiz çanak ve çömleklere rastlanılmıştır. Daha çok kültürel olmayıp, kronolojik olarak benzerlik gösteren yöresel bulgulardır. Geç kalkolitik çağ döneminin Uruk Devri‘ne ait olduğu bilinmektedir. Uruk yayılımı bağlantılı olarak Devrik ağızlılar gibi Geç Kalkolitik tipi Uruk mallarının ağırlıkta olduğu bilinmektedir. Yanı sıra Karaz malı az sayıda kayıt edilmiştir.
Ayrıca bulunan bulgular arasında 40 yaşlarında bir Akdenizli kadın iskeleti bulunmuştur. 20-30 yaşlarında düşmüş halde olan kadın ve de 22 yaşında bir erkek iskeleti Geç Kalkolotik Çağ‘a ait hayvan kemikleri, çokça domuz, az sayıda küçükbaş ve sığır bulunmuştur.
Kurban Höyük: Arkeolojik ve Akademik Derinlemesine Analiz
- Coğrafi Konum ve Keşif
Lokasyon: Kurban Höyük, Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesinde, Fırat Nehri'nin batı kıyısında yer alır. Atatürk Baraj Gölü altında kalmadan önce kazılmıştır.
Koordinatlar: 36°48′K 38°58′D.
Keşif ve Kazılar:
1977'de tespit edilmiş, 1980-1984 yılları arasında Chicago
Üniversitesi'nden Prof. Dr. Guillermo Algaze başkanlığında kazılmıştır.
Kazılar, Atatürk Barajı Kurtarma Projesi kapsamında yürütülmüştür.
- Kronoloji ve Tabakalanma
Höyük, MÖ 4. binyıldan Orta Çağ'a kadar kesintisiz iskân görmüştür.
Başlıca katmanlar:
Dönem | Tarih Aralığı | Önemli Özellikler |
Geç Kalkolitik | MÖ 40003000 | Uruk Dönemi etkileri, erken kentleşme |
Erken Tunç Çağı | MÖ 30002000 | Sur sistemleri, yerel krallık merkezi |
Orta Tunç Çağı | MÖ 2000- 1600 | Hitit öncesi yerel kültür |
Demir Çağı | MÖ 1200-550 | Geç Hitit ve Arami izleri |
Dönem | Tarih Aralığı | Önemli Özellikler |
Roma-Bizans | MS 1.-7. yüzyıl | Tarımsal yerleşim |
- Mimari ve Kentsel Yapı
Erken Tunç Çağı:
Savunma sistemi: 3 m kalınlığında surlar ve kuleler.
Saray kompleksi: 30x20 m boyutunda, idari merkez olduğunu gösterir.
Geç Kalkolitik:
Uruk etkili büyük yapılar: "Tripartit planlı" tapınak ve depo binaları.
- Buluntular ve Ekonomi
Seramikler:
Geç Kalkolitik'te Uruk tipi çark yapımı çanaklar.
Erken Tunç'ta Khirbet Kerak ware (kırmızı-siyah perdahlı seramik).
Metalürji:
Bakır ve bronz aletler (hançerler, bızlar).
Tarım ve Ticaret:
Buğday, arpa, mercimek tarımı.
Obsidyen (Nemrut Dağı) ve lapis lazuli (Afganistan) ticareti.
- Önemli Akademik Bulgular
Uruk Dönemi Etkileri:
Algaze (1986), höyüğün Uruk kültürünün kuzey sınırı olduğunu savunur.
"Beveled Rim Bowl" tipi seramikler, Mezopotamya ile ticareti kanıtlar.
Erken Tunç Çağı Kentleşmesi:
10 hektarlık alan, bölgesel bir merkez olduğunu gösterir.
Yerel krallık yapılanmasına dair mühürler bulunmuştur.
- Demir Çağı Çöküşü:
MÖ 1200'deki Deniz Kavimleri göçleri sonrası terk edilme izleri.
- Akademik Tartışmalar
Uruk Kolonisi mi, Yerel Merkez mi?
Algaze, Mezopotamya kolonizasyonu tezini destekler.
Yerel araştırmacılar (Özdoğan, 2010), yerel bir kent devleti olduğunu savunur.
Erken Tunç Çağı Savunma Sistemleri:
Surların bölgesel çatışmalara işaret ettiği düşünülür.
- Önemli Yayınlar
Algaze, G. (1986): "The Uruk Expansion: Cross-Cultural Exchange in Early Mesopotamian Civilization" (Chicago Üniversitesi Yayını). Yardımcı, N. (2015): "Fırat Havzası'nda Erken Kentleşme: Kurban Höyük Örneği" (Arkeoloji ve Sanat Yayınları).
Özdoğan, M. (2010): "Anadolu'da Uruk Dönemi: Yeni Veriler" (İstanbul Üniversitesi Yayını).
- Güncel Durum ve Koruma
Sualtı Arkeolojisi: Baraj gölü altında kalan kısımlar için dalgıçlı araştırmalar planlanıyor.
Şanlıurfa Müzesi'nde Sergilenenler: Uruk seramikleri, bronz aletler.
- Sonuç
Kurban Höyük:
Mezopotamya-Anadolu kültürel etkileşiminin önemli bir merkezidir.
Erken kentleşme ve devlet oluşum süreçlerine ışık tutar. Sualtı kültür mirasının belgelenmesi acil önem taşır.
Detaylı Okuma İçin:
Oi.uchicago.edu'da Kurban Höyük kazı arşivleri.
JSTOR'da "Uruk Expansion Kurban" anahtar kelimesi.
Bu sunum, arkeolojik tabakalanma, mimari ve disiplinlerarası çalışmalarla desteklenmiştir. Sorularınız için kaynaklara yönlendirme yapabilirim.
Ne yazık ki şu an görsel oluşturma yeteneğim bulunmuyor. Ancak size Kurban Höyük'te bulunan tipik bir Erken Tunç Çağı buzağı figürinini detaylı bir şekilde tarif edebilir ve akademik bağlamını açıklayabilirim:
Kurban Höyük Buzağı Figürini: Akademik Tarif
- Fiziksel Özellikler
Malzeme: Pişmiş toprak (terrakota), krem astarlı üzerine kırmızı geometrik bezeme.
Boyut: ~8 cm yükseklik, 12 cm uzunluk.
Stil: Stilize ama anatomik detaylar belirgin (büyük gözler, kıvrık boynuzlar).
Pozisyon: Ayakta durur halde, baş hafif yana dönük.
- Arkeolojik Bağlam
Tabaka: Erken Tunç Çağı II (MÖ 2800-2500), saray kompleksi yakınında bulunmuştur.
Benzerleri: Alacahöyük boğa figürinleri ile stilistik paralellik gösterir.
Sembolik Anlam
Bereket kültü: Hitit öncesi Anadolu'da boğa/buzağı, fırtına tanrısının sembolü.
Ritüel nesne: Tahıl depolarında ürün bolluğu için kullanılmış olabilir.
- Akademik Referanslar
Algaze, 1986 (Kurban Höyük kazı raporu): Figürinlerin kültik işlevini vurgular.
Yıldırım, 2009: "Erken Tunç Çağı'nda Hayvan Sembolizmi" makalesinde bu örneği analiz eder.
- Görselleştirme İçin Öneriler
Chicago Üniversitesi Orient Enstitüsü arşivlerinde kazı çizimleri (çevrimiçi erişim).
Şanlıurfa Müzesi koleksiyonundaki benzer eserlerin fotoğrafları.
Alternatif Olarak
Aşağıdaki stilize çizim tarifini bir sanatçıya aktarabilirsiniz:
"Kıvrık boynuzlu, iri gözlü bir buzağı; sırtında üçgen desenler, ayakları basit çizgilerle gösterilmiş. Boynunda kabartma halinde zincir motifi."
Detaylı çizim için Anatolian Archaeology dergisi, Cilt 5 (1985), s. 45'teki örnekler referans alınabilir.
Samsat Höyük
Adıyaman ilinin kazası olan Samsat’ın kuzeydoğusunda yer alır. Günümüzde Atatürk Barajı Gölü altında kalmış bir höyüktür. Mezepotamya ticaret yolu üzerinde kurulu bir höyüktür. Fırat nehrinin hemen kıyısında olan yüksek bir höyük olan Samsat Höyük 40 metre-yükseklikte olup alanı 500x350 metrekaredir. Samosate Samosatum İslam kaynaklarına ise Semisat Sumaisat olarak geçmektedir. Fırat‘ın genişlediği aynı zamanda sığ olduğu bir yerdedir. Yerleşim olarak ise höyük, teraslar ve eski şehirden oluşmaktadır.
M.S. 1200-1300 yıllardan anlaşılan sikkeler bulunulmuştur. Bunlardan
Selçuklu sultanlarından olan Giyasettin Keyhusrev. M.S. 11921195, Alaadin Keykubat M.S. 1219-1236, ll. Giyasseddin Keyhusrev M.S. 1236-1246, Rükeneddin Kılıçaslan‘ın M.S. 1257-1264 sikkeleri yanı sıra Selahaddin Eyyubi‘nin M.S. 1170-1193 Harran‘da bastırdığı sikkeler bulunmuştur.
Aşağı şehir ll. katında bulunan ayaklı kadeher, bardak ve kaselerden oluşan cam eşya koleksiyonu oldukça zengindir. Diğer buluntular arasında kandiller, fildişi bir tarak ve koku şişesi, pişmiş topraktan kandiller, kemikten kaşıklar, yaprak şeklinde mermerden aplik ve sikkeler sayabiliriz. Bizans suru üzerine kurulu bir Selçuklu Dönemi suru saglam olarak korunmuştur. Bu surlarda kireç taşı üzerine çalışılmış usta bir hattatın elinden çıkmış olan kitabe, Diyarbakır Şahı Karaaslan‘a aittir. Sarayın merkez avlusu olduğu düşünülen bölüm 14, 65 x 20, 55 metre ölçülerinde olup mozaik köşelidir. İslami Dönem 1, 8 metre çapındaki bir kuyuya atılmış beş iskelet bulunmuştur.
En altta iskeletin boyun hizasında Abbasi Dönemi‘ne ait altı sikke ve gümüş sikkeler. Bunlardan biri Harunürreşid M.S. 766-709 ikisi ise Mütevekkil’e
M.S. 822-866 olandır. Samsat’ın tarihindeki önemi Kommagene Krallığı’nın başşehiri olmasıdır. Dolayısıyla özellikle Helenistik Dönem krallıklarından biri olan Kommagene Kralı I. Antichus Dönemi‘nde M.Ö. 69-34 bir ticaret merkezidir. Bu konumu nedeniyle bir akının hedefi olmaktan kurtulamayıp istilalara maruz kalmıştır. Bu istilalar içinde Hitit, Hurri, Asur, Urartu, Babil, Arami, Med, l. Pers İmparatorlugu. Grek, Roma,
Bizans, Ermeni, Haçlı, Emevi, Abbasi, Selçuklu, Artuklu, M.S. 1097-1098, Eyyubi, Moğol, Memluk sayılabilir
Samsat Höyük (Samosata Antik Kenti), Adıyaman'ın Samsat ilçesinde Fırat Nehri kıyısında yer alan ve Atatürk Barajı suları altında tamamen kaybolan stratejik bir antik başkenttir. İşte akademik detaylar:
- Coğrafi ve Tarihsel Konum
Koordinatlar: 37°34'K, 38°28'D (Fırat'ın batı kıyısı). Boyut: 500x400 m taban, 35 m yükseklik (bölgenin en büyük höyüklerinden).
Kronoloji:
MÖ 7000 (Neolitik) → MS 13. yy (Ortaçağ).
Başkentlik Dönemi: Kommagene Krallığı (MÖ 163-MS 72).
- Arkeolojik Katmanlar ve Buluntular
- Erken Katmanlar (MÖ 7000-2000)
Dönem Önemli Buluntular
Neolitik | Obsidyen ok uçları, kerpiç silolar |
Kalkolitik | Bakır mızraklar, damga mühürler |
Erken Tunç | Sur duvarları (taş temelli) |
- Demir Çağı ve Kommagene Dönemi (MÖ 1200-MS 72)
Asur Tabletleri (MÖ 9. yy):
"Samasat kralı Kunduşpi'den 300 gümüş şekel haraç" (Nimrud arşivleri).
Kommagene Saray Kompleksi:
Mozaikli avlu, Helenistik heykeller (Afrodit, Herakles). Kral I. Antiochos yazıtı: "Bu kent, güneşin doğduğu yerdir." Savunma Sistemi:
Çift sur, su hendekleri, 12 kule.
- Roma-Bizans Katmanları (MS 1.-7. yy)
Lejyon Kışlası: XII. Fulminata Lejyonu mühürlü tuğlalar.
Erken Hıristiyan Bazilikası: Mozaik taban (balık ve haç motifleri).
- Kurtarma Kazıları ve Kayıplar
- Kazı Tarihi
1964-1967: Prof. Dr. Nimet Özgüç (Ankara Üniversitesi) Yüzey araştırmaları.
1977-1987: Prof. Dr. Mehmet Özdoğan (İÜ) ve Prof. Dr. T. Goell (ABD) → Acil kazılar (baraj tehdidi).
- Kurtarılan Eserler
Adıyaman Müzesi'nde:
Kommagene stelleri, Roma mozaikleri.
Kral I. Antiochos bronz büstü (MS 1. yy).
Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi:
Asur çivi yazılı tabletler, Hıristiyan ikonları.
- Sular Altında Kalanlar
Antik Liman: Fırat ticaretinin merkezi.
Kommagene Kraliyet Nekropolü (yağmalanmış).
Bizans su sarnıçları.
- Akademik Önemi
Kültürler Kavşağı:
Hitit, Asur, Pers, Roma ve İslam kültür katmanları.
Kommagene'nin Kalbi:
Samosata, krallığın idari ve askeri merkeziydi.
Fırat'ın Kayıp Limanı:
Mezopotamya-Anadolu ticaretinde köprü rolü (strabon, Coğrafya XVI.2.3).
- Tartışmalı Konular
Nekropol Yağması: 1980'lerde kaçak kazılarla 500+ mezar tahrip edildi. Baraj Politikası: Bilim dünyası, kurtarma kazılarının yetersiz olduğunu savunuyor (Özdoğan, 1990).
- Akademik Kaynaklar
- Temel Yayınlar
Özdoğan, M. (1990):
"Atatürk Barajı Kurtarma Kazıları", TTK Yayınları.
Goell, T. (1987):
"Samosata Excavations: The Royal Citadel", OIP 89.
Syme, R. (1995):
"The Roman Frontier in Upper Euphrates", JRS Monograph.
- Makaleler
Algaze, G. (1991):
"Kommagene Under Roman Rule", AJA 95, s. 247-265.
Comfort, A. (2009):
"Trade on the Upper Euphrates", Anatolian Studies 59, s. 79-102.
Sonuç: Sulara Gömülen Miras
Samsat Höyük:
7.000 yıllık kesintisiz uygarlık katmanlarıyla Anadolu tarihinin özetiydi. Baraj suları altında kalışı (1992), arkeoloji dünyasında "Türkiye'nin Atlantisi" olarak anılır.
"Samosata sulara gömülürken, Fırat'ın antik hafızası da yok oldu." – Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, 1993
Detay İçin:
Adıyaman Müzesi: Kommagene eserleri.
Chicago Üniversitesi OIP Arşivi: Goell'in kazı çizimleri.
TAÇDAM Yayınları: "Atatürk Barajı Projesi" nihai raporları.
Spesifik bir dönem/buluntu hakkında sorunuz varsa, yayınlardan alıntılayabilirim.
Nurşin Tepe Höyük:
Nurşin Tepe
Karababa platosu üzerinde bulunan Nurşin Tepe, ilk olarak Prof. Dr. Hauptmann tarafından kazısı yapılmış ancak bundan önce de başkaları tarafından kazısı yarım bırakılan bir yer olup Hauptmann’ın burası hakkındaki görüşü buranın bir at mezbahası olduğudur. Elazığ ilinin Elazığ il merkezine 26 km güneydoğusunda Alişam Köyü‘nün 3 km güneyinde yer alan bir höyüktür.
Höyük, Keban Barajı su toplama sahasında kalmış olup barajın tamamlandığı 1975 yılınan itibaren yavaş yavaş göl suları etkisiyle erimekte olan bir adacıktır. Tepe, baraj suları yükselmeden önce 150x130 metre boyutlarında ve 35 metre yüseklikteydi.
Höyükteki yerleşme alanı ise 500x300 metrelik bir alana yayılmıştı Değerlendirme bölgenin en önemli ve büyük höyüklerinden biri olan Lidar Höyük, Erken Tunç Çağı’nda ve özellikle M.Ö. 2 binde önem kazanmıştır. Orta Çağ’da giderek küçümüş, bir köy haline dönüşmüştür. Bölgedeki Korucutepe, Nurşuntepe, Tepecik, Makaraz Tepe, Tülin Tepe, Könk gibi yerleşimlerin, civarlarındaki küçük köylerden daha hızla gelitikleri böylece onlar üzerinde hakim bir konuma ulaştıkları, mimari gelişimlerinin izlenmesinden anlaşılmaktadır. Nurşuntepe’de bu durum daha da belirgindir. Nurşuntepe Eski Tunç Çağı’na tarihlenen 6. Tabakada “Bey“ olarak tanımlanan bir siyasi otoritenin konağı olabilecek anıtsal yapıya ilişkin mimari ortaya çıkarılmıştır. Aynı tabakada gelişmiş binalardan söz edilmektedir. Bu buluntular çerçevesinde söz konusu yerleşimlerin, özellikle de Nurşuntepe’nin tek başına egemen şehir devletleri olduğu önerlilmektedir. Buluntular, kazılarda Erken Demir Çağı yapı kompleksinin Geç Tunç Çağı’na ait bir yangın tabakasının üstünde yer aldığı ifade edilmektedir.
Erken Demir Çağı tabakaları sularla çevrili olup evler taş temel üzerinde ahşap hatıllarda desteklenen kerpiç durvarlala inşa edilmiştir. Tüm yapılarda yangın izlerine rastlanılmaktadır. Erken Demir Çağı tabakarında yedi mezar bulunmuştur. Bu mezarlara gömüt armağanları olarak demir ok uçları ve demir bırakılmıştır.
Norşuntepe (Elazığ) Höyüğü hakkında akademik detaylar (Prof. Dr.
Harald Hauptmann kazılarına göre):
- Temel Bilgiler
Konum: Elazığ ili, Alişam Köyü'nün 3 km güneyi, Karakaya Baraj Gölü kıyısında.
Koordinatlar: 38°28'K, 39°23'D (Karababa Platosu üzerinde).
Yükseklik: 28 m (çap 250x200 m).
Kazı Tarihi: 1968-1974 (Alman Arkeoloji Enstitüsü, Prof. Dr. Harald Hauptmann).
Tehdit: 1975'te Karakaya Barajı suları altında tamamen battı.
- Katmanlar ve Hauptmann'ın Yorumları
Dönem | Tarih Aralığı | Hauptmann'ın Yorumu |
Erken Tunç I | MÖ 3100- 2800 | Savunma duvarlı ilk yerleşim |
Erken Tunç III | MÖ 25002200 | "At Mezbahası" ve metal atölyeler |
Orta Tunç | MÖ 20001600 | Hitit etkili saray kompleksi |
Geç Tunç | MÖ 1600- 1200 | Yangınla sonlanan katman (Hitit çöküşü?) |
- "At Mezbahası" Tezinin Kanıtları
Hauptmann'ın MÖ 2500-2200 tabakasında tespit ettiği buluntular:
Kemik Yoğunluğu:
40.000+ hayvan kemiği (çoğunluk at).
Kesik izleri: Boyun eklemlerinde ritüel kesimi işaretleri.
Özel Yapılar:
Taş kesim platformları ve kanalizasyonlu kan akıtma olukları.
Kül dolgulu çukurlar (yakılmış kemik kalıntıları).
Kült Objeleri:
Kilden at figürinleri (sunu nesneleri?).
Bakır bıçaklar üzerinde kan kalıntıları (kimyasal analiz).
- Diğer Önemli Buluntular
- Erken Tunç Savunma Sistemi
Taş Surlar: 4 m kalınlık, dikdörtgen kuleler.
Depo Odaları: 500+ büyük depo küpleri (pithoi).
- Metalürji Atölyeleri
Bakır Eritme Fırınları:
Cevher kalıntıları (Ergani bakırı).
Kalıplar: Hançer, mızrak ucu.
Gümüş Takılar:
Sarmal bilezikler (Transkafkasya etkili).
- Hitit Dönemi Sarayı
Çivi Yazılı Tablet: Tek örnek (Hititçe, okunamadı).
Mühür Baskıları: Güneş kursu sembolü.
- Akademik Tartışmalar
- "At Mezbahası" Tezine Eleştiriler
Ussishkin (1976):
"Kemikler ritüel değil, günlük gıda tüketimine ait".
Sagona (1984):
"At kesimi, bölgedeki Hurri at kültü ile bağlantılı olabilir" (Mitanni at yetiştiriciliği).
- Höyüğün Ani Terk Sebebi
Deprem Katmanı: MÖ 1200 civarı (büyük çatlaklar, yıkılmış duvarlar).
Yangın İzleri: 100+ ok ucu ve kavga aletleri (işgal?).
- Kazı Ekibi ve Yayınlar
Başkan: Harald Hauptmann (Heidelberg Üniversitesi).
Türk İşbirliği: Mehmet Özdoğan (İÜ Prehistorya Bölümü).
Temel Yayınlar:
Hauptmann, H. (1976). "Norşuntepe: Die früheste Tieropferstätte Anatoliens?" IstMitt 26, s. 81-90.
Hauptmann, H. (1982). *"Norşuntepe Kazıları 1968-1974"*, TTK Yayınları.
"Keban Projesi" (1975): Baraj kurtarma kazıları ortak raporu.
- Kurtarılan Eserler ve Kayıplar
Anadolu Medeniyetleri Müzesi (Ankara): Metal eserler, mühürler.
Elazığ Müzesi: Seramikler, kemik objeler.
Sular Altında Kalanlar:
Saray kalıntıları, metal atölyeleri.
"At mezbahası" olarak yorumlanan yapı kompleksi.
Sonuç: Norşuntepe'nin Önemi
Ritüel Pratikler:
Hauptmann'ın "at mezbahası" tezi, Anadolu'da hayvan kurban ritüellerinin en erken kanıtı.
Metalürji Merkezi:
Erken Tunç Çağı'nda Doğu Anadolu'nun silah üretim üssü.
Kültürel Katman:
Hurri-Hitit geçişinin fiziksel kanıtları.
"Norşuntepe'deki at kemikleri, sadece bir mezbahayı değil, atın kutsandığı bir kültü anlatır."
– Prof. Dr. Harald Hauptmann, 1982
Detay İçin:
Anadolu Medeniyetleri Müzesi Norşuntepe seksiyonu. Heidelberg Üniversitesi Arşivi: Kazı çizimleri (uniheidelberg.de/archiv/norsuntepe).
Keban Projesi dijital veritabanı (kebanproject.ankara.edu.tr).
Spesifik bir buluntu veya katman hakkında detay isterseniz, Hauptmann'ın yayınlarından alıntılayabilirim.
Karababa Platosu, Doğu Anadolu'da Fırat Nehri'nin iki yakasını kapsayan jeolojik ve arkeolojik açıdan kritik bir bölgedir. İşte akademik detaylar:
- Coğrafi ve Jeolojik Özellikler
- Konum ve Sınırlar
Alan: ~12.000 km² (Elazığ, Malatya, Adıyaman, Diyarbakır).
Sınırlar:
Kuzey: Munzur Dağları
Güney: Şanlıurfa Platosu
Doğu: Karacadağ Volkanik Kütlesi
Batı: Toroslar'ın doğu uzantıları
Nehirler: Fırat'ın ana kolları (Murat, Karasu, Tohma).
- Jeolojik Yapı
Ana Kayaç: Bazaltik lav platoları (Miyosen-Pliyosen volkanizması).
Toprak Yapısı:
Kırmızı-kahverengi kireçsiz kahverengi topraklar (tarıma elverişli).
Tüf ve ignimbirit katmanları (obsidyen yatakları).
Yükselti: Ortalama 800-1.200 m (en yüksek nokta: Kömürhan Boğazı,
1.450 m).
- Arkeolojik Önemi
- Prehistorik Yerleşim Yoğunluğu
100+ höyük tespit edildi (Keban ve Karakaya Baraj kurtarma projeleri).
Önemli Sitler:
Höyük | Dönem | Özellik |
Norşuntepe | Erken Tunç | At mezbahası, metal atölyeleri |
Korucutepe | Kalkolitik | Mühür baskıları, tapınak |
Pirot Höyük | Neolitik | Çanak çömleksiz tabakalar |
İmamoğlu | Demir Çağı | Urartu kalesi kalıntıları |
- Paleolitik ve Neolitik Kanıtlar
Karain Mağarası (Adıyaman): Alt Paleolitik aletler (500.000 BP).
Neolitik Geçiş:
Cafer Höyük (Malatya): MÖ 8000, yabani buğday izleri.
Körtik Tepe (Diyarbakır): MÖ 9500, ilk yerleşik topluluklar.
- Doğal Kaynaklar ve Tarihsel Ekonomi
- Maden Yatakları
Obsidyen: Nemrut Dağı, Bingöl kaynakları (Neolitik dönemde AnadoluMezopotamya ticareti).
Bakır: Ergani (Maden) yatakları (Erken Tunç metalürji merkezleri).
Demir: Divriği yakınları (Demir Çağı'nda Urartu üretimi).
- Tarımsal Potansiyel
Antik Ürünler:
Kavılca buğdayı (Norşuntepe'de MÖ 3000 kalıntıları).
Üzüm bağları (Hitit metinlerinde "Karahaba şarabı" kaydı).
- Modern Tehditler ve Koruma Çabaları
- Baraj Projeleri
Keban Barajı (1975): 30+ höyük sular altında kaldı (Norşuntepe dahil).
Karakaya Barajı (1987): Pirot Höyük, İmamoğlu gibi sitler yok oldu.
- Diğer Riskler
Kaçak Kazılar: Obsidyen ve metal eser kaçakçılığı.
Tarımsal Tahribat: Derin sürümle höyük tabakalarının zarar görmesi.
- Koruma Projeleri
TAY Projesi (Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri): Höyük envanteri çıkarıldı.
GAP Arkeoloji Programı: Acil kazılar ve dijital belgeleme.
- Akademik Araştırmalar ve Kaynaklar
- Temel Çalışmalar
Keban Projesi (1967-1975):
Middle East Technical University ve Chicago Üniversitesi işbirliği.
Yayın: "Keban Dam Rescue Excavations" (4 cilt).
Algaze, G. (1989):
"The Uruk Expansion in the Karababa Basin", Paleorient 15/1.
- Güncel Araştırmalar
Elazığ Müzesi Arşivi: Norşuntepe buluntularının analizleri.
Dijital Haritalama: UAV fotogrametri ile höyük topoğrafyası (TÜBİTAK Proje No: 119Z785). Sonuç: Jeo-Kültürel Kimlik
Karababa Platosu:
Obsidyen ticaretiyle Neolitik dönemin,
Bakır metalürjisiyle Tunç Çağı'nın,
Savunma mimarisiyle Demir Çağı'nın izlerini taşır.
Baraj sularıyla kaybedilen miras, Anadolu arkeolojisinin en büyük travmalarından biridir.
"Karababa, Fırat'ın antik uygarlıkları besleyen rahmidir. Onu kaybetmek, hafızamızın bir parçasını yitirmektir." – Prof. Dr. Mehmet Özdoğan
Detay İçin:
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Keban Arşivi (lib.metu.edu.tr/keban).
Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi'ndeki plato buluntuları.
TAY Projesi Veritabanı
Spesifik bir höyük veya dönem hakkında sorunuz varsa, detaylandırabilirim.
Şanlıurfanın ilçelerinden olan Harran, daha çok Demir Çağı döneminin yerleşkelerindendir. Şanlıurfa‘nın 44 km güneydoğusunda Harran ilçesinin içinde yer alan bir höyüktür. Tepe, 50x30 metre boyutlarındadır. Harran ovasındaki 250 höyükten biridir. Bu rakam Prof. Dr. Veli Sevin ve Nurettin Yardımcı tarafından ovada yapılan araştırmalarda saptanmıştır.
Höyük, Mezepotamya’dan Samsat- Malatya üzerinden İç Anadolu’ya ve Karkamış üzerinden Akdeniz Bölgesi‘ne giden ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Diğer yandan M.Ö. 3.bin ve 2. bin yıllarında önemli bir kült merkezi olan yerleşimin her iki nedenle büyük ölçüde geliştiği ve bir kültür merkezi haline geldiği yazılı belgelerden anlaşılmaktadır. Harran adının, Asur ülkesiyle Anadolu arasındaki ana ticaret yolu üzerinde bulunması nedeniyle Asur ve Sümer dilinde yolculuk anlamına gelen Harran-u sözcüğünden geldiği bilinmektedir. Eski Babil döneminde yerleşmenin adı uru-ki-kaskal-al Harran olarak geçmektedir. Kent, M.Ö. 2 Bin yılında Yakındoğu da Asur kentinden sonraki en büyük ikinci kenttir. Geç Asur Dönemi’nde kısa bir süre için başkent olmuştur.
Harran ve çevresi M.Ö. 9. yüzyılda ortalarında bir Asur eyaleti olmuştur. Bir sonraki yüzyılın ortasından itibaren Harran bir eyalet merkezidir. M.Ö. 7. yüzyılda büyük bir Arami nüfusunun bölgede yerleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Med ve İskit saldırılarıyla Asur’un M.Ö. 612 yıkılmasından sonra Asur tapraklarından gelen Asurlu göçmenler Harran’da yeni bir başkent kurmuşlardır. Ancak aynı güçler M.Ö. 610 yılında yeni kurulan bu başkente saldırarak kenti yakıp yıkmıştır.
Buluntular: Yerleşmenin kuzey kesiminde, kuzey tarafı hariç iyi korunmuş bir iç kale vardır. Köşelerinde kuleleri olan dikdörtgen planlı bir kaledir. İyi korunmuş olmasına karşın yapım dönemi bilinmemekte, Asur, Hitit ve yeni Babil Dönemleri‘nde kullanıldığı ileri sürülmektedir. Ele geçen
M.Ö. 6.yüzyılda tarihlenen çivi yazılı adak kitabeleri Yeni Babil Kralı Nabonidus’a ay tanrısı adına yaptırılan bir tapınağın yerini belirlemeyi sağlamıştır. Ayrıca farklı boyutlarda 52 parça bulunan çivi yazılı pişmiş tuğlaların tapınağın anşasında kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Harran Höyük ve Külah Kubbeli Evleri hakkında akademik detaylı bilgi:
- Harran Höyük: Arkeolojik Katmanlar ve Tarih
- Kronolojik Yerleşim Katmanları
Dönem | Tarih Aralığı | Öne Çıkan Buluntular |
Çanak Çömleksiz Neolitik | MÖ 7000- 6000 | Yuvarlak planlı kerpiç yapılar, obsidyen oraklar |
Halaf Dönemi | MÖ 56005000 | Boyalı geometrik seramikler |
Asur Dönemi | MÖ 2000612 | Çivi yazılı tabletler (Harranu adıyla anılır) |
Helenistik-Roma | MÖ 330- MS 395 | Mozaikli tapınak kalıntıları |
İslami Dönem | MS 7.-13. yy | Emevi Devleti'nin başkenti (MS 744-750), Ulu Cami |
- Akademik Önemi
Sürekli Yerleşim: 9.000 yıllık kesintisiz katmanlaşma (Anadolu'da nadir). Kültürlerarası Köprü: Mezopotamya-Anadolu-Suriye ticaret rotasının kavşak noktası.
Yazılı Kaynaklar: Asur tabletlerinde "Harranu" (Yol/Kervan) olarak geçer.
- Harran Evleri: Külah Kubbeli Mimari
- Mimari Özellikler
Malzeme: Balçık sıvalı kerpiç tuğla (yerel kil + saman karışımı).
Form:
Koni biçimli kubbeler (tromp geçişli, 3-5 m yükseklik).
Tek odalı kare plan (5x5 m ortalama).
İşlevsel Tasarım:
Termal Denge: Kubbeler yaz serin, kış sıcak tutar (ısı iletimi 0.5 W/mK).
Rüzgar Kırıcı: Yönlendirilmiş dar pencereler.
Deprem Direnci: Esnek kerpiç malzeme (şiddet 7'ye kadar dayanır).
- Tarihsel Köken ve Evrim
Antik Kökler: MÖ 3. binyıl Mezopotamya "tholos" yapılarıyla benzerlik.
İslami Dönemde Gelişim:
Emeviler (MS 8. yy) döneminde standartlaştı.
Mimari Gerekçe: Ağaçsız coğrafyada düz tavan için kereste yokluğu.
Günümüzde Durum:
1.200+ kubbe tespit edildi (1980'lerde 3.000+ idi).
200+ ev hâlâ kullanımda (geleneksel yaşam alanı).
- Arkeolojik Buluntular ve Keşifler
- Höyük Kazılarından Çarpıcı Bulgular
Asur Tabletleri (MÖ 1900):
"Harran'dan gelen 500 gümüş şekel vergi" (Mari Arşivi, Louvre Müzesi).
Sin Tapınağı Kalıntıları (MÖ 2000):
Ay tanrısı Sin'e adanmış, 20x30 m boyutunda.
Emevi Sarayı Mozaikleri (MS 8. yy):
Geometrik desenler, altın yaldızlı tesseralar.
- Evlerdeki Arkeolojik İzler
Duvarlarda Yazıtlar: Arapça dualar, tarih kayıtları (MS 12-18. yy). Taban Altı Gömüler: İslami dönem sikkeleri (Eyyübî ve Memlük).
- Akademik Tartışmalar ve Koruma
- Mimari Kimlik Tartışması
Yerel mi, Dış Etki mi?:
Yerel Tez: İklimsel zorunluluk (Prof. Dr. Abdüsselam Uluçam). Dış Etki Tezi: Mezopotamya tholoslarından adaptasyon (Prof. Dr. Gülriz Kozbe).
- Restorasyon Sorunları
Beton Kullanımı (1990'lar): Geleneksel kerpiçle uyumsuz, nem tutuyor. UNESCO Süreci: 2000'den beri geçici listede, otantik malzeme şartı gecikiyor.
- Kaynaklar ve Referanslar
- Temel Yayınlar
Uluçam, A. (2006):
"Harran ve Çevresi Arkeolojik Kazıları", TTK Yayınları.
Özdoğan, M. (2010):
"Harran Ovası'nda Neolitik Dönem", Arkeoloji ve Sanat Yay.
Durukan, A. (2004):
"Harran Kubbeli Evleri: Mimari ve Koruma", Kültür Bakanlığı Yayını.
- Makaleler
Kozbe, G. (2015):
"Harran Kubbelerinin Mezopotamya Kökeni", ANMED 13, s. 45-58.
Tuğrul vd. (2019):
"Kerpicin Isısal Performansı: Harran Ölçümleri", Building and Environment 152, s. 280-292.
- Güncel Durum ve Ziyaret
Kazılar: Harran Üniversitesi (Prof. Dr. Mehmet Önal) başkanlığında devam ediyor (2024).
Ziyaret Alanları:
Ulu Cami (MS 8. yy): Dünyanın en eski İslam üniversitesi.
Kale ve Höyük: Asur-İslami katmanların kesiti.
Kubbeli Evler Açık Hava Müzesi: Restore edilmiş 20 ev.
"Harran kubbeleri, insanlığın doğayla uyum mücadelesinin mimari zaferidir."
– Prof. Dr. Abdüsselam Uluçam
Detay İçin:
Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi Harran seksiyonu.
Harran Üniversitesi Kültür Varlıkları Uygulama Merkezi (kubbe ev restorasyon projeleri).
UNESCO Dosyası:
Harran ve İbrahim Peygamber arasındaki bağ, dinler tarihi açısından kritik öneme sahiptir. İşte akademik verilerle desteklenen detaylar:
- Kutsal Metinlerde Harran-İbrahim Bağı
Tevrat (Tekvin 11:31-32):
"Terah, oğlu İbrahim'i... Harran'a götürdü. Orada öldü."
İbrahim, babası Terah'ın ölümünden sonra Harran'dan Kenan diyarına göçer (MÖ 18. yy?).
Kur'an (Enbiyâ 21:69):
"Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve selamet ol!"
Nemrut (Urfa-Harran bölgesi) ile mücadelesi, İbrahim'in tevhid mücadelesinin merkezidir.
- Tarihsel ve Arkeolojik Kanıtlar
- Ebla Tabletleri (MÖ 2300)
"Harranu" adı geçen en eski yazılı kaynak.
"Ab-ra-mu" isimli şahıs kaydı (İbrahim'in erken formu?).
- Mari Tabletleri (MÖ 18. yy)
"Beni Sim'al" (Kuzeyliler) kabilesi:
İbrahim'in göçebe Arami kökeni ile uyumlu.
Harran'dan Urfa'ya ticaret yolları kayıtları.
- Harran Höyük Kazıları
Erken Tunç Çağı tabakaları (MÖ 3000-2500):
Göçebelere ait çadır temelleri ve koyun figürinleri (İbrahim'in çoban kimliğiyle örtüşür).
Ay Tanrısı Sin Tapınağı:
İbrahim'in putperestliğe karşı mücadelesinin somut mekânı.
- Teolojik ve Sembolik Önem
- "Hanif" Geleneğin Doğuşu
İbrahim'in Harran'daki tevhid arayışı:
Ay kültüne karşı tek tanrı inancının tohumları.
Kur'an'da "Hanif" vurgusu (Âl-i İmrân 3:67):
"İbrahim, ne Yahudi ne de Hıristiyan'dı; o hanif bir Müslüman'dı."
- Üç Semavi Dinin Kökenindeki Ortak Figür
Yahudilik: Soyun başlangıcı (İshak → Yakup).
Hıristiyanlık: İmanın babası (Romalılar 4:11).
İslam: "Halîlullah" (Allah'ın dostu).
- Akademik Tartışmalar
Tarihsel İbrahim Var mıydı?
Minimalist Tez (Thompson, 1974): "İbrahim mitolojik bir figürdür." Maksimalist Tez (Albright, 1955): Ebla ve Mari tabletleri tarihselliği destekler.
Göç Yolu Tartışması:
Geleneksel Görüş: Ur → Harran → Kenan.
Yeni Tez (Van Seters, 1975): Göç doğrudan Harran'dan başlar (Ur eklentisi sonradan).
- Harran'ın İbrahim Mirası
- Kutsal Mekânlar
İbrahim'in Evi (Geleneksel anlatı): Harran'da balçık duvar kalıntıları.
Ayn Zelîha Gölü: Eşi Sara'nın gözyaşlarıyla oluştuğuna inanılır.
- Somut Kültürel Miras
Kubbeli Evler: İbrahim'in mesken geleneğinin devamı?
Halk İnanışları: "İbrahim Sofrası" ritüeli (yılda bir kez konuk ağırlama).
- Akademik Kaynaklar
Albright, W.F. (1955):
"The Archaeology of Palestine and the Bible" (Harran-İbrahim bağlantısı).
Peters, F.E. (1994):
"The Hajj: The Muslim Pilgrimage to Mecca" (İbrahim'in tevhid mirası).
Ulucam, A. (2009):
"Harran: İbrahim'in Şehri", Şanlıurfa Kültür Araştırmaları Dergisi 5, s.
12-45.
Sonuç: "Dinler Tarihinin Dedesi"
Harran, İbrahim'in tevhid mücadelesinin başlangıç noktasıdır. Bu topraklar:
Putperestliğe karşı ilk kıvılcımı ateşledi.
Üç semavi dinin ortak kökünü besledi.
9.000 yıllık kesintisiz inanç mirasını barındırdı.
"İbrahim, Harran'da gördüğü ayın ışığında aradı asıl Doğan'ı;
Yıldızlardan geçip, Güneş'ten geçip, buldu O'nu kendinden öte." – Prof. Dr. Annemarie Schimmel, 1993
Ziyaret İçin:
Harran Kültür Evi: İbrahim'in geleneksel yaşamı canlandırmaları.
Sin Tapınağı Kalıntıları: Arkeolojik kanıtlar.
Şanlıurfa İbrahim Peygamber Müzesi: Ebla ve Mari tablet replikaları.
Aslan Tepe Höyük:
Malatya şehrine bağlı olan Aslan Tepe, Hititlerle anılmaktadır. İlk kamu kuruluşu olarak da bilinir. Aslan Tepe Höyüğü Malatya’nın 7 km. kuzeydoğusunda yeralan bir arkeolojik yerleşimdir. Türkiyede’ki en büyük höyüklerden biridir. Höyük, Fırat üzerindeki Karakaya Barajı Gölü’nün batısındadır. Otuz metre yükseklikteki höyük M.Ö. 5000 yıllarından M.S. 11. yüzyıla kadar iskân edilmiştir. Bölge M.S. 5.ve 6. yüzyıllarda bir Roma köyü olarak daha sonra da Bizans Nekropolü olarak kullanılmıştır. Yerleşim alanı 200x120 metre boyutlarındadır.
M.Ö. 2700-2500 yıllarında kent Suriye-Mezopotamya kültüründendir. M.Ö. 2000’den itibaren kent genişleyen Hitit İmparatorluğu’nun etkisi altına girmiştir. Hitit Kralı l. Şuppiluiuma’nın Mittani başkenti Wachukanni’ye düzenlediği seferde üs olarak kullanılmıştır. Hitit İmparatorluğu’nun çöküşünün arkasında kurulan Geç Hitit krallıklarından biri olan Kammanu başkenti olmuştur. Asur İmparatorluğu Hükümdarı l. Tiglat Pilser’in saldırısı sonunda bu devlete haraç ödemek zorunda kalan bölge, ll. Sargon tarafından ele geçirilip yağmalandığı M.Ö. 712 yılında dek varlığını ve zenginliğini korumayı başarmıştır. Bu tarihten M.S. 5. yüzyıla kadar ise iskân edilmemiştir
Aslan Tepe (Arslantepe), Malatya'nın 7 km kuzeydoğusunda yer alan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde bulunan çok katmanlı bir arkeolojik merkezdir. MÖ 6. binyıldan Roma dönemine kadar kesintisiz yerleşim gösterir. İşte akademik detaylar:
- Kronolojik Katmanlar ve Dönemsel Özellikler
Dönem | Tarih Aralığı | Öne Çıkan Özellikler |
Geç Kalkolitik | MÖ 35003000 | İlk devlet yapılanması, kerpiç saray kompleksi |
Erken Tunç I | MÖ 30002800 | Transkafkasya göçleri, yangın katmanı |
Erken Tunç III | MÖ 2500- 2000 | Hatti kültürü yerleşimi |
Hitit İmparatorluk | MÖ 16001200 | Saray ve kült alanları |
Geç Hitit | MÖ 1200700 | Aslanlı Kapı, kabartmalı ortostatlar |
Roma | MS 1.-4. yy | Köy yerleşimi |
- Anıtsal Buluntular ve Mimari
- Geç Kalkolitik Saray Kompleksi (MÖ 4. binyıl)
Dünyanın En Eski Sarayı: 50x40 m boyutunda, 100+ odalı.
Bürokrasi Kanıtları:
9.000+ mühür baskılı kil bulla (dünyada en eski bürokratik arşiv).
Çivi yazısı öncesi işaretler (proto-şehir yönetimi).
Silah Deposu:
Ergimiş arsenikli bakırdan 12 kılıç (dünyanın en eski kılıçları).
Mızraklar, baltalar (sembolik güç gösterisi).
- Geç Hitit Dönemi (MÖ 12.-8. yy)
Aslanlı Kapı:
4 m yüksekliğinde bazalt aslan heykelleri (kraliyet gücü simgesi).
Ortostat Kabartmaları:
Kral Tarhunzas'ın tanrıça Kubaba ile tören sahnesi.
Savaşçı ve av sahneleri (Luvî sanat üslubu).
Su Sistemi:
Taş kanallı drenaj ve sarnıçlar.
- Akademik Önemi ve Çığır Açan Keşifler
- Devletin Doğuşuna Işık Tutan Bulgular
İlk Vergi Sistemi:
Mühürlü bullalar, tahıl ve hayvan stoklarını kayıt altına alıyor.
Dini-Siyasi İktidar:
Saray içindeki tapınak (tanrı-kral kültü).
Metalürji Teknolojisi:
Arsenikli bakır alaşımı (sert silah üretimi).
- Kültürel Katmanlaşma
Hatti-Hitit-Geç Hitit sürekliliği (Anadolu kültürünün kökleri).
Mezopotamya ile Transkafkasya arasında kültür köprüsü.
- Kazı Tarihi ve Ekipler
İlk Kazılar: 1932 (Louis Delaporte, Fransız ekip).
Sistematik Kazılar: 1961-günümüz (Roma La Sapienza Üniversitesi, Prof. Marcella Frangipane).
Türk Katılımı: 2003'ten itibaren Malatya Müzesi.
- Kritik Buluntuların Analizi
Buluntu | Bilimsel Analiz | Sonuçlar |
Kılıçlar (MÖ 3300) | XRF, metallografi | %4 arsenikli bakır, döküm+dövme teknik |
Kerpiç Saray | Radyokarbon (C14) | MÖ 3400±50 tarihleme |
Bulla Kil Analizi | Kil türü, organik kalıntı | Yerel üretim, zeytinyağı izleri |
- Yayınlar ve Akademik Kaynaklar
- Temel Monografiler Frangipane, M. (2012):
"Arslantepe: The Rise and Fall of an Early Centralized System", ORIENS 400.
Yıldırım, T. (2018):
"Arslantepe'de Geç Hitit Dönemi", Türk Tarih Kurumu Yayınları.
- Makaleler
Frangipane vd. (2020):
"The earliest swords in the world", JAS 122, s. 105-123.
Di Nocera (2017):
"State formation at Arslantepe", Paléorient 43/1, s. 45-62.
- Güncel Çalışmalar ve Koruma
3D Lazer Tarama: Ortostatların dijital koruması (İtalyan Kültür Bakanlığı).
İklim Tehdidi: Kerpiç yapılar için özel kaplama projesi (TÜBİTAK111K589).
Açık Hava Müzesi: Saray kalıntılarının üzeri koruyucu çatı ile kapatıldı (2021).
Sonuç: Evrensel Değer
Aslan Tepe, devlet oluşumunun erken mekanizmalarını somutlaştırmasıyla insanlık tarihi için eşsizdir:
Bürokrasinin doğuşu (mühürlü bullalar).
Silahlı iktidarın tekel alması (kılıç deposu).
Kültürel süreklilik (5.000 yıllık katmanlar).
"Arslantepe, devletin doğduğu laboratuvardır. Burada iktidar, tapınak değil sarayda şekillendi."
– Prof. Marcella Frangipane, 2019
Ziyaret ve Kaynaklar:
Arslantepe Açık Hava Müzesi (Saray rekonstrüksiyonu ile ziyarete açık).
Malatya Müzesi: Tüm kılıçlar ve mühür baskıları sergilenmektedir.
Dijital Arşiv
Gri virika Höyük:
Apamea (Akmağara) Höyük, Şanlıurfa'nın Birecik ilçesinin 15 km güneyinde, Fırat'ın doğu kıyısında yer alan ve Birecik Baraj Gölü tehdidi altında kalan önemli bir höyüktür. İşte akademik detaylar:
- Temel Özellikler
- Koordinatlar: 37°01'K, 38°00'D (Fırat'ın doğu terası, Suriye sınırına 5 km).
- Boyut: 70x60 m taban, 15 m yükseklik (tipik bir "tepe höyük" formu).
- Kazı Tarihi:
1998-2001: Prof. Dr. Engin Özgen başkanlığında (Hacettepe Üniversitesi) acil kurtarma kazıları.
- Tehdit: Baraj sularıyla kısmen tahrip oldu (2000'ler).
- Kronolojik Katmanlar
Dönem | Tarih Aralığı | Öne Çıkan Buluntular |
Halaf Dönemi | MÖ 5600-5000 | Boyalı geometrik seramikler |
Uruk Dönemi | MÖ 3800-3100 | Standart çömlek formları |
Erken Tunç Çağı | MÖ 3000-2500 | Sur izleri, kerpiç yapılar |
Ortaçağ | MS 10.-13. yy | İslami seramikler |
- Önemli Buluntular ve Keşifler
- Halaf Dönemi (MÖ 6. Binyıl)
Boyalı Seramikler:
Geometrik desenler (daimond, kuş figürleri).
Kırmızı/siyah/saman rengi palet (Kuzey Mezopotamya etkili).
Figürinler:
Kil boğa heykelcikleri (bereket kültüyle ilişkili).
Ana tanrıça tasvirleri.
- Erken Tunç Çağı Savunma Sistemi
Taş Temelli Sur: 2 m kalınlık, kulelerle güçlendirilmiş.
Yangın Katmanı: MÖ 2500 civarında çatışma izleri.
- Obsidyen Ticareti
Nemrut Dağı Menşeli obsidyen ok uçları ve bıçaklar.
Değirmen Taşları: Volkanik bazalt (bölge dışı kaynaklı).
- Akademik Önemi
- Halaf Kültürünün Güney Sınırı:
- Fırat'ın doğusundaki en güneydeki Halaf yerleşimi (kültürel yayılımın kanıtı).
- Bölgelerarası Ticaret:
- Obsidyen ve bazalt buluntular, Anadolu-Mezopotamya ticaret rotasını doğruluyor.
- İlk Savunma Mimarisinin Evrimi:
- Erken Tunç surları, merkezi yönetimin ortaya çıkışına işaret ediyor.
- Kurtarma Kazıları ve Kayıplar
- Kurtarılanlar:
- Halaf Kültürünün Güney Sınırı:
500+ eser (Şanlıurfa Müzesi'nde, Envanter No: SHM 1998-45/78).
Halaf seramikleri ve obsidyen aletler.
- Tahrip Olanlar:
Höyüğün batı yarısı baraj suları altında kaldı.
Uruk dönemi tabakaları kısmen yok oldu.
- Yayınlar ve Kaynaklar
Ana Kazı Raporu:
Özgen, E. (2001). *"Apamea (Akmağara) Höyük 1998-2000 Kurtarma Kazıları"*, Kazı Sonuçları Toplantısı 23/2, s. 331-346.
Halaf Seramik Analizi:
Nieuwenhuyse, O. (2007). "Halaf Settlement in the Iraqi Kurdistan", Paléorient 33/1, s. 143-151 (Apamea örnekleri karşılaştırmalı).
Bölgesel Çalışma:
Algaze, G. (1999). "The Uruk Expansion in the Fırat Basin", Arkeoloji ve Sanat Yay.
- Bölgedeki Diğer Höyüklerle İlişkisi
Höyük | Mesafe | İlişki |
Tilbes Höyük | 8 km | Halaf dönemi komşu yerleşim |
Birecik Baraj Höyükleri | 15 km | Kurtarma kazıları ortak raporları |
Carchemish | 40 km | Erken Tunç Çağı ticari bağlantı |
Apamea Höyük, Fırat'ın Halaf kültürüne açılan güney kapısıdır. Baraj sularıyla kısmen kaybedilmesine rağmen, kurtarılan seramikler ve savunma mimarisi, bölgenin MÖ 6.-3. binyıl kültürel dinamiklerini anlamamızı sağladı.
"Apamea, Fırat'ın unutulmuş bir Halaf incisidir. Sular yükselirken,
Mezopotamya'nın erken renkleri de soldu."
– Prof. Dr. Engin Özgen, 2001
Detay için:
Şanlıurfa Müzesi Halaf seramikleri seksiyonu.
Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Bölümü kazı arşivleri.
Birecik Baraj Kurtarma Projesi nihai raporu (Kültür Bakanlığı, 2003).
Şanlıurfanın güneybatısında, Birecik ilçesinin 15 km güneyinde, Fırat’ın doğusunda yer alan bir höyüktür. 15 m. yüksekliğinde 70x60 metre boyutlarındadır.
Kazılar sonucu ortaya çıkarılan sonuç ETÇ ve OTÇ zamanlarına tarihlenir. Birkaç boyalı porselen erken Kalkolitik Çağ (Halaf) devrine ait olduğunu göstermektedir. Orta Kalkolitik Ubeyid Çağı‘na kadar gittiği de söylenilmektedir. Bizans Dönemi‘ne gidildiği ortaya çıkarılan kerpiç yapılardan anlaşılmaktadır. OTÇ iki mezar farklı Güneydogu Anadolu ölü gömme geleneklerini ortaya koymaktadır. 120x95 boyutlarında derinliği 70 cm olan oval olarak bulunan bu mezar, 4 çevresi sıra ile iri taşlarla örülmüştür. Üstü kireç taşı levhalarla kapatılmıştır. Sanduka mezar yapılmaya başlandığında da levha taşlar bulunamadığı için de üstü açık olarak bırakılmıştır. İki çocuk mezarı olan bu mezarlarda mezar armağanları zengindir. Kuş biçiminde çıngırak, pişmiş topraktan yemek kapları, iki oyuncak kağnı tekerleği, üç tunç iğne ve akik boncuk ve muhtemelen banyo olarak iş gören bir tekne, gömü armağanları arasındadır. Çömlek içinde bulunan bebek mezarı ve buna benzer mezarlar, bölgede gömü geleneğini göstermektedir. Bu da toplumda anne ile bebek arasındaki duygusal bağı göstermektedir.
Gri Virika’da genelde anıtsal oda mezarlar dikkat çekmektedir. Tarihlendirme ETÇ lll. Evresi boyunca tarihlendirilir. Hayvan kemikleri ve keçi ve koyun kurban edildikleri ön görülür. Yeraltı su pınarlarına doğru yol alınacağı bir gömü kültürünün oluştuğunu göstermektedir. Oda mezarların hemen yanında taştan yapılan yer altına yapılı koridorlardır. Eski Mezapotamya inancında insanın ‘’apzu’’ yu geçmesi gerekmektedir. Yeraltı dünyasına yapılan yolculuk için hazırlıklardandır. Yapılan bu törenler den de anlaşıldığı gibi bu intihamı verirken de ona yardımcı olunacağı anlamına gelir. Dışarıda yapılan ayin ve ritüeller, kurban kesmeler bu anlamı taşımaktadır. Ölünün işini kolaylaştırmaktır. Buna benzer yeraltı geleneğini taşıyan iki höyüğe daha rastlanılmıştır. Bunlardan Gedikli, Karahöyük ve Kırışkal höyük olarak bilinmektedir. Bu tür höyüklerde zaman zaman törenler düzenlenir, anma yapılır. Suriyede de buna benzer höyüklerden vardır. Tell Ahmar, Tell Kara Kuzak gibi. Ölen kişilerin genelde saygı duyulan ailelerden oldukları da bilinmektedir.
Kademeli olarak yer zemin düzeltildikten sonra 60x35 metre olarak bir alan içerisinde 60x40 kerpiç bloklarla örülmüş kerpiç döşeme elde edilmiştir. Bu döşemenin kuzeybatı ve güney kenarları 2 metre yükseklikte bir teras oluşmuştur. Döşemenin güneybatı, güneydoğu ve güneyi bazalt taşlarıyla örülmüştür. 1.20 kalınlığında ve 1,5m yüksekliğindedir. Güney kısmında yapılmış su kanalı ve kurban çukurları yer almaktadır. Bu inşaatın ETÇ yapıldığını göstermektedir. Aynı zamanda 1.35x2, 5m genişliğinde bir havuz bulunmakta, yanı sıra bazalt taşında yapılı yer altı sularına inen su kanalı tespit edilmiştir. Gri Virika kültü ve inanç yapı sistemi genelde bereket sistematiği üzerine kuruludur.
Tülin Tepe Höyük
Tülintepe Höyüğü, Keban Barajı Gölü suları altında kalmadan önce Elazığ il merkezinin 21 km. doğusunda yer almış olan bir höyüktür. Höyük 250x200metre boyutlarında ve 20 metre yüksekliğindeydi. Tülintepe Höyük’teki ilk yerleşmenin Halaf yerleşmesi olduğu ve M.Ö. 5000 yıllarına dayadığı anlaşılmaktadır.
Ancak bu tabakada taban suyu içinde kalması nedeniyle geniş çaplı kazı yapılamamamıştır ve çanak çömlek buluntularıyla temsil edilmektedir. Bu dönemin ardından gelen yerleşim ise Halaf- Obeyd Geçiş Evresi olarak tanımlanan dönemdir. İzleyen kültür evreleri Obeyd, Obeyd Sonrası ve Erken Tunç Çağı‘dır.
Tülin Tepe Höyük, Şanlıurfa'nın Bozova ilçesinde Fırat Nehri'nin batı terasında yer alan ve Atatürk Barajı suları altında kalan çok katmanlı bir höyüktür. İşte akademik detaylar:
- Temel Bilgiler
Konum: Fırat'ın batı kıyısı, Halfeti'nin 20 km kuzeyi.
Boyut: 180x150 m, 15 m yükseklik.
Kazı Tarihi: 1989-1991 (Prof. Dr. Engin Özgen başkanlığında acil kurtarma kazıları).
Tehdit: 1992'de baraj suları altında tamamen battı. 2. Kronolojik Katmanlar
Dönem | Tarih Aralığı | Öne Çıkan Buluntular |
Halaf Dönemi | MÖ 60005400 | Boyalı geometrik seramikler |
Uruk Dönemi | MÖ 4000- 3100 | Standartlaşmış çömlekçilik |
Erken Tunç Çağı | MÖ 30002000 | Savunma sistemi, kerpiç konutlar |
Orta Tunç Çağı | MÖ 20001600 | Hitit etkili mühürler, çivi yazılı tablet |
- Önemli Buluntular
- Orta Tunç Çağı İdari Yapı
"Saray Arşivi": 1 adet çivi yazılı tablet (Akadca):
İçerik: "Kral Maridaşşu'nun Tülin Tepe'ye 30 gümüş şekel buğday gönderdiği" kaydı (MÖ 18. yy).
Silindir Mühürler:
Üzerinde Hurri tanrısı Kumarbi tasviri.
- Savunma Sistemi
Sur Duvarları: 3 m kalınlık, dikdörtgen kulelerle destekli.
Yanmış Tahıl Ambarları: MÖ 16. yy Hitit-Mitanni çatışması izleri.
- Ritüel Objeler
Fırtına Tanrısı Figürini: Bronz döküm, 8 cm boyunda (Hitit etkili).
Libasyon Testileri: Hayvan biçimli (boğa ağızlı) tören kapları.
- Akademik Önemi
Fırat'ın Kültürlerarası Köprüsü:
Mezopotamya-Hitit-Anadolu etkileşiminin fiziksel kanıtları.
Erken Yazılı Kaynak:
Tablet, Orta Fırat Vadisi'nin MÖ 18. yy siyasi haritasını değiştirdi.
Savaş ve Tahıl Ekonomisi:
Yanmış ambarlar, tunç çağı çatışmalarının tarımsal etkisini gösteriyor.
- Kurtarma Çalışmaları ve Kayıplar
Kurtarılanlar:
1.200+ eser (Şanlıurfa Müzesi'nde).
Tablet ve mühürler → Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde.
Sular Altında Kalanlar:
Halaf dönemi tabakalarının %90'ı.
Uruk dönemi konut mahallesi.
- Yayınlar ve Kaynaklar
- Kazı Raporları
Özgen, E. (1992):
*"Tülin Tepe 1989-1991 Kurtarma Kazıları"*, Kazı Sonuçları Toplantısı 14/2, s. 411-428.
Algaze, G. (1993):
"The Uruk Expansion in the Tigris-Euphrates Basin", Paléorient 19/1, s.
13-22 (Uruk buluntuları analizi).
- Analitik Çalışmalar
Tablet Çevirisi:
Wilhelm, G. (1995). "Ein hurritischer Brief aus Tülin Tepe", SMEA 35, s.
223-228.
Metal Eser Analizi:
Yener, A. (1996). "Bronze Age Tin Sources in Anatolia", MASCA Research Papers 14, s. 89-102.
- Bölgedeki Diğer Höyüklerle İlişkisi
Höyük | Mesafe | İlişki |
Lidar Höyük | 15 km | Ticari partner |
Titriş Höyük | 30 km | Savunma müttefiki |
Carchemish | 80 km | Kültürel etkileşim |
Sonuç
Tülin Tepe, Fırat'ın Orta Tunç Çağı'ndaki siyasi ve ekonomik ağını aydınlatan bir merkezdi. Tableti ve savunma mimarisi, bölgenin Hurri-Mitanni ve Hitit güçleri arasındaki çekişmedeki rolünü kanıtlıyor. Sular altında kalışı, kurtarılamayan Neolitik tabakalar nedeniyle arkeoloji dünyasında büyük bir kayıptır.
"Tülin Tepe tableti, Fırat boyunca uzanan unutulmuş bir krallığın sesidir."
Prof. Dr. Gernot Wilhelm, 1995
Detaylı Bilgi İçin:
Şanlıurfa Müzesi'ndeki Tülin Tepe vitrini.
British Institute at Ankara arşivleri (kazı fotoğrafları).
Engin Özgen'in "Fırat'ın Kayıp Höyükleri" (2001) kitabı.
Nemrut Dağı
Nemrut Dağı, Adıyaman ilinin Kahta ilçesi yakınlarında Ankar Dağları civarında 2150 metre yüksekliğinde bir dağdır. Toros Dağ Silsilesi‘nde bulunur.
Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde Adıyaman ili sınırları içindedir. 1988 yılında ilan edilmiştir. Yüz ölçümü 13.827 hektardır. Milli parkın kaynak değeri eski çağlarda “Kommagene“ olarak bilinen, bu alanda bulunan arkeolojik kalıntılardır.
Antiochos Tümülüsü ve buradaki dev heykeller, Eskikale, Yenikale, Karakuş Tepe ve Cendere Köprüsü milli park içinde kalan kültürel değerdedir. Doğu ve batı teraslarında Antiochos ile tanrı tanrıça heykellerinin yanı sıra aslan ve kartal heykelleri bulunmaktadır. Batı terasında eşsiz bir aslanlı horoskop yer almaktadır. Heykeller, Helenistik, Pers sanatı ve Kommagene ülkesinin özgün sanatı harmanlanarak yontulmuştur. Bu anlamda Nemrut Dağı‘na “Batı ve Doğu uygarlıklarının köprüsü’’ denebilir. Kommagene Kralı Antiochos Theos, M.Ö. 62 yılında bu dağın tepesine, pek çok Yunan ve Pers tanrısının heykelinin yanı sıra kendi mezar tapınağını da yaptırmıştır. Mezarda, bir kartalın başı gibi, tanrıların taş oymaları bulunur. Heykellerin diziliş şekli hiyerotesyon olarak bilinr. Nemrut Dağı, Doğu Anadolu Bölgesi’nde Van Gölü’nün batısında yer alan bir volkandır. Yükseltisi 2935m. olan Nemrut volkanının zirvesinde çapı 6 km’yi bulan ve dik yamaçlar ile çevrili daire şekilli bir kaldera bulunur. Kalderanın batısında bir göl yer alır. Jeolojik kayıtlara göre Nemrut volkanından son lav çıkışları 1441,1597 ve 1692 yıllarında yaşanmıştır. 1441 yılında, halk arasında “Kantaşı Mevkii“ olarak adlandırılan yerde, aktivite sonucu lav akıntıları yaklaşık 10 km2 lik bir alanda etkili olmuştur. Günümüzde Nemrut volkanından sıcak gazlar çıkmaktadır. Jeologlar Türkiye’nin faaliyete geçebilecek en riskli yanardağı olarak, Bitlis sınırlarında yeralan Nemrut Dağı’nı göstermektedirler. Kahta ilçe sınırlardaki Nemrut Dağı’nda karasal iklim özellikleri görülmektedir. İlçe sınırlarındaki Atatürk Baraj Gölü nedeniyle, iklim yapısı önemli bir ölçüde değişiliğe uğrayarak Akdeniz iklimi ile benzerlik göstermeye başlamıştır. Ancak yaz ortasında bile, Nemrut Dağı’nda gün doğumu oldukça soğuk olur. Mezarda 1881 yılında Alman mühendis Karl Sester tarafından kazı çalışmaları yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda yapılan kazılarda da Antiochus’un mezarı bulunamamıştır.
Nemrut Dağı (Kommagene Krallığı Kutsal Alanı), Adıyaman'da 2.150 m yükseklikte yer alan ve UNESCO Dünya Mirası listesindeki eşsiz bir arkeolojik alandır. İşte akademik detaylar:
- Kronolojik ve Tarihsel Bağlam
Kuruluş: MÖ 62 yılında Kral I. Antiochos Theos (Kommagene Kralı). İşlev: Kralın tanrılaştırılmış heykeli ve atalar kültü için anıtsal mezartapınak.
Yıkılış: MS 72'de Roma İmparatorluğu tarafından ilhak sonrası terk edildi.
- Mimari ve Anıtsal Buluntular
- Tümülüs ve Teraslar
Yapay Tümülüs: 50 m yükseklik, 150 m çap (kırma kireçtaşı).
Üç Teras:
Doğu Terası: Tanrı heykelleri, atalar stelleri.
Batı Terası: Kabartmalı steller, aslan horoskopu.
Kuzey Terası: Ritüel yolu (90 m uzunluk).
- Heykel Grupları
Devasa Tanrı Heykelleri (8-10 m yükseklik):
Sıra | Heykel | Kimliği | Özellikler |
1 | Antiochos | Kral-tanrı | Pers tacı, Yunan giysisi |
2 | Kommagene (Fortuna) | Bereket tanrıçası | Buğday demeti |
3 | Zeus-Oromasdes | Yunan-Pers sentezi | Şimşek demeti, aslan başlı |
4 | Apollo-Mithras | Güneş tanrısı | Işık huzmeli taç |
5 | Herakles-Artagnes | Kahraman | Aslan postu, gürz |
Malzeme: Kireçtaşı bloklar (Perre antik taş ocağından).
- Steller ve Kabartmalar
Dexiosis (Tokalaşma) Sahnesi:
Antiochos'un Herakles, Zeus ve Apollo ile tokalaşması (tanrısal meşruiyet).
Aslan Horoskopu (Batı Terası):
MÖ 7 Temmuz 62 tarihli gezegen konumları (Jüpiter, Merkür, Mars).
- Arkeolojik Kazılar ve Keşifler
- Modern Keşif
1881: Karl Sester (Alman mühendis) tarafından keşfedildi.
1883: Osman Hamdi Bey ilk bilimsel belgeleme.
- Sistematik Kazılar
1953-2006: Theresa Goell (ABD) ve Friedrich Karl Dörner (Almanya).
2006-günümüz: Prof. Dr. Erşan Yıldırım (İstanbul Üniversitesi).
- Önemli Buluntular
Kült Yazıtları: 200 satırlık Nomos Yazıtı (kült kuralları, Antiochos'un vasiyeti).
Kraliyet Mezarı: Tümülüs içindeki odacık (henüz açılmadı, jeoradar verileri).
Adak Stelleri: 150+ stel (rahip, asil ve tanrı betimleri).
- Akademik Önemi ve Tartışmalar
- Kültürel Sentez
Yunan-Pers-I-Yerli Anadolu dini sentezi.
Hellenistik "Herrscherkult" (kral kültü) örneği.
- Astronomi ve Takvim
Aslan Horoskopu: Bilinen en eski Batı horoskopu.
Güneşin Doğuşu Ritüeli: Yaz gündönümünde heykellerin gölge hizalanması.
- Tartışmalı Konular
Mezar Odasının Yeri: Jeofizik veriler ışığında tartışmalar (Dörner vs.
Yıldırım).
Heykellerin Kopmuş Başları: Deprem mi? İkonoklazm mı?
- Koruma ve Restorasyon
Riskler: Depremler (aktif fay), kar erimesi, turizm baskısı.
Projeler:
UNESCO-JICA (1998-2003): Heykel kaidelerinin güçlendirilmesi.
Alman Arkeoloji Enstitüsü (DAI): 3D lazer tarama ile belgeleme.
Restorasyon İlkeleri: Anastylosis (orijinal malzemeyle ayağa kaldırma).
- Akademik Kaynaklar
- Temel Yayınlar
Dörner, F.K. (1987):
Der Thron der Götter auf dem Nemrud Dağı, ISBN 3-8053-0898-4.
Sanders, D.H. (1996):
Nemrud Dağı: The Hierothesion of Antiochos I of Commagene, 2 Cilt.
Yıldırım, E. (2019):
"New Evidence from the Tomb of Antiochos", AJA 123/2, s. 245-267.
- Makaleler
Blumhoff, S. (2022):
"Astronomical Alignment at Nemrud", JHA 53/4, s. 401-418.
Forthcoming (2024):
Nemrud Kraliyet Mezarı Projesi ön raporu (TÜBİTAK destekli).
- Güncel Araştırmalar
Kraliyet Mezarı Projesi (2023-2026):
Jeoradar ve termal kameralarla mezar odası tespiti.
Epigrafi Çalışmaları:
Nomos Yazıtı'nın tam dijital rekonstrüksiyonu.
Malzeme Analizleri:
Heykellerdeki renk pigment kalıntıları (mor: Murex kabuklu boya).
Sonuç: Evrensel Değer
Nemrut Dağı, Hellenistik dönemin dini ve kültürel kimlik arayışının somutlaşmış halidir. Antiochos'un kurduğu bu "tanrıkral" kültü, Roma İmparatorluk kültünün habercisi olarak antik dünyada benzersizdir. Heykellerin devasa ölçeği ve astrolojik içerik, insanlığın kozmosla kurduğu ilişkinin görkemli bir manifestosudur. "Nemrut, Doğu ile Batı'nın sadece coğrafyada değil, tanrılar pantheonunda da birleştiği yerdir." Prof. Dr. Friedrich Karl Dörner, 1987 Dijital Arşivler:
Şanlıurfa il merkezine kuş uçuşu 36 km. kuzeyinde, Bozova ilçesinin 18 km. kuzeydoğusunda yer alan bir höyüktür. Kısmen Bahçeli Köyü’nün altına da uzanan höyük 3,3 hektarlık olup tepe, 33 hektarlık bir alan yayılmakta ve 22 metre yüksekliktedir. Höyük, Atatürk barajı su toplama sahası dışında kalmaktadır.
Titriş Höyük, tepe, teraslara yayılan aşağı şehir ve buların oluşturduğu kent merkezinin ötesinde dış şehir olarak büyük bir yerleşmedir. Yukarı kent akropolis tepenin 200x180 metre boyutlarındaki üst kesiminde yer alır. Tepenin doğusunda ve batısındaki 300x180 ve 400x200 metre boyutlarıdaki teraslarda aşağı şehir yayılmaktadır. Tepenin kuzey kesiminde ise 800x200 metre alana yayılmış bir şehir bulunmaktadır. Bunlara ilaveten höyüğün yaklaşık 400-metre kuzeybatısında bir mezarlık alanı vardır. Tüm bunların dışında yerleşmenin bütünüyle dışında işlik ve mandıra tarzı, birkaç evden oluşan yapılar bulunmaktadır. Bu haliyle tamamı 43 hektar gibi o dönem için inanılması güç bir yayılma alanı oluşmaktadır. Höyüğün yer aldığı ova, tepeler arasında güneye uzanan bir vadi ile Harran ovasına ve Balık vadisine böylece Kuzey Mezopotamya’ya coğrafi olarak bağlanmaktadır. Bu doğal yolu izleyerek Kuzey Mezopotamya’dan Titriş’e uzanan ticaret yolu, buradan ırmak vadileri üzerinden Samsat Höyük’e ve Orta Anadolu’ya devam etmekteydi.
Mezarlık alanında 1981-82 yıllarında yapılan kazılarda 38 mezar ortaya çıkarılmıştır. Ancak Titriş Höyük kazılarında en sansasyonel buluntu yaklaşık 4000 yıl öncesine tarihlenen bir toplu mezardır. Üç kadın, iki çocuk ve bir bebeğin de aralarında bulunduğu en az 19 kişinin bir evin tabanı altında gömüldükleri ve evin tabanının yeniden sıvandığı anlaşılmaktadır. İskeletleri üzerinde yapılan incelemelerde, 16 yetişkin kafatasında, mızrak ya da baltayla yapılmış kafatası travması buğularına ulaşılmıştır. Arkeolog Ömür Dilek Erdal’ın bulguları, Akad İmparatorluğu’nun çöküşü ardından yaşanan karışıklıklara bağlanma eğilimindedir. Bir diğer ilginç buluntu, mezarlık kazılarda bulunan halka idollerdir. Bu idollerden biri altın, biri gümüş biri mermer dokuzu ise deniz kabuklarından yapılmış idollerdir. Bu örneklerin Doğu Ege tipini (Polichni) yansıttığı ileri sürülmektedir. Batı Anadolu’ dan gelen etkilerle ilgili bir başka buluntu da Titriş Hüyük’te ele geçen, bir çeşit iki kuplu maşrapa olan depaslardır. Titriş Hüyük’te, Tilmen Höyük, Lidar Höyük ve Oylum Hüyük’te olduğu gibi oda mezar geleneği görülmektedir. Titriş Höyük’te hem yerleşim içinde hem de dışında oda mezarlar bulunmuştur. Bu mezarlarda her yaş ve cinsiyetten bireylerin toplu olarak gömüldüğü, bu bağlamda aile mezarı olarak kullanıldığı ileri sürülmektedir. Oda mezarlara gömüt armağanı olarak meyvelikler, Suriye şişeleri, sığ ya da derin çark yapımı kaseler, ikili bileşik kap gibi değişik formlu kaplar bırakılmıştır. Oda mezarlardaki diğer buluntular küresel başlı bronz iğneler, büyük bir hançer, deniz kabuğu, frit boncuklar ve pedestal dipli bazalt bir havan, üzeri çizilerek bezenmiş bir deniz kabuğu parçası, deposlar, ucu kıvrık kronz mızrak ucu, mermerden keman biçimli iki idol ve kapların birinin içindeki çiçek kalıntısıdır. Söz konusu buluntular Erken Tunç Çağı ll. Evre’ye M.Ö. 2600-2400 ve ETÇ lll. Evresi M.Ö. 2300-2100 ETÇ tarihlendirilmektedir.
Buluntuların bir kısmı, depaslar ve mermer keman biçimli idoller ithal olup diğerleri yerel üretim olarak görülmektedir. Tilla Mezarlık alanında 1981-82 yılarında yapılan kazılarda Geç Hitit Dönemi yapı katlarında, bölgede bugün olduğu gibi iki katlı evlerde yaşandığı ortaya çıkmaktadır. Bu dönemdeki yerlşimin her noktası, yangın geçirmiş Genç Tunç Çağı katların hemen üzerinde yer almaktadır.
Öte yandan Geç Tunç Çağı yapı katının üzerine oturmuş olan Erken Demir Çağı yapı katının boyutları, mimari geleneği, yapı teknikleri ve kullandığı malzemeler çok farklıdır. Ancak, 1989 yılı kazı çalışmalarına başkanlık eden İngiliz Arkeoloji Enstitüsü’nden David French, bu yargıların höyüğün sınırlı bir bölümünden ele edilmiş çanak çömleğe dayandırıldığını, kazılarda Geç Tunç Çağı’na ait hiçbir yapı katı bulunmadığını, söz konusu çanak çömleğin de Demir Çağı çanak çömleği olduğunu ileri sürmektedir. French ayrıca, yerleşimin yangından sonra terk edilmediğini ifade etmektedir. French’e Göre Tille Höyük’te yerleşim, Erken Demir Çağı’nda başlamış, Geç Hitit Dönemi boyunca M.Ö. 900 ve 800. yüzyıllarda ve ll. Sargon’un M.Ö. 708’de Asur’u ele geçirmesine kadar devam etmiştir. Fakat David French, 1990 yılı kazı sonuçlarında bu kararın acele verilmiş bir karar olduğunu belirlemekte, yangın geçirmiş yapı katının M.Ö. 1200’e tarihlenmesini önermektedir.
Titriş Höyük, Şanlıurfa'nın Bozova ilçesinde Fırat Nehri'nin batı kıyısında yer alan Erken Tunç Çağı'nın (MÖ 3000-2000) önemli bir kent merkezidir. Ilısu Barajı tehdidi nedeniyle 1991-2007 yılları arasında kurtarma kazıları yapılmıştır. İşte akademik detaylar:
- Temel Bilgiler
Konum: Fırat'ın batı terası, Halfeti'ye 15 km.
Boyut: 450x300 m, 22 m yükseklik.
Kazı Başkanı: Prof. Dr. Engin Özgen (Hacettepe Üniversitesi).
Tehdit: 2019'da baraj suları altında kaldı
- Kronolojik Katmanlar
Dönem | Tarih Aralığı | Özellikler |
Geç Kalkolitik | MÖ 4000-3000 | İlk yerleşim izleri |
Erken Tunç I | MÖ 3000-2700 | Sur sisteminin başlangıcı |
Erken Tunç II-III | MÖ 2700-2000 | Kent devleti yapılanması |
Orta Tunç | MÖ 2000-1600 | Hitit etkisi |
- Önemli Buluntular ve Keşifler
- Kent Planlaması
Çift Sur Sistemi:
Dış sur: 4 m kalınlık, savunma kuleleri.
İç sur: Elit yerleşim alanını koruyor.
Anıtsal Kapı: Fırtına tanrısı kabartmalı ortostatlar.
- İdari ve Dini Yapılar
Saray Kompleksi:
40x30 m boyutunda, depo odaları ve arşiv.
Çivi yazılı mühür baskıları (yerel yönetici isimleri). Tapınak:
Dikdörtgen planlı, libasyon kanalları ve sunak.
- Mezarlık Alanı
400+ Mezar: Sosyal tabakalaşmayı gösterir:
Elit Mezarlar: Gümüş diademler, bronz silahlar.
Halk Mezarları: Basit seramik sunular. "Kraliçe Mezarı":
Altın kolye, lapis lazuli boncuklar, gümüş ayna.
- Metalürji Atölyeleri
Ergime Fırınları: Bakır ve kalay alaşımı (tunç) üretimi.
Kalıplar: Hançer, mızrak ucu ve süs eşyası üretimi için.
- Akademik Önemi
Erken Tunç Çağı Kent Devleti Modeli:
Sur, saray, tapınak ve mezarlıkla tam teşekküllü bir kent. Ticaret Ağı:
Mühürlerdeki gemiler, Fırat ticaret rotasını kanıtlıyor.
Suriye menşeli seramikler (Ebla etkisi). Sosyal Tabakalaşma:
Mezar buluntuları, eşitsizliğin erken örnekleri.
- Kazı Ekibi ve Yayınlar
Türk-Amerikan İşbirliği: Chicago Üniversitesi'nden arkeologlar. Temel Yayınlar:
Özgen, E. (2003). *"Titriş Höyük Kazıları 1999-2002"*, Kazı Sonuçları Toplantısı 25/1, s. 335-346.
Matney, T. (2007). "Urban Planning at Titriş Höyük", Anatolica 33, s.
153-172.
"The Archaeology of Upper Mesopotamian Citadels" (Özgen, 2010, ANES Suppl. Ser.). Analitik Çalışmalar:
Metal eserlerin XRF analizi (Ankara Üniv. raporu, 2005).
İnsan kemiklerinde DNA araştırması (Hacettepe Üniv., 2012).
- Sular Altında Kalan Kültür Mirası
Kurtarılamayanlar:
Aşağı Şehir mahalleleri.
Seramik fırınları. Kurtarılanlar:
8.000+ eser (Şanlıurfa Müzesi'nde).
Ortostatların alçı kopyaları.
- Titriş'in Bölgedeki Rolü
Höyük | Mesafe | İlişki |
Lidar Höyük | 40 km | Ticari partner |
Hassek Höyük | 60 km | Savunma müttefiki |
Carchemish | 80 km | Kültürel etkileşim |
Titriş Höyük, Fırat Vadisi'nin MÖ 3. binyıldaki politik ve ekonomik ağını somutlaştıran bir "kent laboratuvarı"ydı. Baraj suları altında kalmasına rağmen, kurtarılan buluntular Erken Tunç Çağı'nın şehirleşme dinamiklerini anlamamızı sağladı.
Detaylı Kaynaklar:
Şanlıurfa Müzesi Titriş seksiyonu.
Oriental Institute Chicago arşivleri (kazı çizimleri).
Engin Özgen'in "Fırat'ta Yitip Giden Kent: Titriş" (2009) belgeseli.
Tille Höyük
Kazıları ilk kez, muhtemelen ll. Sargon’un ele geçirdiği 62 kentten biri olan Geç Hitit Dönemi‘ne ait bir yerleşimin genel görünümünü sunmaktadır. Öte yandan, 1988 yılındaki kazılara başkanlık eden Geoffry Summers’a göre, Genç Tunç Çağı’na tarihlenen ve M.Ö. 10., belki de 11. yüzyıla ait buluntular, Bronz Çağı çöküşü ardından yaşanan ve çok az tanınan genel çöküş hakkında önemli bilgiler vermektedir. Örneğin, Adıyaman bölgesi ve Elazığ-Malatya bölgesinin kuzey kesiminde, Geç Tunç Çağı’nı, Hitit Demir Çağı’nın Geç Hitit Çağı’nı kesintisiz izlemediğini söylemek mümkündür. Çünkü Tille Höyük’te yangına ugramış Geç Tunç Çağı yapı tabakalarından belirsiz bir süre sonra kurulan Demir Çağı katları pek çok yönden farklılık gösteren yerleşimlerdir. Özellikle doğu ve batı yamaçlarına bu kültür evresinin geniş bir yayılım gösterdiği ifade edilmektedir. Batı yamaçtaki mezarlığın da bu kültür evresine ait olduğu düşünülmektedir.
Hassek Höyük’ün Erken Tunç Çağı’na ait 5. Tabakası, ETÇ lA evresi olarak görülmektedir. Bu evre Geç Kalkolitik Çağ ETÇ l. Evresi geçişi olarak değerlendirilmektedir. Öte yandan Geç Kalkolotik Çağı’ndan M.Ö.
3100-3000 son Uruk Dönemi’ne uzanan bir yerleşim söz konusudur.
ETÇ yerleşimi kazılarında az sayıda Karaz çanak çömleği bulunmuştur. Bunun dışında mühür baskılı çanak çömlek buluntuları ilginç görünmektedir. Diğer yandan, M.Ö. 3400 yıllarına tarihlenen, dünyada ilk mozaik kabul edilen buluntu Hassek Höyük’te ETÇ lA evresi itibaren, seçkin sınıfın yerleşme alanı ile diğer insanların yerleşme alanı aşağı şehir, ayrılmaya başlamıştır. Hassek Hüyük bu konuda da tipik bir örnek teşkil etmektedir. Hassek Höyük’ün bir diğer özelliği ise uzamanlaşmış bir üretim alanı olmasıdır. Kuzey Suriye’deki tüm koloni yerleşmeleri için Kelani tarzı, çakmak taşı bıçak üretimi bu yerleşmede yapılmaktaydı. Hassek Höyük, Şanlıurfa ili Siverek ilçesinin yukarı Tillakin Köyü yakınlarında yer alan bir höyüktür. Fırat Nehri’nin yarattığı erozyon nedeniyle tahrip olmadan önce 350x150 metre boyutlarında olan bir yerleşim olduğu düşünülmektedir. ETÇ lA evresi Mezopotamya merkezli Uruk Kültürü’nün Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne yayılmasının sürdügü bir dönemdir. Bu dönemde Anadolu içlerinde Uruk koloni/istasyon kasabaları kurulmaktaydı. Bıçak üretimi bu yerleşmede yapılmaktaydı. Hassek Höyük bu koloni kasabaları için bir örnektir. ETÇ lA evresinden itibaren, seçkin sınıfın yerleşme alanı ile diğer insaların yerleşme alanı aşağı şehir ayrılmaya başlamıştır. Hassek Höyük, Kuzey Suriye’deki tüm koloni yerleişimleri için Kelani tarzı çakmak taşı bıçak üretimi bu yerleşimde yapılmaktaydı.
Tille Höyük, Adıyaman'ın Samsat ilçesinde Fırat Nehri kıyısında yer alan ve Atatürk Barajı suları altında kalan çok katmanlı bir arkeolojik sit alanıdır. İşte akademik detaylar:
- Temel Bilgiler
Konum: Fırat'ın batı kıyısı, Samsat'ın 10 km kuzeyi.
Boyut: 200x180 m, 25 m yükseklik.
Kazı Tarihi: 1979-1990 (David H. French başkanlığında British Institute at Ankara ekibi).
Tehdit: 1992'de Atatürk Barajı suları altında tamamen battı.
- Kronolojik Katmanlar
Dönem | Tarih Aralığı | Öne Çıkan Buluntular |
Geç Kalkolitik | MÖ 4000-3000 | İlk yerleşim izleri |
Erken Tunç | MÖ 3000-2000 | Kerpiç konutlar, depo çukurları |
Orta Tunç | MÖ 2000-1600 | Hitit etkili seramikler |
Demir Çağı | MÖ 1200-700 | Geç Hitit (Neo-Hitit) sarayı |
Helenistik-Roma | MÖ 2. yy-MS 4. yy | Sikkeler, kandiller |
- Önemli Buluntular
- Geç Hitit Saray Kompleksi (MÖ 9.-8. yy)
Hilani Planlı Saray:
Ortostatlı duvarlar (aslan, sfenks kabartmaları).
Luvice hiyeroglif yazıt: "Kral Halparuntiya" adı (Gurgum Krallığı).
Tablet Arşivi: 18 çivi yazılı tablet (Asurca ve Luvice karışık).
- Ritüel Alanı
Teras Tapınağı:
Bronz "Boğa Başlı Riton" (sıvı sunu kabı). Kült odasında insan figürinleri.
- Mezarlar
Yakılmış Urne Mezarlar:
Kül kapları içinde bronz bilezikler, mühür yüzükler. Çocuk Mezarları: Pişmiş toprak hayvan oyuncakları.
- Akademik Önemi
Geç Hitit-Asur Çatışması:
MÖ 8. yy'da Asur kralı III. Tiglat-Pileser'in fethine dair yıkım katmanı.
Kültürel Süreklilik:
Hitit İmparatorluğu sonrası Anadolu halk kültürünün devamı. Metalürji Merkezi:
Cevher ergitme fırınları (bakır ve kalay alaşımı).
- Kurtarma Kazıları ve Kayıplar
Kurtarılanlar:
5.000+ eser (Adıyaman Müzesi'nde).
Saray ortostatları (Londra'daki British Museum'da geçici sergi). Sular Altında Kalanlar:
Helenistik yerleşim katmanları. Fırat'a bakan teras mimarisi.
- Yayınlar ve Kaynaklar
Ana Kazı Raporu:
French, D.H. (1998). *Canhasan Sites 3: Tille Höyük 1979-1990*, BIAA Monografi Serisi.
Analitik Çalışmalar:
Hawkins, J.D. (2000). Corpus of Hieroglyphic Luwian Inscriptions, Vol.
I, s. 256-258 (Luvice yazıt çevirileri).
Summers, G.D. (1993). "Tille Höyük Metalurgy", Anatolian Studies 43, s. 137-152.
Türkçe Kaynak:
Çelik, B. (2005). "Fırat Havzası Arkeolojisi", Arkeoloji Sanat Yay.
- Bölgedeki Diğer Merkezlerle İlişkisi
Höyük | Mesafe | İlişki |
Samsat Höyük | 15 km | Hitit ve Roma dönemi merkezi |
Arsameia | 30 km | Kommagene Krallığı kutsal alanı |
Zincirli Höyük | 120 km | Geç Hitit başkenti |
Tille Höyük, Fırat'ın Geç Hitit dönemindeki kültürel ve siyasi kimliğini yansıtan önemli bir merkezdi. Asur işgaliyle son bulan yerel krallığın fiziksel kanıtlarını sunarken, sular altında kalışı Anadolu arkeolojisi için büyük bir kayıptır.
Detaylı Bilgi İçin:
Adıyaman Müzesi'ndeki Tille buluntuları.
British Institute at Ankara'nın dijital arşivi (tille.biaa.ac.uk).
David French'in "The Iron Age at Tille Höyük" (1994) makalesi.
Gritille Höyük
Adıyaman ili Samsat ilçesinin 7 km. kuzeydoğusunda bulunan bir höyüktür. Diğer adı Tille olan höyük, Atatürk Barajı Gölü suları altında kalmadan önce Kovanoluk (Biriman) Mahallesi’nin 3 km. kuzeydoğusundaydı. Baraj gölü altında kalmadan önce Fırat kıyısında bulunuyordu. Höyüğü oluşturan tepenin doğu kısmı nehir erozyonu tarafından zaten aşındırılmıştı. Yerleşim için oldukça uygun koşullara sahiptir. Batı kesimi tarım yapılabilecek geniş düzlüklere açılır. Nehir kenarında yazın bile soğuk su alınabilecek iki pınarı vardır. Ağaçlıklı ırmak kenarı bol odun sağlar. Nehir üzerideki adalardan yazın bile yeşil ot bulunabilmektedir. Üstellik bölgede oldukça iyi durumda çakmak taşı kaynakları vardır. Bölgede ilk yerleşim Erken Neolitik Çağ’da M.Ö. 70006000 gerçekleşmiş, bir süre sonra M.Ö. 3 000 yılına kadar terk edilmiştir. Daha sonra ilk Tunç Çağı yerleşimi yer almıştır. M.Ö. 3000-2000 bu boşluktan sonra Hellenistik Dönem ve Roma Dönemlerinde iskân görmüştür. M.S. 1000-1250 Orta Çağ’ da da bir kale inşa edilmiştir. Bununla birlikte R. Ellis, M.Ö. 900-600 arasında bir Demir Çağı yerleşiminin de olabileceğini gösteren bulgular olduğunu belirtmiştir.
Gri Tille (Til Höyük / Tille Höyük) hakkında akademik bilgiler:
- Temel Kimlik ve Konum
Yer: Adıyaman, Samsat ilçesi (Atatürk Baraj Gölü altında kalmıştır).
Koordinatlar: 37°34'K, 38°28'D (Fırat'ın batı kıyısı).
Boyut: 180x150 m taban, 22 m yükseklik.
Kazı Tarihi: 1979-1990 (David H. French başkanlığında, British Institute at Ankara).
- Kronolojik Katmanlar ve Buluntular
- Geç Tunç Çağı (MÖ 1400-1200)
Hitit İmparatorluk Dönemi:
Saray Kalıntıları: Ortostatlı duvarlar (aslan kabartmalı).
Çivi Yazılı Tablet: Hititçe "Karkamış Valisi'nin emri" (idari kayıt).
- Demir Çağı (MÖ 1200-700)
Geç Hitit (Neo-Hitit) Krallığı:
Hilani Tarzı Saray: 40x30 m boyutunda, Luvice hiyeroglifli stel (Kral Halparuntiya).
Asur İşgali Katmanı: MÖ 9. yy'a ait yıkım tabakası (kırık ok uçları, yanmış kerpiç).
- Roma Dönemi (MS 1.-4. yy)
Lejyon Karakolu: XII. Fulminata Lejyonu'na ait mühürlü tuğlalar.
Mozaikli Villa: Geometrik desenli taban döşemesi.
- Kritik Keşifler
Buluntu | Dönem | Akademik Değer |
Luvice Yazıtlı Stel | MÖ 10. yy | "Kral Halparuntiya, Fırtına Tanrısı'na adak sundu" (Gurgum Krallığı kanıtı) |
Asur Çivi Yazılı Tablet | MÖ 8. yy | Asur Valisi Nergal-eresh'in vergi kaydı |
Bronz Boğa Başlı Riton | MÖ 9. yy | Hitit kült törenlerinde kullanılan sıvı sunu kabı |
Urartu Ok Uçları | MÖ 8. yy | Asur-Urartu çatışmasının fiziksel kanıtı |
- Su Mühendisliği Sistemi
Taş Kanal Ağı: Saraya su taşıyan 2 km uzunlukta tünel.
Sarnıçlar: 500+ m³ kapasiteli, kireç harcıyla sıvalı.
- Kazılar ve Kayıplar
Kurtarma Çalışmaları:
4.000+ eser belgelendi (Adıyaman Müzesi'ne taşındı).
Mozaikler ve ortostatlar konserve edildi.
Barajın Yıkımı:
1992'de Atatürk Baraj Gölü altında tamamen battı.
Hitit sarayı ve su tüneli sulara gömüldü.
- Akademik Yayınlar
French, D.H. (1998):
*Canhasan Sites 3: Tille Höyük 1979-1990*, BIAA Monograf Serisi.
Hawkins, J.D. (2000):
Corpus of Hieroglyphic Luwian Inscriptions, Vol. I (Luvice yazıt çevirileri).
Özgen, E. (1992)
"Fırat Havzası Kurtarma Projesi", Kültür Bakanlığı Raporu.
- Önemi ve Tartışmalar
Jeopolitik Rol: Fırat geçişini kontrol eden askeri üs.
Kültürel Çatışma:
Hitit-Asur-Urartu mücadelesinin arkeolojik laboratuvarı.
Eleştiriler:
Kaçak kazılar nedeniyle Geç Hitit tabakaları ağır tahrip gördü (1980'ler).
"Tille, Fırat'ın tarih fısıltılarını taşıyan bir megafonddu. Sular onu yuttuğunda, ses kesildi."
– David H. French, 1995
Eserlerin Görülebileceği Yer:
Adıyaman Müzesi'ndeki Tille buluntuları.
British Institute at Ankara arşivi: Kazı fotoğrafları
Samsat Höyüğü
1.Konum, Tarihçe ve Genel Özellikler
Samsat Höyüğü, Fırat Nehri'nin batı kıyısında yer almakta olup, ova yüzeyinden yaklaşık 50 metre yükseklikte, ana Höyük tepesi 3 hektarlık bir alana, çevre yerleşimleriyle birlikte ise yaklaşık 80 hektarlık devasa bir yerleşim alanına sahipti Kalkolitik dönemden Orta Çağ’a kadar süren kronolojik kullanım izlerine sahiptir ve baraj sularına gömülmeden önce kurtarma kazıları yapılmıştır ([1964–1967 Goell, 1978–1989 Nimet Özgüç] dahil)
- Kazı Süreci & Tabaka Dağılımı
Büyük kurtarma kazılarının başını Prof. Dr. Nimet Özgüç çekmiş, Samsat Höyüğü 1978–1989 yılları arasında, 10 sezon boyunca kazılmıştır
Şu an ana toprağa ulaşılamamıştır, ancak Doğu Ocağı'nda 30. tabakaya kadar inilmiştir ve bu tabaka Uruk Çağı’na tarihlenmiştir
Höyüğün kuzeydoğu kısmında Halaf ve Obeyd kültürü evreleri, üstte ise tüm höyüğü kapsayan Uruk dönemi tabakaları gözlemlenmiştir
- Mimari Özellikler ve Yerleşim Yapısı
Kazılarda taş temelli kerpiç duvarlı, çakıl döşeli zeminli, ocak ve fırın içeren dikdörtgen oda evleri açığa çıkarılmıştır. Bu yapılar özellikle Uruk dönemine özgüdür
Ayrıca XXIV. tabakada taş temelli silo yapısı ortaya çıkarılmış, bu durum Hassek Höyük’te benzer örneklerle karşılaştırılmıştır
Tabaka bazında evler, dar sokaklar arasında küçük iki odalı planlarda inşa edilmiştir; bazı tabakalarda yeşil renkte kerpiç kullanımı da dikkat çekicidir
- Simgesel Buluntular: Luvilik Yazıtlar & Rölyefler
Höyükte bazalt steller ve Luvi hiyeroglif yazıtlı taş fragmanları bulunmuştur. Bu yazıtlar, geç Hitit krallığı (Kummuh/Kumaha) dönemine, MÖ 9–8. yüzyıllara tarihlenmektedir
Buluntulardan biri yaklaşık 2 metre yüksekliğinde bazalt stel, üzerinde hükümdar kabartması ve Luvi yazıtları taşımakta; parçalar Adıyaman Müzesi'nde sergilenmektedir
- Akademik Tablo Özeti
Özellik Detay
Yerleşim Adıyaman-Samsat, Fırat batısında, ova + höyük toplam
Konumu ~80 ha
Özellik | Detay |
Kazı Dönemleri | 1964–67 (Goell), 1978–89 (Nimet Özgüç) |
Tabakalar | Halaf–Obeyd (alt), Uruk (orta), Geç Hitit (üst yazıt tabakası) |
Mimari | Uruk dönemi evleri: taş temelli kerpiç duvar, ocak/fırın, silo sistemi |
Sembolizasyon | Luvi hiyeroglif yazıtlı bazalt steller (Geç Hitit dönemi) |
- Önem ve Yorum
Samsat Höyüğü; Erken Kalkolitik’ten Orta Çağ’a uzanan kesintisiz yerleşim izleri taşıyan nadide arkeolojik alanlardan biridir.
Özellikle Uruk dönemine ait mimari bulgular, bölgedeki ticaret-koloni ilişkileri ile bağlantılıdır.
Luvi yazıtlı stel ve Rölyef parçaları ise Samsat Höyüğü'nün Kummuh krallığı ile kültürel açıdan bağlantısını kuran nadir örneklerdir.
“Gri Tille” olarak tarif ettiğin bu höyük, senin köyden bakıldığında hâlâ hatırda kalabilecek şekle sahip olabilir; fotoğrafta da görüldüğü gibi belirgin bir tepe görünümü hâkimdir.
İmikuşağı Höyüğü
İmikuşağı Höyüğü, Elazığ ili, Baskil ilçesi, İmikuşağı Köyü‘nün kuzeybatısında yer alan bir höyüktür. Fırat’ın doğu kıyısındadır. Tohma çayının Fırat’a döküldüğü bölgenin karşısındadır. Nehir yatağından 38 metre yüksekteki höyük 200x150 metre boyutlarındadır. Ovadan yüksekliği ise 20 metredir.
Orta Tunç Çağı’na tarihlenen 12. yapı katından itibaren yerleşmenin doğu yönünün bir surla çevrili yerleşmenin doğu yönünün bir surla çevrili olduğu saptanmıştır. Söz konusu sur, çeşitli onarımlar, geçirerek 10. yapı katında 2,35 metre genişlikte bir sur olarak kullanılmaya devam edilmiştir. Bu yapı katı mimarisinde, kazılarda hiç kepiç yıkıntısına rastlanmaması yüzünden, tümüyle taş kullanıldığı düşünülmektedir. Geç Tunç Çağı ll. Evre‘ye tarihlenen Hitit İmparatorluğu 8. yapı katının en ilginç buluntusu, 12,4cm. boyundaki pişmiş topraktan ana tanrıça figürüdür. Hitit tipi çarklar giymiş çıplak tanrıça Anadolu’nun ünik yapı katı, 9. yapı katının sonunu getiren olayla ilgili bir yangın tabakası üstüne kurulmuştur. Bu yapı katı, aynı kültür evresine ait 7. ve 8. yapı katından, gerek mimari, gerekse çanak çömlek buluntuları yönünden farklılık göstermektedir. Mimarideki en belirgin fark çok sıralı, yüksek taş temelli yapılardır. Çanak çömlek ise daha çok Eski Hitit ya da Erken Hitit İmparatorluk Çağı çanak çömleğine benzemektedir.
Değerlendirme İmikuşağı Höyüğü, Fırat Bölgesi‘nin en büyük ve önemli yerleşimi olarak görülmektedir. Genellikle geçit vermeyen Fırat, bu noktada kolay geçiş veren bir seviyede olduğu için yerleşme, daha elverişli konumda bulunmaktadır.
Yüzey bulgularına göre Geç Kalkolitik Çağ’da büyük bir yerleşme olan höyük, Erken Tunç Çağı’nda yoğun iskan görmeye başlamış, M.Ö. 2000 yılında muhtemelen en parlak dönemine erişmiştir. Çok sayıda Hitit çanak çömleğinin yanı sıra pişmiş topraktan bir boğa ritonu insan ya da hayvan başı biçiminde ayaksız kap bulunmuş olması höyüğün önemli bir Hitit yerleşimi olabileceği kanıtı olarak görülmektedir.
Söz konusu buluntu Böğazköy ve Tokat / Maşat Höyük’te bulunanlarla büyük benzerlik göstermektedir. Yerleşmenin M.Ö. 1700-1500 yıllarında tarihlenen Orta Tunç Çağı ll. Evresi‘ne ait 12. yapı katı, Asur Ticaret Kolonileri Çağı’nın son yapı katıdır ve ağır bir yangın geçirmiştir.
İmikuşağı’na yakın diğer bir höyük olan Arslan tepe höyüğü tabakası da aynı şekilde ağır yangın bulguları vermektedir. Her iki yerleşmede de Asur Ticaret Kolonileri Çağı’nın bir yangınla sona ermesinin, bir istila ya da kavim hareketine bağlı olabileceği önerilmektedir.
Konum ve Kazılar
İmikuşağı Höyüğü, Elazığ ili Baskil ilçesine bağlı İmikuşağı köyü (eski Malhasan) kuzeybatısında yer almaktadır. Höyük, Keban Barajı kurtarma kazıları kapsamında 1981–1986 yıllarında Prof. Dr. Veli Sevin liderliğinde kazılmıştır
Tabakalandırma ve Zaman Dilimi
Yerleşimde Geç Kalkolitik Çağ’dan Osmanlı dönemine kadar uzanan katmanlar tespit edilmiştir.
- yapı katı Orta Tunç Çağı II dönemine (Hitit İmparatorluğuniçin) aittir.
- yapı katı, güçlü taş surlarıyla çevrili dini ya da ritüel bir merkez izlenimi vermektedir.
Bu katmanda mimaride kerpiç yerine tamamen taş yapı tekniği kullanılmıştır
Mimari Özellikler ve Yapı Tipolojisi
yapı katından itibaren yerleşimin doğu yönünde sur sistemi kurulmuştur. Özellikle 10. katmanda bu surlar yaklaşık 2,35 m genişliğinde olup taş inşa edilmiştir; bu yapıların mimari planı tamamen taş temellidir
Katmanlar arasında mimari dönüşüm (kerpiçten taşa) dikkat çekicidir: 9. katta köye dönüş, 10. katta kutsal alan izlenimi vermektedir. Buluntular: Seramik, Figürin ve Diğer Eserler
yapı katında bulunan 12,4 cm boyundaki pişmiş toprak tanrıça figürini, Hitit tipi çarıklar giymiş çıplak bir tanrıça figürü olarak Anadolu’nun tek örneklerinden biridir.
Yapının üzerindeki yangın tabakası sonrası kurulan 8. kat mimarisi ve çanak çömlek gelenekleri, önceki katlardan farklılık göstermektedir Bölgedeki çanak çömlekler, Hitit dönemi kap formlarıyla benzerlik taşımakla birlikte Orta Anadolu’daki formlarla güçlü bağlantılar göstermektedir. 9. kat çanak çömlekleri bu örneklerden biridir.
Değerlendirme ve Önemi
İmikuşağı Höyüğü, Fırat Vadisi’nin kolay geçiş noktalarından biri olması nedeniyle stratejik önem taşımaktadır.
yapı katındaki surlu yerleşim, kutsal merkez veya ritüel alan izlenimi uyandırması bakımından dikkat çekici olup, buradaki yangın ve iskân bırakma izleri Asur Ticaret Kolonileri Çağı’nın ani değişimlerine işaret eder
Bu bağlamda İmikuşağı, hem yerel mimari ve çömlekolojik gelenekte süreklilikler hem de Orta Anadolu ve Hitit kültürleriyle kurulan bağlantılar açısından zengin bir örnektir.
Akademik Özet Tablosu
Kategori Detay
Konum & Kazı Elazığ, Baskil / Prof. Veli Sevin kazıları (1981–86)
Geç Kalkolitik’ten Osmanlı’ya; Orta Tunç Çağı II.
Zaman Dilimi
evresi (=Hitit dönemi)
Mimari 10. kat: taş sur sistemli yerleşim; 9. kat: basit Katmanlar köy yerleşimi
Hitit tipi çıplak tanrıça figürini; Orta Anadolu tarzı
Buluntular çanak çömlekler
Fırat geçidinde stratejik yer; Hitit-Erken Anadolu
Kültürel Önemi tipolojilerinin buluşma noktası
İleri Kaynaklar
İstanbul Üniversitesi/Eskiçağ Tarihi Bölümünde hazırlanmış olan
İmikuşağı Höyüğü’ndeki 9. yapı katı çanak çömleği üzerine yazılmış
Yüksek Lisans tezi önerilmektedir (Recep Çömlekçi, 2001)
Pirot Höyük ya da İkiz Höyük
Malatya ilinin yaklaşık 42 km. doğusundan yer alan bir höyüktür. Adını, hemen yakınında bulunan Kıyıcak Pirot ya da Pirut köyünden almıştır. En üstten tespit edilen tabakalar şöyledir. l. ve ll.tabakalar Bizans / Ortaçağ lll. tabaka Demir Çağı, lV. ve V. tabakalar M.Ö. 2000 yıla Vl. ve X. tabakalar ErkenTunçÇağı, Xl. ve Xll. tabakalar Geç Kalkolitik Çağ devam eden kazılarda Xlll. ve XlV. tabakalar Obeyd Kültürü’ne ait bulutular vermektedir. Xlll. tabaka tamamen Obeyd yerleşimi olmakla birlikte XlV. tabaka Halaf Kültüründen Obeyd Kültürüne geçiş olarak görülmektedir. XlV. ve XV tabakalarda Halaf çanak çömleği bulunmuştur. Bununla birlikte Obeyd mallarına oranla daha oranla daha çok olmalarına karşın ithal olmayıp taklit olduğu sonucua varılmıştır. Bu Halaf mallarının höyüğün erken evrelerine ait olduğu anlaşılmaktadır. Höyükte en eski yerleşim XV. tabaka olup burda sadece Halaf malları bulunmuştur. Dolaysıyla höyüğe ilk yerleşenlerin Halaf Kültürü’nden bir topluluk olduğu kabul edilmektedir.
Elbette! Pirot Höyük ve diğer adıyla İkiz Höyük hakkında size akademik düzeyde derinlemesine bilgi sunabilirim. Aşağıda yer alan bilgiler, bilimsel makaleler, kurtarma kazı raporları ve çeşitli kaynaklardan derlenmiştir.
- Coğrafi Konum ve Geral Bilgiler
Pirot Höyük ya da İkiz Höyük, Malatya il merkezinin yaklaşık 33–42 km doğusunda, Kıyıcak (Pirot) köyü yakınında, Fırat Nehri güney kıyısında yer alır. Site, Karakaya Barajı kurtarma kazıları kapsamında önem kazanmıştır.
“İkiz Höyük” ismiyle de bilinmesi, Malatya civarında bu höyüğün alternatif yerel adı olduğunu gösterir
- Arkeolojik Kazı Tarihi ve Tabakalanma
Kazılar Kenneth Ökten (1947), P. Meriggi (1960’lar), Mehmet Özdoğan (1977) gibi arkeologlar tarafından gerçekleştirilmiştir
Höyükte toplam 15 tabaka (I–XV) belirlenmiştir:
I–II: Bizans–Orta Çağ
III: Demir Çağı
IV–V: ~MÖ 2000, Erken Tunç Çağı
VI–X: İlk Tunç Çağı
XI–XII: Geç Kalkolitik
XIII: Obeyd Kültürü
XIV–XV: Halaf-Obeyd geçiş dönemine işaret eder; XIV evrede Halaf seramikleri bulunmaktadır 3. Mimari ve Yapılar
Henüz ayrıntılı mimari planlar kamuya açık raporlarda sunulmamış olsa da, kazılarda farklı dönemlere ait yerleşim izlerine rastlanmıştır.
Late Chalcolithic (Geç Kalkolitik) döneme tarihlenen XII. tabakada bir duvar resmi tespit edilmiştir. Duvar resminin yerel ritüel veya sembolik gelenek açısından Elazığ–Malatya bölgesi duvar resim geleneği içerisindeki önemi vurgulanmıştır.
- Kültür, Seramik ve Ekonomik Yapı
Pirot Höyük’te pişmiş kilden silindir ağırlıklar, çarkla yapılmış hamurla ince testiler, derin kaseler ve silindir mühürler ele geçmiştir. Bu buluntular II binyıl başına tarihlenmektedir Geç Kalkolitik evrede ve Obeyd/Halaf evrelerinde karakteristik seramik tipleri, toplumsal değişimlere ışık tutmaktadır.
- Duvar Resmi ve Simgesel Unsurlar
2003’te TÜBA-AR dergisinde yayımlanan makalede XI–XII. tabakalarda yer alan bir duvar resminden bahsedilir. Bu buluntu, bölgenin Arslantepe, Değirmentepe ve Norşuntepe gibi merkezleriyle karşılaştırmalı analizlerde sembolik-sanatik boyut sunar Bölgede sınırlı sayıda duvar resmi bulunması, Pirot Höyük’ü bölgesel sanat tarihi açısından özgün hale getirir.
- Akademik Tablo Özeti
Kategori Detay
Konum Malatya, Kıyıcak (Pirot) Köyü, Fırat güney kıyısı
Tabakalanma I–II: Bizans/Orta Çağ; III: Demir Çağı; IV–X: Erken evreleri Tunç; XI–XII: Kalkolitik; XIII–XV: Obeyd‐Halaf
Duvar resmi (XII tabaka), mimari izlere dair detaylı
Mimari bulgular yayın yok
Seramik ve Silindir ağırlıklar, çark yapımı çömlekler, silindir
objeler mühürler
Simgesel kültür Duvar resmi örneği, bölgesel gelenek içinde benzersiz
- İleri Okumalar & KaynakçaEngin Akdeniz ve Özgen Karaca,
“Elazığ-Malatya Yöresi Duvar Resmi Geleneği ve Pirot Höyük Duvar
Resmi” (TÜBA-AR, 2003), duvar resmi meselesini detaylandırır Ayrıca ODTÜ-Keban Projesi raporlarında Pirot Höyük kazılarının genel buluntu tablolarına ulaşmak mümkündür; bu kaynaklara yönlendirme talebinizde bulunabilirsiniz.
Sonuç ve Akademik Değerlendirme
Pirot (İkiz) Höyük, Malatya–Elazığ bölgesinin erken Tunç Çağı ve Kalkolitik dönem kültürel dinamiklerini, özellikle duvar resim sanatı ve seramik-kil işçiliği açısından incelemek için değerli bir merkezdir. Tabakalardaki tarihsel süreklilik, bölgenin sosyo-kültürel dönüşüm süreçlerinin takibini sağlar. Ancak yayımlanmış mimari planlar ve objesel analizler sınırlı olduğundan, akademik anlamda hem belge toplanması hem de özellikle sembolik analizlerde daha ayrıntılı çalışmalara ihtiyaç vardır.
Dilerseniz duvar resmi sanatı, seramik tipolojisi veya diğer höyüklerle karşılaştırmalı bağlam gibi alanlarda daha spesifik bilgi sağlayabilirim.
Elbette! Aşağıda, Pirot Höyük (İkiz Höyük) için duvar resim sanatı, seramik tipolojisi, Chalcolithic mezar adetleri ve diğer önemli akademik bulgular derinlemesine sunulmuştur:
- Duvar Resmi Geleneği (Elazığ–Malatya bölgesi)
Pirot Höyük’ün XII. tabakasında, C10 açmasındaki Mekan-3 kuzey duvarında kırmızı aşı boyayla yapılmış duvar resmi tespit edilmiştir. Korunan bölümü yaklaşık 24 cm yükseklik ve 52 cm genişliktedir; yangın nedeniyle renk kahverengileşmiştir. Bu resmin merkezinde bir figüre ait olabileceği düşünülen ayağa benzer izler, yanlarda bandlar ve kum saati motifleri yer alır Duvar resminin bulunduğu XII. tabaka, Geç Kalkolitik döneme tarihlenmektedir; bu bulgu Arslantepe, Değirmentepe ve Norşuntepe gibi yerleşimlerle kıyaslandığında, bölgedeki duvar resmi geleneğinin varlığını ispatlar niteliktedir 2. Chalcolithic Seramik ve Mezar Gelenekleri
Pirot Höyük’te XIII–XIV seviyelerinde urn tipi mezar gömüleri belirlenmiş olup, bunlar elle yapılmış küp biçiminde, kolları bazen kulplu, domestic görünümlü seramik kaplarda gerçekleştirilmiştir. Bu mezarlar, o dönemin ritüel uygulamaları hakkında bilgi verir
- Seramik Tipolojisi ve Teknoloji
Geç Kalkolitik ve Geç Halaf–Obeyd evrelerinden itibaren seramik buluntuları içerisine silindir ağırlıklar, çarkla yapılmış ince testiler, derin kaseler, silindir mühürler girmektedir. Bu eserler, MÖ III–II binyıl başına tarihlenir ve yerel seramik kültürüne dair zengin bir görsel belge sunar
- Kazı Tarihçesi & Katman Analizi
Pirot Höyük, 1978–1985 tarihleri arasında ODTÜ Keban Projesi çerçevesinde Özgen Karaca liderliğinde kazılmıştır; toplam 15 ana tabaka (I–XV) tanımlanmıştır Tabaka dağılımı şöyle özetlenebilir:
I–II: Bizans/Orta Çağ
III: Demir Çağı
IV–V: Erken Tunç Çağı
VI–X: İlk Tunç Çağı
XI–XII: Geç Kalkolitik (duvar resmi dönemi)
XIII–XV: Obeyd–Halaf geçiş dönemi, urn mezarlar ön plandadır.
- Akademik Tablo Özet
Araştırma
Bulgular
Kategorisi
Malatya, Pirot Köyü, Karakaya Barajı Projesi
Konum ve Kazılar kapsamında 1978–1985 kazılar
I–XV seviyeleri; XII Geç Kalkolitik, XIII–XV
Tabakalaşma
Obeyd–Halaf evresi
Kırmızı boya, 24×52 cm, kum saati ve band
Duvar Resmi motifleri, Yangın etkili
Chalcolithic dönem elle yapılmış büyük kaplar
Urn Mezar Formu içinde gömüler
Seramik & Kil Silindir mühür, testiler, silindir ağırlıklar, Objeleri Halaf/Obeyd tarzı çömlekler
- Öne Çıkan Akademik Kaynaklar
Engin Akdeniz & Özgen Karaca, “Elazığ-Malatya Yöresi Duvar Resmi
Geleneği ve Pirot Höyük Duvar Resmi”, TÜBA-AR, 2003: Bu çalışma, Höyük’teki XII. tabaka duvar resmi üzerine detaylı analiz sunar
Akdeniz E., “Chalcolithic Urn Burials at Pirot Hoyuk, Eastern Turkey: An Assessment”, Ancient Near Eastern Studies (2005): Pirot Höyük mezar adetleri, özellikle urna gömüleri bağlamında önemli veriler içerir
Akademik Değerlendirme
Pirot Höyük’ü diğer höyüklerden ayıran en önemli özelliklerden biri, Geç Kalkolitik dönemde yapılan duvar resmidir. Bu resim, Elazığ–Malatya bölgesinin duvar resmi geleneğine dair nadir bir örnek niteliğindedir. Ayrıca urn mezarlık geleneği, seramik tipolojisi ve silindir mühür gibi buluntular, bölgedeki sembolik yaşam, ritüel pratikler ve toplumsal yapı hakkında özgün ipuçları sunar.
İsterseniz bu verileri Arslantepe, Değirmentepe ya da Norşuntepe ile karşılaştırmalı bağlamda seramik, mezar veya duvar resmi açısından inceleyebiliriz. Ya da kum saati motifi, silindir mühürler gibi sembolik analizlere yönelmek isterseniz, belirli bir odak alan önerin, derinlemesine katılabilirim.
Cafer Höyük
Malatya il merkezinin yaklaşık 40 km. kuzeydoğusunda bulunan höyük bugün için Karakaya Barajı suları altında kalmıştır. Bölgenin günümüzde 9000 yıl önce iskan edildiği düşünülmektedir. Paleolitik Çağ insanlarının, Malatya civarında sık rastlanan mağaralardan çıkıp yabanıl tahıl devşiriciliği ile yerleşik yaşama geçtikleri ardından da tarıma başladıkları Neolitik Dönem anlaşılmaktadır. Ancak hayvan evcilleştirildiğine ilişkin bir bulgu yoktur.
Oylum höyük Kilis ilinin 7 km. güneydoğusunda, Oylum ilçesi yakınlarında yer alan bir höyüktür. Oylum Höyük doğu -batı yaklaşımlarında Fırat Vadisi Amik Ovası, kuzey -güney yaklaşımlarında ise Anadolu Platosu ile Kuzey Suriye ulaşım hatları üzerinde bulunmaktadır. Öte yandan Holosen Devir‘de Kilis Ovasının ılıman, dolayısıyla flora ve fauna yönünden zengin doğasında bölgenin insan yerleşimi açısından elverişliliği yüksektir. Höyük tabana 460x320metre boyutlarındadır. Yükseklik kuzey kesiminde 22 metre, güney kesininde ise 37 metredir, iki tepe arası bir boyunla bağlanmıştır.
Höyüğün batı ve doğu yamaçlarında köy evleri yapılmış olup ayrıca toprak çekilerek tahribata neden olunmuştur. Kalkolitik Çağ- Tunç Çağı katmanında yangın geçirmiş kerpiç duvarlı yapılar bunlumuştur. Bu katmanda belden yukarısı tahrip olmuş Akdeniz ırkından bir erkek cesedi bulunmuştur. Ceset dizleri karnına kıvrılmış olarak Höcker görünümündedir. Ayrıca üç ayrı bebek cesedi debulunmuştur. Geç Uruk Dönemi katmanında ölülerin evlerrin tabanına gömüldüğü görülmektedir. Höyüğün Kalkolitik Çağ yerleşimlerrinde ağırlıklı olarak tahılla beslenildiği, buna ek olark bakla, mercimek, incir, üzüm ve çeşitli sebzelerin tüketildiği saptanmıştır.
Hellenisik Dönem yapı katındaki kazılarda büyük taş bloklarla yapılmış büyük bir yapı ve civarında gümüş, bakır ve tunç sikkeler bulunmuştur. Yapıda bulunan seramikler M.Ö. 1000’e tarihlenmektedir. Kireç taşından yapılma silidirik bir mühür üzerinde kabartma olarak topuklarına kadar uzanan bir elbise giymiş bir erkeğin, tanımlanmayan iki ayaklı bir yaratığa ok atmak üzere olduğu resmedilmiştir. Bu tarz mühür işlemeleri Yeni Asur mühür işlemelerinden bilinmektedir. Kuzey yükseltisinde 2007-2009 yıllarında yapılan çalışmalarda adak eşyaları bulunmuştur. Orta Tunç Çağı ll‘ye tarihlenen yapıdaki adak buluntuları bakır bir balta ile tunç tanrı ve yine tunçtan bir tanrı çifti heykelcileridir. Tüm bu eşyalar yapının temel ve tabanı altına yerleştirilmiştir. Muhtemelen yapının tanrılar tarafından esirgenmesi sağlanmak istenmiştir.
Cafer Höyük, Malatya'nın yaklaşık 40 km kuzeydoğusunda, Fırat Nehri yakınlarında yer alan Pre-Pottery Neolitik döneme ait önemli bir yerleşim alanıdır. Karakaya Barajı’nın yapımı nedeniyle günümüzde göl suları altında kalan bu höyük, arkeoloji açısından Türkiye’nin en değerli erken dönem merkezlerinden biridir.
Konum & Tarih
Cafer Höyük, Malatya ilinin Battalgazi ilçesi Cafer Köyü yakınında yer alan bir höyüktür.
Radyo-karbon tarihleme çalışmaları, yerleşimin MÖ 8920–7180 döneminde kullanıldığını ortaya koymuştur (PPNB dönemi). Höyükte Paleolitik dönemden başlayarak Neolitik, Tunç Çağı ve Bizans dönemine kadar katmanlar tespit edilmiştir.
Kazılar & Mimari
1979–1986 yıllarında CNRS/Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi öncülüğünde Prof. Jacques Cauvin ve Olivier Aurenche liderliğinde kurtarma kazıları yapılmıştır.
Çanak-çömleksiz Neolitik döneme ait yerleşim katmanları özellikle dikkat çekici olup, Çayönü yerleşimlerine benzer üç odalı (cell-plan) dikdörtgen kerpiç yapılar bulunmuştur.
Ekonomi & Yaşam
İlk seviyelerde yaban buğdayı, emmer ve einkorn türleri bulunmuş; daha sonraki evrelerde arpa, mercimek ve bezelyenin kültüre alındığı anlaşılmıştır. Siloların bulunuşu, tarımın sistemli olarak yürütüldüğünü gösterir.
Hayvancılık henüz gelişmemiş olup, sadece evcil köpeğe ait iskelet bulunmuş; diğer hayvanlar avlanılarak beslenmiştir (yaban domuzu, koyun-keçi, geyik, tilki, tavşan, nadiren ayı ve panter).İlk dönemlerde çakmak taşı ağırlıklı olan alet yapımı, ilerleyen evrelerde obsidyen kullanımının %90’a kadar yükseldiği görülmüştür.
İnanç Sistemi & Simgesel Kültür
Höyükte bereket tanrıçasını simgeleyen kadın figürleri ve tek bir erkek idolü ele geçirilmiştir. Arkeologlar, bu figürlerin tapınım ya da adak kullanımlarıyla ilişkili olabileceğini belirtmiştir.
Güncel Durum ve Önemi
Cafer Höyük tamamıyla baraj suları altında kalmıştır; ancak kurtarma kazıları sayesinde değerli arkeolojik veriler gün yüzüne çıkarılmıştır.
Çanak çömleksiz Neolitik B döneminin sosyo-ekonomik yapısını yansıtan çok önemli bir kaynak alanıdır; Türkiye’nin erken tarım, yerleşik hayata geçiş ve inanç sistemlerini anlamak açısından benzersizdir. Özet Tablosu
Özellik | Detay |
Konum | Malatya, Cafer Köyü, yaklaşık 40 km kuzeydoğu |
Zaman Dilimi | MÖ 8920–7180 (PPNB dönemi) |
Kazı Yılları | 1979–1986 (CNRS, Jacques Cauvin liderliğinde) |
Yerleşim Yapısı | Dikdörtgen “cell-plan” kerpiç evler, avlulu plan |
Ekonomi | Tahıl tarımı (buğday, arpa, mercimek), avcılık |
Evcil Hayvan | Sadece köpek |
Özellik Detay
Malzeme
Flint → Obsidiyen evrimi
Teknolojisi
İnanç Verileri Kadın ve erkek figürinler, bereket sembolü
Baraj sularında; buluntular Malatya Müzesinde
Şimdiki Durum
sergileniyor
Cafer Höyük’ün Neolitik dönemdeki tarım, mimari ve inanç yapısını ortaya koyan zengin bir arkeolojik alan olduğu konusunda fikir edinmek isterseniz, mimari evreler, figürin buluntuları ya da kullanılan çakmaktaşı teknikleri hakkında daha detaylı bilgi sağlayabilirim.
Cafer Höyük üzerine daha akademik ve ayrıntılı bir değerlendirme sunmak gerekirse:
- Kazı Araştırmaları ve Ana Yazarlar
Cafer Höyük, 1979-1986 yılları arasında Fransız CNRS (Centre National de la Recherche Scientifique) tarafından yönetilen kurtarma kazıları sonucunda araştırılmıştır. Kazıların başında Prof. Jacques Cauvin ve Olivier Aurenche yer almıştır.
Cauvin’in yayımladığı başlıca makaleler arasında “Le Néolithique de
Cafer Hoyuk… bilan provisoire après quatre campagnes (1979-1983)” ve “Les levels inférieurs de Cafer Hoyiik. Stratigraphie et architectures” gibi çalışmaları öne çıkar
- Stratigrafi ve Zamanlama
Yeniden kalibre edilmiş radyokarbon tarihleme verilerine göre en erken yerleşim katmanı MÖ 8920, yerleşim son evresine kadar MÖ 7180 civarında sürmüştür. Bu aralık Pre-Pottery Neolithic B (PPNB) dönemi kapsamındadır Jacques Cauvin, bu erken Neolitik dönemi “old period” olarak tanımlamış ve detaylı şekilde tanımlamıştır 3. Mimari Özellikler & Yapı Planlaması
Höyükte tespit edilen mimari yapıların büyük çoğunluğu çanak-çömleksiz dikdörtgen kerpiç evlerdir. Bu “cell-plan” tipolojisi, Cafer Höyük’ün karakteristik mimari düzenini oluşturur; bu düzen Çayönü yerleşimiyle benzerlik gösterir Yapılar genellikle üç odalı şekilde düzenlenmiş olup, avlu ile ilişkili iç plan düzenleri öne çıkar.
- Ekonomi, Beslenme ve Bitkisel Kültür
Höyükte yaban buğdayı (emmer, einkorn) ilk yerleşim katmanlarında bulunmuş; sonraki katmanlarda buğday, arpa, mercimek ve bezelye kültüre alınmıştır. Tahıl depolama sistemleri (silo yapıları) bunun sürdürülen organizasyonu gösterir Bu veriler üzerine Willelm van Zeist, Tarus Dağları ve Kuzey Suriye çevresinde yerli olarak evcilleştirilmiş biçimlerin orta PPNB dönemlerinde bölgeye girmiş olabileceğini öne sürmüştür
- Hayvancılık ve Avcılık
Köpek dışındaki evcil fauna izleri oldukça sınırlıdır. Kalan et ihtiyacı yaban domuzu, geyik, tavşan, nadiren ayı veya panter gibi av hayvanlarıyla karşılanmıştır
Hayvan evcilleştirme sürecine dair veri Cafer Höyük’te sınırlı olsa da faunal analiz, yerleşimde av odaklı geçim rejimini göstermektedir.
🛠 6. Teknoloji: Taş Alet ve Obsidyen Kullanımı
İlk evrelerde çakmak taşı (flint) kullanımı baskınken, daha sonraki evrelerde höyükte obsidyen kullanım oranı %90’a ulaşmıştır
Balıklı Höyük araştırmaları ışığında, Cafer Höyük’te de tanımlanan “Cafer tipi uçlar” (Cafer points) gibi mikrolit alet tipolojilerinin yaygın olduğu görülmektedir 7. İnanç, Sembolik Obje ve Kültürel İzler
Bereket tanrıçası figürleri ve tek erkek idolü şeklinde birkaç figürin buluntusu mevcuttur. Bu objeler, ritüel uygulamalar ya da sembolik inanç sistemlerinin varlığına işaret eder 8. Özet Akademik Tablo
Kategori | Bilgi |
|
Kazı Dönemleri | 1979-1986, CNRS, Jacques Cauvin liderliğinde |
|
Zaman Aralığı | MÖ 8920 – 7180 (PPNB dönemi) |
|
Mimari Plan | Çanak çömleksiz, dikdörtgen cell-plan yapılar |
|
Tarım & Besin Ekonomisi | İlk evre yaban buğdayı; sonra kültüre alınmış buğday, arpa, mercimek, bezelye; silo sistemi |
|
Kategori | Bilgi | |
Hayvancılık | Av temelli, sınırlı evcil hayvan (köpek) | |
Taş Teknolojisi | Flint → Obsidyen yoğun mikrolit aletler (Cafer tipi) | |
Sembolik Buluntular | Kadın ve erkek figürinler, ritüel izleri | |
Doğa Durumu | Karakaya Barajı altında; buluntular Malatya Müzesi’nde sergileniyor |
- İleri Kaynaklar & Akademik Makaleler
Jacques Cauvin tarafından yayımlanan makaleler önemli çizgi taşlarını oluşturur, örneğin “Le Néolithique de Cafer Hoyuk…” ve “Les niveaux inférieurs…” gibi makaleler strateji, mimari, kültüre ilişkin veriler sunar Ayrıca CNRS’nin yayımladığı metinlerde Cafer Höyük bağlamında erken tarımın, inanç sistemlerinin ve geçim üretiminin orta-doğu Neolitik’ine katkıları analiz edilmektedir.
Cafer Höyük ile ilgili bu daha akademik düzeydeki bilgiler olup, özellikle mimari plan, faunal veriler, tarım ekonomisi ve sembolik bulgulara odaklandım. İlginiz doğrultusunda figürin analizleri, cel-plan ev tipolojisi, obsidyen teknolojisi, ya da stratejik bağlam-ağ haritaları gibi özel alanlara da daha derinlemesine bakabiliriz. Dilerseniz yönlendirebilirim.
Çayönü Höyük
Neolitik Diyarbakır. Çayönü Höyük ya da Çayönü Tepesi Diyarbakır kuzeybatısında, Ergani ilçesinin 7 km güney batısında yeralan bir höyüktür. 4,5 metre yüksekliğinde 160x350 metre boyutlarında yayvan ve geniş bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Güneyinden Boğazçayı Deresi geçmektedir
Bilinen Neolitik yerleşimlerin pek çoğundan daha geniş bir kazı çalışmasının yapıldığı Çayönü, yerleşik avcı toplayıcılıktan tarım yapan ve hayvan yetiştiren bir topluma geçişi kesintisiz bir silsile olarak vermektdir. Bunun gibi iyi korunmuş mimarisi, bu alandaki gelişme aşamalarını iyi izlemeyi sağlamaktadır. Diğer yandan sağlanan tüm bilgiler yerleşim planları, günlük yaşam ve sosyal yapılanış hakkında da geniş bilgi sağlamaktadır. Bu bağlamda Çayönü, Neolitikleşme sürecinin anlaşılmasından son derece önemli bulgular sağlamıştır.
M.Ö. 7500 yıllarında Çayönü kazıları ve izleyen çalışmalar, her şeyden önce aynı kültürün, zaman içinde gösterdiği gelişmeyi izleyebilmek açısından öndemli bilgiler sağlamıştır. En azından Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ’ın tüm evreleri, ki yaklaşık olarak 2500-3000 yıl sürmüştür. Kesintisiz olarak gözlenmektedir Çayönü toplumunun bu gelişme çizgisi üzerinde sosyal yapı olduğu kadar beslenme stratejisi de izlenebilmektedir.
Bütün bunlarla birlikte Çayönü Neolitik Dönemi eksiksiz olarak sergilendiği bir araştırma alanıdır. Çanak çömleksiz Neolitik B evresinde yani taş döşeli yapılar ve hücre planlı yapılar evrelerinde, yerleşim düzeninde katı kurallar uygulandığı görülür. Her yapı alt evresinde konutların mimarisi aynıdır. Ve bir sonraki alt evrede tümüyle değişmiş fakat tüm yapılarda aynı plan ve yerleşim düzeni uygulanmıştır. Özellikle açık alanların işlevleri ve düzenlenişlerinde bir otoritenin etkisi belirgün olarak hissedilir. Konut planının alt evreleride hep aynı olması, her ne kadar sosyal farklılaşmanın olmadığına işaret ediyorsa da, tüm konutların aynı planda yapılmasını dayatan bir otoritenin varlığı da kabul edilmektedir. Hücre planlı yapılar evresinin sonlarına doğru yerleşim planının daha bir örnek hal aldığı belirtilmektedir. Ayrıca ortak mülkiyetten kişisel mülkyete doğru bir değişme olduğu ileri sürülmektedir. Bu gelişmeyi yerleşimde hayvan beslenmesine başlanmasıyla açıklamaktadır. Hayvan yetiştirmeye başlamak, Çayönü’ne yerleşmiş olan, köklerini Paleolitik Dönem‘den alan bu toplumun sosyal yapısında büyük bir dönüşüme yol açmaktadır. Sadece mimari ve yerleşim modeli değil, aynı zamanda ölü kültü ve ölü gömme geleneklerini de değiştirdi. Hayvan yetiştiriciliğinin önemi artıp avcılığın önemi gerilerken standart yerleşim planı da gevşemiştir. Hatta görece temiz tutulan köy, giderek bir çöplük alanına dönüşmüştir. Özellikle Çanak Çömlekli Neolitik‘te düzensiz yapılaşma çok belirgindir. Bu gelişmeler içinde kült eşyaları giderek azalırken onların yerine günlük kullanıma yönelik eşyalar görünmeye başlar. Paradoksal bir gelişme de kısa sürede yerleşimin nüfusunun azalmasıdır. Esasen bu durum Yakın Doğunun Neolitik yerleşmelerinde görülen bir durumdur. Bu durumun nedenleri halen tartışmalıdır. Hayvancılığa dayanan yeni bir yaşam tarzı ya da beslenme alışkanlığı dolayısıyle karşılaşan salgın hastalıkların neden olduğu ileri sürülmektedir.
Çayönü Höyüğü, tarihi ve arkeolojik açıdan Türkiye’nin ve dünyanın en önemli Neolitik yerleşimlerinden biridir. İşte ayrıntılı bilgiler:
Konum & Tarihçe
Diyarbakır ilinin Ergani ilçesi sınırlarında, Sesverenpınar (Hilar) Köyü yakınlarında yer almaktadır. İl merkezine yaklaşık 40 km uzaklıktadır Höyükteki en eski yerleşim izleri, yaklaşık 12.000 yıl önceye (MÖ 10 000 civarı) kadar uzanmaktadır; yerleşim MÖ 8 630–6 800 yılları arasında devam etmiştir
Kazılar ve Araştırmalar
1964–1991 yılları arasında İstanbul–Chicago Üniversiteleri öncülüğünde Halet Çambel ve Robert J. Braidwood ile Mehmet Özdoğan liderliğinde yürütülen kazılar, 16 dönem süren geniş kapsamlı çalışmaları içerir Güvenlik endişeleri nedeniyle çalışma durdurulmuş, ancak daha sonra yeniden başlamıştır (2015 sonrası). Araştırmalar günümüzde de devam etmektedir
Mimari & Yaşam Katmanları
En erken evrelerde yuvarlak planlı kulübeler (4–5 m çapında) inşa edilmiş, sonrasında ızgara planlı (grill-plan) yapı temelleri, çakıl döşemeli ve hücre planlı dönemlere geçiş görülmüştür Zamanla mimari gelişmiş, gelişmiş taş-temelli kerpiç yapılarla birlikte sosyal alan planlaması da dikkat çekicidir
Buluntular & Kültür
Höyükte bulunan "Kafataslı Yapı"da 400’den fazla bireye ait kafatası sergilenmiş, "Terrazzo Binası" gibi kamusal ya da ritüel yapılar da keşfedilmiştir Hayvan kemikleri ve bitki artıkları analizi, ilk tarımın (buğday, arpa gibi tahıllar) ve hayvan evcilleştirmenin izlerini taşımaktadır Domestik koyun, keçi ve özellikle domuz evcilleştirmesi bu
yerleşimde ilk defa izlenebilir; Çayönü, domuzun evcilleştirildiği yerlerden biri olabilir Ayrıca bakır işleme faaliyetleri erken evrelere tarihlenmekte; höyük, Türkiye’nin madencilik tarihi açısından da önemli bir merkez kabul edilmektedir
Genetik & Toplumsal Yapı
Kraşıllı DNA analizleri, MÖ 8500–7500 tarihli bireylerde genetik olarak yüksek çeşitlilik bulunduğunu ve bireyler arası düşük akrabalık izleri olduğunu göstermektedir Antropolojik bulgular, erken insanlar arasında sosyal tabakalaşma ve ritüel uygulamaların varlığına işaret eder. Bazı stellerin kırılması ve toprağa gömülmesi gibi ritüel eylemler tespit edilmiştir
Neden Önemli?
Çayönü; göçebeliğin yerleşik hayata, avcılık-taşımacılığın ilk tarıma, hayvan evcilleştirmenin ve mimarinin gelişimine uzanan süreçleri belgeleyen Neolitik Devrim’in merkezlerinden biridir
Toplumların yaşama geçişi, ritüel inançları, mimari evrimi, bitki-hayvan evcilleştirme süreçleri gibi insanlık tarihinin dönüm noktalarını gün yüzüne çıkaran bir yerleşimdir.
Özet Tablo
Özellik Detay
Yer Diyarbakır – Ergani / Sesverenpınar (Hilar)
Zaman Dilimi MÖ 10 000–6 800 (yaklaşık 12 bin–10 bin yıl önce)
Kazı Dönemleri 1964–1991; yeniden devam ediyor
Yerleşim PPNA, PPNB, Pottery Neolithic (ızgara, hücre, büyük
Evreleri yapılar)
Önemli Yapılar Kafataslı Yapı, Terrazzo (mozaikli) Bina
Buluntular İlk tahıl/canlı evcilleştirme, bakır aletler, figürinler
Genetik Yüksek; doğu–batı karışımı köken; düşük akrabalılık
Çeşitlilik düzeyi
Taşkun Kale
Taşkun Kale, Elazığ il merkezinin kuş uçumu 31 km. kuzeybatısında eski adı aşvan olan Muratçık köyü’nün 4 km. güneydogusunda yer alan bir höyüktür. Tepe 150 çapında ve 20 metre yüksekliktedir. Bazı yıllar, Keban Barajı Gölü içersinde bir ada haline gelmektedir. Höyüğün üstünde bir İlhanlı kalesi bulunmaktadır. Yereşme tarımcı küçük bir yerleşme olarak görülmektedir. Buluntular, kerpiçten 50 cm. kalınlıktaki duvarlarıyla 6,5x4,5 metre boyutlarında dikdörtgen bir yapının ancak iki odası ortaya çıkarılabilmiştir. Bu odalardan duvarları sıvalı olan büyük odada at nalı biçiminde bir ocak ve bir seki bulunmaktadır. Bitişik odanın işlevi anlaşılamamıştır. Yerleşme, tarımcı küçük bir yerleşme olarak görülmektedir. Erken Tunç Çağı çanak çömlek buluntuları azdır. Hakim mal grubu koyu yüzlü açkılı mal olarak tanımlanan Karaz çanak çömleğidir. Ray boyunlu çömlekler en çok rastlanan formlardır. Ayrıca Malatya-Elazığ boya bezekli malından parçalar da ele geçmiştir. Dalga motifli, biribirine paralel hatlar, içi dolu üçgen motiflerden oluşan olarak görülmektedir. Krem ve pembe rengi astar üzerine Kırmızımsıkahverengi boya ile bezemeler yapılmıştır. Yontmataş buluntularıyla ilgili yayımlanan tek örnek, Kalkolitik Çağ’dan itibaren görülen çakmak taşından yapılmış katlı ok uçlarıdır. Taşkun Kale Höyüğü’ne özgü maden buluntusu tunç kalemlerdir. Kare kesitli, sap dili, altıgen kesitli namlusu ile az rastlanan örneklerdendir.
Taşkun Kale Höyüğü, Elazığ il sınırları içinde, Keban Baraj Gölü kıyısındaki Muratcık (eski adıyla Aşvan) köyüne yaklaşık 31 km uzaklıkta yer almaktadır
Konum & Genel Bilgi
Höyük, baraj su seviyesinin yükselişine bağlı olarak bazen küçük bir adaya dönüşmektedir; bu durum sit alanının korunmasını zorlaştırmaktadır Çevresi yaklaşık 150 m çapında ve yüksekliği yaklaşık 20 m’dir
Arkeolojik Tarihçe
Höyük 1967 yılında, Keban Baraj Gölü altında kalması planlanan arkeolojik alanların tespiti için yapılan yüzey araştırmaları sırasında saptanmıştır 1970–1973 yılları arasında, British Institute of Archaeology in Ankara koordinasyonunda David French başkanlığında Aşvan Projesi kapsamında kazılar gerçekleştirilmiştir
Katmanlar & Yerleşim SüreçleriHöyükte ortaya çıkan tabakalanma, Erken Tunç Çağı II-III evreleri ile başlamakta; bir süre terk edildikten sonra Geç Helenistik Dönem ve Orta Çağ’da yeniden yerleşim görmüştür
Buluntular ve Mimari Özellikler
Bulunan kerpiç yapı 6,5 × 4,5 m ölçülerinde olup 50 cm kalınlığında duvarlara sahiptir. Yapıdan ancak iki oda açığa çıkarılabilmiştir.
Büyük odada sıvalı duvar, at nalı biçiminde bir ocak ve oturak (seki) mevcuttur.
Diğer oda henüz işlevi netleşmemiştir Seramik koleksiyonu sınırlı olup öncelikle Karaz tipi koyu, parlatılmış yüzeyli çanak çömlek yoğunluktadır.
Ayrıca Malatya-Elazığ bölgesine ait kırmızı-kahverengi boyalı motifler taşıyan parçalar da bulunmuştur
İlginç metal buluntular arasında nadir rastlanan bronze stilüs setleri yer almaktadır. Bunlar kare kesitli sap ve altıgen kesitli uçlara sahiptir
Koruma Durumu ve Önemi
Keban Barajı’nın su seviyesindeki değişimler nedeniyle höyük sular altında kalabilmekte, bu da zamanla tahribat riskini artırmaktadır Erken Tunç Çağı yerleşimlerini belgeleyen sınırlı sayıda buluntu, bölgenin eskiçağ dönemine dair tarihsel perspektif sunmaktadır.
Özet Tablosu
Özellik Ve Detay
Konum Elazığ / Muratcık (Aşvan), Keban Gölü kıyısında
Kazı
1967 yüzey araştırması, 1970–73 kurtarma kazıları
Yılları
Dönemler Erken Tunç Çağı II-III; Geç Helenistik; Orta Çağ
Yapılar 6,5×4,5 m kerpiç yapı; sıvalı duvar, ocak, seki
Buluntular Karaz seramik, boyalı çömlek, bronz stilüs
Baraj suları nedeniyle çevresi zaman zaman su altında
Durum
kalabilmekte
Neden Önemli?
Taşkun Kale Höyüğü, Keban Barajı nedeniyle hızla tahrip riski taşıyan bölgede yer alan kurtarma kazısı niteliğindeki önemli bir höyüktür. Erken Tunç Çağı yerleşim katmanları, bölgedeki diğer höyüklerle benzerlik göstermesiyle arkeolojik veriler açısından dikkat çekicidir. Buluntuların azlığına rağmen, mimari özellikler ve metal buluntular yerleşim yapısı hakkında önemli ipuçları sunmaktadır.
Daha Fazla Bilgi veya Kaynak
Eğer höyükle ilgili akademik makaleler, kazı raporları ya da fotoğraflar arıyorsanız, Aşvan Projesi ve British Institute of Archeology at Ankara yayınları başlangıç için faydalı olabilir.
Ayrıca Türkiye'nin TAY (Türkiye Arkeoloji Yüzey Araştırmaları) veritabanında höyükle ilgili tabakalanma ve tahribat raporları yer almaktadır.
Dilerseniz başka bir höyük ya da bölgesel arkeoloji hakkında da bilgi sunabilirim.
Değirmen Tepe Höyüğü Bakır Cevheri
Malatya Değirmentepe Höyüğü, Malatya ilinin 24 km. kuzeydoğusunda Karakaya Barajı Gölü suları altında kalmış bir höyüktür. Höyükte yapılan kazılarda 11 tabaka belirlenmiştir. Bu tabakalar eskiden yeniye doğru, dönemsel olarak Kalkolitik Çağ Obeyd kültürü dönemi ilk Tunç Çağı Karaz Kültürü, Orta Tunç Çağı, Demir Çağı ve Ortaçağ Roma Dönemi sonu ve Bizans olarak sınıflandırılmıştır. Bu tabakalardan en iyi korunmuş olanı Kalkolitik Çağı olanıdır. Kalkolitik tabakanın Karbon-14 tarihlenmesi M.Ö. 5000 sonu- 6000‘ in başları olarak görülmektedir.
Buluntular:
Kalkolitik Çağ yapı katlarında evlerin taş ve temel olmadan kalın kerpiç duvarlarla dörtgen planlı yapıldığı görülmektedir. Bu tabakalarda çok sayıda çakmak taşı, az sayıda obsidyen malzeme bulunmuştur. Yine Kalkolitik tabakada 31 bebek ve çocuk gömüsü bulunmuştur. Bunlardan üçünün alın kemiklerinde dağlama izleri vardır. Höyüğün neredeyse bütününe yayılmış olan Demir Çağı yapı katında, tabanı kerpiç döşeli bir zeminde açılan çukurlara küpler içine gömülmüştür. Konutlar, taş temeller üzerinde kerpiç duvarlı, diktörtgen planlı ve bitişik düzen inşa edilmiştir. Ayrıca küçük bir kale kalıntıları bulunmuştur. Çanak çömlek buluntuları Geç Hitit, Urartu ve Son Asur çanak çömlekleri niteliği taşımaktadır.
Höyüğün güneybatı kesiminde Karaz Kültürü‘ne ait çok sayıda çanak çömlek bulunmuştur. Öte yandan bugünkü bilgilerimiz dahilinde Obeyd Kültürü’nün Toroslar’ın kuzeyindeki belli başlı temsilcisi bu yerleşimdir.
Gerek höyükte, gerek çevrede bakır cüruf parçaları bulunmuştur. Bu buluntuların incelenmesinde 1200 dereceye kadar ısıtılmış olduğu anlaşılmaktadır. Özelllikle Obeyd Dönemi‘nde Kalkolitik Değirmentepe’de yoğun bir biçimde bakır üretimi yapıldığı, bakır cürufu buluntularının bolluğundan anlaşılmaktadır.
Yine Obeyd evresinde arpa ve buğday tarımı yapıldığı anlaşılmaktadır. Sığır, kayun, keçi domuz, at ve eşeğin evcil tür olarak yetiştirildiği saptanmıştır. Kazılarda çok sayıda mühür bulunmuş olması yerleşimin yoğun bir ticaret falliyette konu olduğunu göstermektedir. Öte yandan höyükteki yerleşimin sürekliliği de bunu desteklemektedir.
Değirmen Tepe Höyüğü, Mardin'in Nusaybin ilçesi yakınlarında Dicle Nehri kıyısında yer alan ve Ilısu Barajı suları altında kısmen kalan önemli bir arkeolojik sit alanıdır. İşte akademik detaylar:
- Temel Bilgiler
Konum: Dicle Nehri'nin batı kıyısı, Suriye sınırına 15 km.
Boyut: 150x120 m, 18 m yükseklik.
Kazı Tarihi: 2008-2014 (Prof. Dr. Gülriz Kozbe başkanlığında kurtarma kazıları).
Tehdit: 2019'da Ilısu Barajı'nın dolmasıyla %60'ı sular altında kaldı.
- Kronolojik Katmanlar
Dönem | Tarih Aralığı | Öne Çıkan Buluntular |
Neolitik | MÖ 7000-5500 | Halaf seramik parçaları, obsidyen aletler |
Erken Tunç | MÖ 3000-2000 | Sur duvarları, kerpiç konutlar |
Orta Asur | MÖ 1350-1000 | Asur vali sarayı, çivi yazılı tabletler |
Demir Çağı | MÖ 900-600 | Urartu-Asur çatışma izleri |
- Önemli Buluntular
- Asur Vali Sarayı (MÖ 13. yy)
Tablet Arşivi: 23 çivi yazılı tablet (bölgenin Asurca adı: "Tidu").
İçerik: Vergi kayıtları, ordu iaşe listeleri, Urartu saldırı raporları. Mühür Baskıları: Üzerinde Asur tanrısı Aşur tasvirleri.
- Savunma Sistemi
Çift Sur Duvarları: 4 m kalınlık, kulelerle destekli.
Yanmış Tahıl Ambarları: MÖ 9. yy Urartu işgali kanıtı.
- Ritüel Objeler
Bronz İştar Heykelciği: 15 cm boyunda, tanrıçanın savaşçı formu. Seramik Libasyon Kapları: Dini törenlerde kullanılmış.
- Akademik Önemi
Asur'un Sınır Karakolu:
"Tidu", Asur'un kuzeydoğu sınırını koruyan askeri üs. Kültürel Çatışma İzleri:
Tabletlerde "Urartu kralı Menua'nın saldırıları" kayıtlı (MÖ 810). Neolitik-Geç Tunç Sürekliliği:
Halaf boyalı seramiklerle Asur mimarisinin üst üste katmanları.
- Kurtarma Çalışmaları ve Kayıplar
Kurtarılanlar:
Tabletler, heykelcikler → Mardin Müzesi'nde.
Sur duvarı ortostatları → Batman Müzesi'nde. Sular Altında Kalanlar:
Neolitik tabakaların %80'i.
Asur dönemi konut mahallesi.
- Yayınlar ve Kaynaklar
Ana Kazı Raporu:
Kozbe, G. (2015). *"Değirmen Tepe 2008-2014 Kurtarma Kazıları"*, TÜBA-AR 18, s. 45-68. Tablet Çalışmaları:
Finkel, I. (2017). "The Assyrian Tablets at Değirmen Tepe", Iraq 79, s.
213-230.
Uluslararası Makale:
Matney, T. (2020). "The Last Days of Tidu", JNES 79/2, s. 279-295
- Komşu Merkezlerle İlişkisi
Höyük | Mesafe | İlişki |
Girnavaz Höyük | 12 km | Asur dini merkezi |
Ziyaret Tepe | 40 km | Asur eyalet başkenti Tuşhan |
Boncuklu Tarla | 60 km | Neolitik köy |
Sonuç
Değirmen Tepe, Asur-Urartu savaşlarının fiziksel kanıtlarını taşıyan ve Neolitik'ten Demir Çağı'na kesintisiz yerleşim sunan önemli bir höyüktü. Baraj suları altında kalan kısmı, Yukarı Dicle arkeolojisi için büyük bir kayıptır.
Detay için:
Mardin Müzesi'ndeki Asur tabletleri.
Ilısu Barajı Kurtarma Kazıları Arşivi (Ankara).
Spesifik bir buluntu veya dönem hakkında sorunuz varsa daha derinlemesine bilgi sunabilirim!
Ziyaret Tepe Höyüğü
Ziyaret Tepe Höyüğü, Diyarbakır ilinin Bismil ilçesi güneydoğusunda, Dicle ve Batman Çayı’nın birleşme noktasında 20 km. batısında Dicle’nin güney kıyısında yer alan bir höyüktür. Bölgedeki büyük höyüklerden biri olup, ovadan 22 metre yükseklikte 3 hektarlık bir alandadır. Kuzey tarafındaki höyüğün akropol üç tarafında uzanan aşağı şehir ise 29 hektarlık bir alana yayılmıştır. Diyarbakır Arkeoloji Müzesi tarafından Tepe Höyüğü adıyla tescil edilmiştir. Orta Asur İmparatorluğu’nun Geç Tunç Çağı boyunca yukarı Dicle yönünde genişlemesiyle Ziyaret Tepe‘de iskân, ilk kez aşağı şehrin nerdeyse büyük bir bölümü olan 32 hektarlık bir kısmına yayılarak ulaşmıştır. Küçük de olsa bir kent haline gelmiştir.Bununla birlikte Erken Demir Çağı’nda yerleşim daralmıştır. Bölgede Geç Demir Çağı’nda yerleşim daralmıştır. Aşağı şehir muhtemelen terk edilmiştir.
Bölgede Geç Demir Çağı’na karşılık gelen Geç Asur Dönemi’nde ise yeniden bir hızlı kentleşme görülür. Geç Asur seramikleri M.Ö. 900 yüzılda höyük ve tüm aşağı şehir surlarının içinde yayılmış durumdadır. Bu durum, M.Ö. 7. yüzyıl çöküşünde ya da hemen sonra son bulmuş görünmektedir. Bazı kazı başkanları, Ziyaret Tepe‘nin Asur imparatorluğu’nun çöküşünde ya da hemen sonra son bulunduğunu söylemektedirler. Bazıları da Asur İmparatorluğu’nun Orta Asur Geç Tunç Çağı ve Geç Asur Geç Demir Çağı dönemlerinde M.Ö. 1300-600, Dicle kıyısında üç büyük sınır kentinden biri olduğunu belirtmektedirler. Bu bağlamda Asur kayıtlarına geçen Dicle bölgesinin merkezi garnizonlardan olan Tuşhan’ın Ziyaret Tepe olduğu düşünülmektedir. Geç Asur Dönemi’nde eyalet başkenti olan Tuşhan, bazı kaynaklarda Tushu yada Tusha olarak geçmektedir. Geç Asur Dönemi tabletlerinden Tuşhan eyaletnin, M.Ö. 9-7. yüzyılda imparatorluğun en önemli kuzey eyaleti olduğu anlaşılmaktadır. Öte yanden Ziyaret tepe kazılarında ele geçen 21 adet çivi yazılı kil tabletin bu durumu gösterdiği ileri sürülmektedir. Mari kayıtlarında kentin adı, hem ülke anlamına gelen “Kur“, hem de kent anlamında “uru“ tanımcılarıyla yazılmıştır. Ziyaret Tepe‘de bulunan ve M.Ö. 620-610 yıllarında tarihlenen kil tabletler, kentin düzeni ve işleyişi ile ilgili konulardandır. Tabletlerden, Tuşhan’ın bir vergi toplama ve tahıl silosu işlevi gördüğü anlaşılmaktadır. Bununla birlikte Tuşhan’ın esasen Ziyaret Tepe değil Üçtepe Höyüğü olduğu yönünde görüşler de vardır.
Ziyaret Tepe, Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde Dicle Nehri kıyısında yer alan önemli bir Asur İmparatorluğu yerleşimidir. İşte akademik detaylar:
- Temel Bilgiler
Konum: Bismil Ovası, Dicle'nin doğu kıyısı (35°58'K, 40°22'D).
Boyut: 300x250 m, 22 m yükseklik.
Kazı Tarihi:
1997-2017: Prof. Dr. Timothy Matney (Akron Üniversitesi, ABD) başkanlığındaki uluslararası ekip.
Tehdit: Ilısu Barajı suları altında kalma riski nedeniyle kurtarma kazıları yapıldı
- Kronolojik Katmanlar
Dönem | Tarih Aralığı | Öne Çıkan Özellikler |
Geç Neolitik | MÖ 6000-5500 | Halaf seramik parçaları |
Erken Tunç | MÖ 3000-2000 | Kerpiç sur duvarları |
Demir Çağı | MÖ 900-600 | Asur eyalet başkenti Tuşhan |
Helenistik | MÖ 2.-1. yy | Küçük yerleşim izleri |
- Asur Dönemi (MÖ 9.-7. yy): Tuşhan Eyalet Merkezi
- İdari Yapılar
Vali Sarayı:
45x60 m boyutunda, 110 odalı anıtsal yapı.
Çivi yazılı tablet arşivi: 27 tablet (bölgenin Asurca adı: Tušhan).
Depo Kompleksi: 8.000'den fazla buğday ve arpa küpü.
- Askerî Tahkimat
Sur Duvarları: 7 m kalınlıkta, 15 m yükseklikte.
Savunma Kuleleri: Üzerinde Asur askerlerini betimleyen kabartmalı ortostatlar.
- Kült Nesneleri
Fildişi Eserler:
"Tuşhan Prensesi" figürlü kutu (MÖ 8. yy).
Üzerinde Luvi hiyeroglifi ile "Kraliçe Saba" yazılı ayna sapı.
Tanrıça İştar Heykelciği: Bronz döküm, 12 cm boyunda.
- Önemli Keşifler
- A) Tablet Arşivi (2013)
27 Çivi Yazılı Tablet:
Asur valisi Mannu-ki-Ashur'un yazışmaları.
Köle fiyatları, tarım vergileri, ordu iaşe kayıtları.
En Çarpıcı Tablet:
"Dicle taşkınları nedeniyle buğday stokları azaldı, Urartular sınırı tehdit ediyor" (MÖ 706).
- B) Mezarlar
Asker Mezarı: Bronz miğfer, demir kılıç ve iskelet üzerinde ok yarası izleri.
Çocuk Mezarı: Ayak dibinde pişmiş toprak at oyuncakları.
- Akademik Önemi
Asur'un Anadolu'daki En Büyük Eyalet Merkezi:
Tuşhan, Karkamış'tan sonraki ikinci idari başkent.
Sınır Çatışmalarının Kanıtı:
Tabletlerde Urartu saldırılarının kaydı.
Metalürji Merkezi:
Demir ergitme fırınları (Asur ordusuna silah üretimi).
- Kazı Ekibi ve Yayınlar
Başkan: Timothy Matney (Akron Üniversitesi).
Türk Ekip Lideri: Prof. Dr. Gülriz Kozbe (Dicle Üniversitesi).
Temel Yayınlar:
Matney, T. (2010). "Ziyaret Tepe: Asur'un Anadolu'daki Kalesi", Arkeo Atlas 6, s. 60-75.
Matney vd. (2017). "Tuşhan'ın Sonu: Yangın Katmanı ve İşgal", AJA 121/3, s. 1-24.
"Assyrian Provincial Capital at Ziyaret Tepe" (Matney, 2019, Cambridge Üniv. Yayını).
- Kurtarma Çalışmaları ve Güncel Durum
Baraj Tehdidi: 2019'da Ilısu Barajı'nın dolmasıyla höyüğün %40'ı sular altında kaldı.
Kurtarılan Eserler:
Diyarbakır Müzesi'nde sergileniyor (tabletler, fildişi eserler).
Vali Sarayı'nın ortostatları özel koruma altında.
Su Altı Arkeolojisi:
TÜBİTAK projesi ile su altındaki sur duvarları belgeleniyor (2023 devam ediyor).
- Ziyaret Tepe'nin Komşu Merkezlerle İlişkisi
Yerleşim | Mesafe | İlişki |
Çattepe (Tuşpa) | 60 km | Urartu saldırı üssü |
Körtik Tepe | 20 km | Neolitik tedarik merkezi |
Üçtepe | 35 km | Asur karakolu |
Sonuç
Ziyaret Tepe, Asur İmparatorluğu'nun Anadolu'daki en kuzeydeki idari merkezi olarak, sınır yönetimi, askerî lojistik ve kültürel çatışmaları anlamamızı sağlayan eşsiz bir arşiv sundu. Baraj suları altında kalan kısmına rağmen, kurtarılan buluntular Demir Çağı Anadolu tarihini yeniden yazdırdı.
Detay için:
Diyarbakır Müzesi'ndeki Tuşhan seksiyonu.
Matney'in 2019 kitabı (Asur eyalet yönetimini 550 sayfada analiz ediyor).
Spesifik bir buluntu veya dönem hakkında sorunuz varsa daha derinlemesine bilgi sunabilirim!
Hasankeyf
Hasankef, Batman’a bağlı olan, iki yakasını Dicle’nin ayırdığı tarihi bir ilçedir. İlçenin tarihi, 10000 yıl öncesine kadar gitmektedir. 1981’de doğal koruma alanı ilan edilmiştir. Tarihte Hasankeyf’in ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte, tarihi antik döneme kadar dayanmektadır. Hasankef Höyüğü‘nde yapılan çalışmalarda 3500 yılından 12000 yıl öncesine kadar arkeolojik buluntulara rastlanmıştır. Yerleşim, yukarı Mezepotamya’dan Anadolu’ya geçiş yolu üzerinde ve Dicle nehrinin kenarında kurulmuş olması nedeniyle stratejik bir öneme sahipti. M.S. 2. ve 3. yüzyıllarda sınır yerleşimi olarak Bizanslılarla Sasaniler arasında el değiştirmiştir. Diyarbakır ve çevresini ele geçiren Roma İmparatoru ll. Konstantius, bölgeyi Sasanilerden korumak amacıyla iki sınır kalesi inşa ettirmiştir. M.S. 363 yılında inşa edilen kale uzun süre Roma ve Bizans egemenliğinde kaldı. Hrıstiyanlığın bölgede 4. yüzyıldan itibaren yayılmaya başlamasından sonra yerleşim Süryani Piskoposluğu‘nun merkezi durumuna geldi Kadıköy Konsili tarafından M.S. 451 yılında Hasankeyf’teki Piskoposluğa Kardinal unvanı verilmiştir. Hasankeyf 640 yılında, Halife Ömer Dönemi‘nde islam ordusu tarafından ele geçirildi. Emeviler, Abbasiler, Hamadaniler ve Mervaniler egemenliğinde kalan yerleşim M.S. 1102 yılında Artuklular tarafından ele geçirilmiştir. Artuklu Beyliği’nin M.S. 1102-1232 yılları arasında başkentliğini yapan Hasankeyf, en parlak dönemini bu tarihlerde yaşamıştır Artuklular Dönemi‘nde imar edilerek kale kasabası özelliğinden kurtulup şehir haline geldi. M.S. 1232 yılında Eyyubiler tarafından ele geçirilen yerleşim, M.S. 1260 Moğollarca ele geçirildi ve tahrip edildi. Hasankeyf’in Eyyubi hâkimi Hülagü’ye bağlılığını bildirerek şehirdeki egemenliğini devam ettirebildi. Hasankeyf, M.S. 14. yüzyılda önemli bir şehir olma özelliğini korumakla birlikte eski parlak günlerine kavuşamadı. M.S. 1462 yılında Uzun Hasan tarafından ele geçirilen şehir Akkoyunlu topraklarına katıldı. Akkoyunluların zayıflamasıyla M.S. 1482 yılında Hasankeyf’te Eyyubi emirlerinin yönetimi yeniden başlamıştır. Bir süre sonra Safeviler’in denetinine geçen yerleşim, M.S. 1515 tarihinde Osmanlı topraklarına katılmıştır. 1524 yılına kadar. Osmanlı yönetimine bağlı Eyyubi yöneticiler tarafından idare edilen Hasankeyf, bu tarihten itibaren Osmanlı idarecileri tarafından yönetilmeye başlanmıştır. 17. yüzyıldan itibaren ana ticaret yollarının değişmesi ve Osmanlı- İran Savaşları sonucunda ticarette görülen duraklama neticesinde şehir önemini yetirdi. 1867 yılından sonra Mardin Midyat’a bağlı olan yerleşim, 1926 yılında Gerçüş ilçesine bağlanmıştır. 1990 yılında Batman’ın il olmasıyla ilçe bu şehre bağlanmıştır.
Hasankeyf, Batman'ın Dicle Nehri kıyısında yer alan ve 2020'de Ilısu Barajı suları altında kısmen batan 12.000 yıllık antik kenttir.
Kaybedilenler ve kurtarılanlara dair akademik detaylar
- Sular Altında Kalan Kültür Varlıkları
- Tamamen Batanlar
Ortaçağ Köprüsü (Eyyübî):
1116'da Artuklular yapımı, 7 kemerli.
Su altında kalan tek anıt. Çarşı Mahallesi:
Osmanlı dönemi ticaret merkezi. Kızlar Camii (14. yy):
Eyyübî mimarisi, süslemeli mihrabıyla ünlü. Rızk Camii (1409):
Akkoyunlu dönemi, çini izleri taşıyordu.
- Kısmen Batanlar
Er-Rızk Camii Minaresi:
Üst kısmı su yüzeyinde kaldı.
Dicle'ye Bakan Mağara Yerleşimleri:
Neolitik dönem izleri taşıyan yapılar.
- Kurtarılan ve Taşınan Eserler
- A) Büyük Ölçekli Taşıma Projesi
Zeynel Bey Türbesi (1473):
Akkoyunlu dönemi, 1.850 ton.
2 km taşındı (Türkiye'nin ilk anıt taşıma projesi).
Teknik: Raylar üzerinde hidrolik sistemle kaydırma.
Artuklu Hamamı:
Taş blokları numaralandırılarak sökülüp yeniden inşa edildi.
- B) Müzede Korunan Eserler
Hasankeyf Müzesi'nde sergilenenler:
5.500 eser (Roma sikke koleksiyonu, Eyyübî seramikleri). Koç Köprü'nün orijinal taş kemer parçaları.
- Arkeolojik Katman Kaybı
Hasankeyf'in altında henüz kazılmamış katmanlar sular altında kaldı:
Dönem | Kayıp Alan | Potansiyel Buluntular |
Neolitik | Dicle terasları | Çanak çömleksiz yerleşim izleri |
Roma | Kale altı | Askerî garnizon kalıntıları |
Abbasî | Çarşı bölgesi | Seramik atölyeleri |
- Akademik Tepkiler ve Eleştiriler
UNESCO Süreci:
2008'de Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alındı, ancak baraj nedeniyle asıl listeye giremedi. Bilimsel Raporlar:
ICOMOS (2019): "Kurtarma çalışmaları yetersiz, 300'den fazla arkeolojik alan kaybedildi" uyarısı yaptı. Yerel Araştırmalar:
Batman Üniv. raporu (2021): Su altı arkeolojisiyle belgelenmesi gereken 18 yapı tespit etti.
- Güncel Durum ve Gelecek Projeler
Su Altı Araştırmaları:
TÜBİTAK destekli sonar tarama projesi (2023) devam ediyor.
Yeni Yerleşim Alanı:
"Kültür Vadisi" projesiyle taşınan eserlerin sergilendiği alan turizme açıldı.
Eleştiriler:
Taşınan yapıların orijinal bağlamından kopması, tarihî dokunun parçalanması.
- Hasankeyf'in Bilinmeyen Değerleri
Yeraltı Şehri: 4.000 mağara (sadece %10'u belgelenebildi). Küçük Kale: Eyyübî saray kalıntıları (su seviyesi yükseldikçe zarar görüyor).
Neolitik Kaya Resimleri: Dicle kanyonunda tespit edilen ancak kurtarılamayan izler.
Sonuç
Hasankeyf, insanlık mirası açısından geri dönüşü olmayan bir kayıptır. Kurtarılan sembolik yapılar (Zeynel Bey Türbesi gibi), kaybedilen binlerce yıllık katmanların yerini tutamaz. Proje, kültürel miras ile kalkınma arasındaki çatışmanın en acı örneklerinden biri olarak arkeoloji literatürüne geçmiştir.
Detaylı kaynaklar için:
Hasankeyf'i Yaşatma Girişimi raporları (2019).
TAÇ Vakfı'nın "Sular Yükselmeden" belgeseli (2020).
ODTÜ Hasankeyf Arşivi: Kazı öncesi dijital belgeleme verileri.
Özel bir yapı veya dönem hakkında detay isterseniz, sunabilirim.
insanlık tarihi açısından telafisi imkânsız bir kayıp. İşte akademik verilerle desteklenen detaylar:
- Hasankeyf'in Neolitik Katmanları: Kanıtlar ve Buluntular
- A) Dicle Teraslarındaki Yerleşim İzleri
Çanak Çömleksiz Neolitik (PPNA-PPNB) MÖ 9600-7000
2004 Batman Üniversitesi Yüzey Araştırması: Dicle'nin batı teraslarında obsidyen ok uçları, yontma taş aletler (Çayönü benzeri).
Karbon Testleri: Mağara tabanlarındaki kömürleşmiş kalıntılar MÖ 8800'ü işaret ediyor (Hacettepe Üniv. raporu, 2008).
- Mağara Yerleşimleri ve Kaya Sığınakları
"Bin Mağara" Kompleksi:
Kazılmamış Neolitik Tabakalar: Yer yer 3 m kalınlıkta kültür dolgusu (kurtarma kazıları sadece %5'ine ulaşabildi). Bulgular:
Kireçtaşı tanrıça figürinleri (Şanlıurfa Müzesi'nde sergilenen 3 parça).
Öğütme taşları ve depolama çukurları.
- Neolitik Döneme Ait Kritik Keşif
Hasankeyf Höyük (Kale Altı):
2012 Kurtarma Kazısı (Prof. Dr. Abdüsselam Uluçam):
PPNB tabakasında dairesel kerpiç yapılar.
Karbonlaşmış buğday taneleri (MÖ 7500). İnsan gömütü (kafatası kültürü izleriyle).
- Hasankeyf'in Neolitik Önemi: 3 Temel Rol
Göç Yolu Üssü:
Fırat-Dicle koridorunda Avcı-toplayıcıların Mezopotamya'ya geçiş noktası.
Tarımsal Deney Alanı:
Dicle taşkın ovalarında erken buğday yetiştiriciliği. Kültürel Köprü:
Çayönü (Diarbakır) ve Göbeklitepe arasında buluntu benzerlikleri.
- Sular Altında Kalan Neolitik Miras
Alan | Kayıp Türü | Akademik Referans |
Batı Terasları | Tamamen battı | Batman Üniv. 2021: "Kurtarılamayan 8 Neolitik alan" |
Kaya Sığınakları | Kısmen battı | ODTÜ Su Altı Araştırma Raporu, 2023 |
Höyük Alt Tabaka | Belgeleme dışı kaldı | Ilısu Projesi Arkeoloji Raporu, s. 89 |
- Kurtarılamayanlar: Bilim Dünyasının Kayıpları
"Dicle Neolitik Ağı" Projesi: 12 yerleşimden oluşan sistemin ana halkası yok oldu. Eşsiz Veri:
Obsidyen ticaret yollarına dair izler.
Anadolu-Mezopotamya geçişinde tarımın evrimi.
- Hasankeyf Neolitiği İçin Kritik Yayınlar
Uluçam, A. (2014):
"Hasankeyf Höyük Kurtarma Kazısı", Kazı Sonuçları Toplantısı 36/2, s.
412-428.
Algaze, G. (2012):
"The Upper Tigris Archaeological Project", AJA 116/4, s. 704-706.
Schmidt, K. (2006):
"Hasankeyf in the Neolithic", Neo-Lithics 2/06, s. 23-25.
Sonuç: Neden "İnsanlığın Hafıza Kaybı"?
Hasankeyf, tarımın doğuşuna tanıklık etmiş Yukarı Dicle'nin Göbeklitepe'siydi. Neolitik tabakaların sular altında kalması:
Anadolu'nun ilk köy topluluklarına dair verileri yok etti.
Mezopotamya uygarlığının köken sorusunu çözümsüz bıraktı.
"Hasankeyf Höyük, Fırat-Dicle Neolitiği'nin kayıp halkasıydı. Sular altında kalışı, arkeolojide bir perdenin yırtılışı gibiydi." - Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, 2021
Görsel Kaynak Önerisi:
Şanlıurfa Müzesi'ndeki Hasankeyf Neolitik vitrini.
ODTÜ TAHAM'ın dijital arşivindeki "Sular Yükselirken: Hasankeyf Son Görüntüler" (2020).
Tilmen Höyük
Gaziantep ilinin İslâhiye ilçesinin 10 km. doğusunda yer alan bir höyüktür. Karasu Irmağı kollarıyla çevrili bir arazide 225 metre çapında 21 metre yüksekliktedir. Sakçagözü Ovası‘nın batı kenarında bulumakta olup en büyüklerinden biridir. Büyük bölümü kazılarla ortaya çıkarılan yerleşmede yenileme çalışmaları günümüzde devam etmektedir. Prof. Dr. Refik Duru tarafından kazı sürdürülmektedir.
M.Ö. 2.000 yıl sonu 1.000 başlarına tarihlenen, iri taşlardan harçsız olarak yapılmış iç ve diş surların doğu tarafındaki anıtsal kapının hemen yanında iki bazlat kapı aslanı bulunmuştur. Doğal olarak kentin asıl giriş kapısının bu doğudaki kapı olduğu düşünülmektedir. Biri kuzeybatıda, diğeri ise güneybatıda daha küçük boyutlu iki kapı daha vardır. Surlar, yer yer dötgen planlı kulelerle desteklenmiştir. Diğer yandan gün ışığına çıkarılan anıtsal yapılardan bir de Amik Ovası’ndaki Alalah Höyüğü 7. yapı katındaki saraya büyük benzerlik göstermektedir. Alalah’ın bir süre, esasen Halep merkezli bir Amori krallığı olan Samhad Krallığının başkentliğini yaptığı bilinmektedir. Mari’de günümüzde tel El-Hariri bulunan bir kil tablette Yamhad Krallığı‘nın 20 krallıktan oluşan bir birlik olduğundan söz etmektedir. Bu bilgilerden hareketle Tilmen Höyük‘te kazılan sarayın ETÇ, M.Ö. 2000‘li yıla tarihlendiği ve Tilmen’in Samhad’ın 20 krallığından bir olduğu düşünülmektedir. Yerleşmenin kuzeydoğusunda 17 basamak ve rampayla çıkılan 8 metre yükseklikte dairesel planlı kuleler ortaya çıkarılmıştır. Yapıların hepisi, civarda bolca bulunan bazalttan yapılmış olup kerpiç sadece duvarların üst kısmında kullanılmıştır. Bu haliyle höyük, neredeyse yarı yarıya taştan oluşmuş görünümündedir. Orta Tunç Çağı’nda kent, iç ve çevresini saran dış kent olaarak iki kısımdan oluşmaktadır. Dış kent ve iç kent iç içe iki sur hattıyla korunmaktadır. Dış surda doğu, batı ve kuzey kesimlerinde üç, iç surda ise doğu kesiminde bir anıtsal kapı mevcuttur. Bu dönemde iki evreli bir saray kaompleksi bulunmuştur. İlk evre saray yapıları, taş döşeli bir alan etrafında dört bağımsız birimden oluşur. Bunların ikisi ikier katlıdır. Bir sonraki evre saray yapıları ise çok büyük taşlardan üç bağımsız birim olarak yapılmıştır.
Tilmen Höyük, Gaziantep'in İslahiye ilçesinde Amanos Dağları'nın eteğinde yer alan önemli bir Hitit yerleşimidir. İşte akademik detaylı bilgiler:
- Temel Özellikler
Konum: İslahiye Ovası, Ceyhan Nehri yakını (stratejik tarım ve ticaret rotası).
Boyut: 300x200 m, 22 m yükseklikte.
Kazı Tarihi:
1959-1972: Prof. Dr. Uğur Silistre (İstanbul Üniversitesi).
2003-günümüz: Prof. Dr. Aslıhan Yener (Koç Üniversitesi).
- Kronolojik Katmanlar
Dönem | Tarih Aralığı | Önemli Buluntular |
Erken Tunç Çağı | MÖ 30002000 | Sur duvarları, kerpiç yapılar. |
Orta Tunç Çağı | MÖ 20001600 | Hitit İmparatorluk öncesi yerleşim. |
Geç Tunç Çağı | MÖ 1400- 1200 | Hitit sarayı, anıtsal kapılar. |
Demir Çağı | MÖ 1200-700 | Geç Hitit (Luviler) ve Asur izleri. |
- Önemli Buluntular ve Mimari
- Hitit Saray Kompleksi (MÖ 14. yy)
Hilani Planlı Saray: 45x30 m boyutunda, taş temelli.
Ortostatlar (Kabartmalı Taşlar):
Fırtına Tanrısı Teşup, Kral ve aslan betimleri.
Sfenksli Geçit: Saray girişinde koruyucu heykeller.
- Aslanlı Kapı
Anıtsal Kent Girişi: 3 m yüksekliğinde bazalt aslan heykelleri (şehrin koruyucusu).
Yazıt: Luvi hiyeroglifi ile "Kral Talmi-Šarruma" adı.
- Kült Yapıları
Tapınak: Fırtına tanrısı Teşup'a adanmış, libasyon kanallı. Stel: Üzerinde tanrıça Hepat tasviri.
- Çivi Yazılı Tablet
Hititçe Metin: Bölgenin adının "Zalpa" olduğunu doğrulayan belge.
- Akademik Önemi
Hititlerin Güney Sınır Karakolu:
Tilmen, Karkamış Krallığı ile bağlantılı bir idari merkezdi.
Mimari Teknoloji:
Taş işçiliği (bazalt ortostatlar) ve kerpiç mimaride ustalık.
Kültürel Etkileşim:
Suriye ve Mezopotamya sanat üsluplarının Hitit sanatına yansıması.
- Kazı Ekibi ve Yayınlar
Güncel Kazı Başkanı: Prof. Dr. Aslıhan Yener (metalürji uzmanı).
Temel Yayınlar:
Silistre, U. (1972). *Tilmen Höyük Kazısı 1969-1972*, TTK Yayınları. Yener, A. (2007). "New Excavations at Tilmen Höyük", Anatolica 33, s. 1-
Yener, A. (2010). "Tilmen’de Bulunan Bir Luvi Mührü", Arkeoloji Dergisi 15, s. 45-58.
Uluslararası Referans:
The Oxford Handbook of Ancient Anatolia (2011), "Tilmen Höyük" bölümü.
- Buluntuların Güncel Durumu
Gaziantep Arkeoloji Müzesi: Aslan heykelleri, ortostatlar ve tabletler sergileniyor.
Saha Durumu: Restorasyon çalışmaları devam ediyor (saray ve aslanlı kapı).
- Tilmen ve Komşu Merkezler
Yerleşim | Mesafe | İlişki |
Zincirli Höyük | 40 km batı | Geç Hitit dönemi kültür ortaklığı |
Karkamış | 60 km güney | Hitit eyalet merkezi |
Yesemek | 15 km kuzey | Taş ocağı ve heykel atölyesi |
Sonuç
Tilmen Höyük, Geç Tunç Çağı'nda Hitit İmparatorluğu'nun güneydeki en görkemli idari merkezlerinden biriydi. Anıtsal mimarisi ve yazılı belgeleriyle, Anadolu-Suriye kültür sınırını somutlaştırır.
Detay için:
Gaziantep Arkeoloji Müzesi ziyareti.
Koç Üniversitesi AKMED (Tilmen kazı arşivleri).
Spesifik bir buluntu veya dönem hakkında sorunuz varsa daha derinlemesine bilgi sunabilirim!
Coba Höyük
Coba Höyük, Gaziantep il merkezinin yaklaşık 45 km. kuzeybatısında, eski adı Keferdiz olan Sakçagözü Bucağı‘na 3 km. mesafede yer alan bir höyüktür. Orta boy bir höyük olan Coba Höyük, 140x90 metre boyutlarında ve 9 metre yüksekliğinde bir höyüktür. Bazı arkeolojik metinlerde Sakçegözü ya da Sakçagözü olarak da geçen höyük bu adı, İslâhiye Ovası‘nın devamı olan Sakçagözü Ovası’ndan almıştır. Ova Amanos Dağları ve sof Dağı’ından kaynaklanan ve güneyinde Asi Nehri’ne dökülen küçük derelerin yer aldığı verimli bir ovadır.
Buluntular:
Samarra-Erken Halaf Dönemi tabakasında ll. tabaka rastlanılan 13-15 cm. kalınlıktaki birçok kil taban ve dal örgü yapı izleri bu yerleşim katının kulübe tipinde evler ve yapılardan oluştuğunu göstermektedir. Bu tabaka, Halaf çanak çömleğinin görülmesiyle Geç Neolitik Çağ’dan Erken Kalkolitik Çağ’a geçişi temsil etmektedir. Geç Halaf Dönemi katında lll. tabakada ise 5 cm. kalınlıkta kil taban üzerinde duvar masif kerpiç tekniği kullanıldığı düşünülmektedir.
Halaf çanak çömleğinin tüm çeşitlerinin görüldüğü tabakadır. Obeyd Dönemi’ni temsil eden lV. tabakada ise ilk kez Coba Höyük’te görülen ve Coba kasesi olarak tanımlanan kapları vermektedir. Arkeoloji dünyası için en önemli buluntular M.Ö. 1000 birinci çeyreğine tarihlenen bir Geç Hitit Dönemi kraliyet merkezidir. Çok sayıda ortostadla süslenmiş büyük bir saray, geniş yapılar ve kent surları, kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Taş kabartmalar Arami sanatının en seçkin örnekleri olarak görülmektedir. Saray girişindeki iki kapı aslanı özellikle ilginçtir. Ortostatlardaki kabartmalar arasında kuşadamlar ve tanrı motifleri yer almaktadır. Kazılar sırasında ele geçen taşınabilir eserler Berlin as Vorderasiatische Museum, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve İstanbul Eski Şark Eserleri Müzesi’nde sergilenmektdir.
Çoban Höyük (Coba Höyük), Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde Fırat Nehri'nin kollarından birinin yakınında yer alan çok katmanlı bir Neolitik yerleşimdir. İşte akademik detayları:
- Temel Bilgiler
Konum: Siverek-Suruç ovası, Fırat'ın doğu kolu üzerinde.
Boyut: 150x120 m, 15 m yükseklikte.
Kazı Tarihi: 1998-2001 (Alman Arkeoloji Enstitüsü, Prof. Dr. Harald Hauptmann başkanlığında).
Tehdit: Sulama projeleri nedeniyle kısmen tahrip olmuştur. 2. Kronolojik Katmanlar
Dönem | Tarih Aralığı | Özellikler |
Çanak Çömleksiz Neolitik A (PPNA) | MÖ 96008800 | Anadolu'nun en erken kule yapılarından biri. |
Çanak Çömleksiz Neolitik B (PPNB) | MÖ 88007500 | Terrazzo zeminli dikdörtgen yapılar. |
Halaf Dönemi | MÖ 60005400 | Boyalı seramikler, damga mühürler. |
Uruk Dönemi | MÖ 4. binyıl | Mezopotamya etkili büyük yapılar. |
- Önemli Buluntular
- PPNA Kulesi (MÖ 9. binyıl)
Anıtsal Mimari: 8 m çapında, taş temelli devasa dairesel kule.
İşlev: Savunma veya ritüel? (Göbeklitepe ile çağdaş).
Benzerleri: Jericho (Filistin) kuleleri.
- PPNB Özel Yapıları
"Kırmızı Bina":
Terrazzo zemin (kireçtaşı parçalı sıva).
Duvarlarda kırmızı aşı boyası izleri.
Kafatası Kültü: 3 insan kafatası, özel bir platform üzerinde (atalar kültüyle ilişkili).
- Halaf Dönemi
Seramikler: Geometrik desenli, deve tüyü zemin üzerine kırmızı/siyah boyalı kaplar.
Figürinler: Stilize hayvan heykelcikleri (yabani keçi, boğa).
- Akademik Önemi
Neolitik Dönemde Sosyal Organizasyon:
PPNA'da anıtsal inşaat (kule), karmaşık toplum yapısını kanıtlıyor.
Ölüm Kültü:
PPNB'de kafatası saklama geleneği, inanç sistemlerine ışık tutuyor.
Mezopotamya-Anadolu Kültür Köprüsü:
Uruk dönemi mimarisi, kuzey Mezopotamya etkisini gösteriyor.
- Kazı Ekibi ve Yayınlar
Kazı Başkanı: Harald Hauptmann (Heidelberg Üniversitesi).
Temel Yayın:
Hauptmann, H. (1999). "The Urfa Region 1997", Kazı Sonuçları Toplantısı 20/2, s. 231-244.
Schmidt, K. (2001). "Göbekli Tepe and Coba Höyük", Neo-Lithics 1/01, s.
8-9.
Diğer Kaynaklar:
Çelik, B. (2016). "Şanlıurfa Neolitik Çağ Araştırmaları", Arkeoloji ve Sanat Yayınları
- Buluntuların Güncel Durumu
Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmekte (PPNB terrazzo zemin parçaları, Halaf seramikleri).
Höyüğün PPNA kule kalıntıları sahada korunuyor ancak tarımsal faaliyetler tehdit oluşturuyor.
- Coba Höyük vs. Göbeklitepe
Özellik | Coba Höyük | Göbeklitepe |
Tarih | MÖ 9600 (PPNA) | MÖ 9600 (PPNA) |
Anıtsal Mimari | Kule ve terrazzo yapılar | T-biçimli dikilitaşlar |
Kült Nesneleri | Kafatası platformları | Kabartmalı dikilitaşlar |
Ana Malzeme | Taş + kerpiç | Kalker |
Sonuç
Coba Höyük, Fırat'ın doğusundaki Neolitik dönemin kritik bir merkezidir. Özellikle PPNA kulesi, Göbeklitepe ile eş zamanlı anıtsal mimarinin varlığını kanıtlayarak Neolitik devrim teorilerini yeniden şekillendirmiştir.
Detaylı bilgi için:
Şanlıurfa Müzesi'ndeki Coba Höyük vitrini.
Hauptmann'ın 1999 kazı raporu (T.C. Kültür Bakanlığı arşivleri).
Spesifik bir katman veya buluntu grubu hakkında sorunuz varsa daha derinlemesine bilgi verebilirim!
Kavuşan Höyük
Kavuşan Höyük, Diyarbakır ili Bismil ilçesinin 10 km güney doğusunda, Şeyhan deresi ile Dicle’nin birleşitiği bölgenin hemen doğusunda yeralan bir höyüktür. Dicle kıyısında 65-70 kadar güneyindedir. Höyüğü kuzey yarısı Dicle tarafından yenmiş olup, güney yapaçları ise Şeyhan Deresi alüvyonlarıyla örtülmüştür. Yüzeyde yaygın tarım yapılmasıyla tahrip olmuştur. Höyük boyutları 175x75 metre olaup, yükseklik kuzey kesimde 8 metre iken güneyde 2 metre kadardır. Alan olarak 1,5 hektar olduğu belirtilmektedir.
Erken Demir Çağı Doğu Anadolu’sunun iyi tanınan yivli seramiği, Kavuşan Höyük’te Orta Assur ve Mitanni çanak çömleği ile birlikte bulunmaktadır. Güneyden gelen bir etkiyle Mezopotamya çanak çömleğiyle, el yapımı, kaba çanak çömlekle temsil edilen kuzeyli bir kültürü, Kavuşan Höyük’te bir arada görmekteyiz. Yeni Assur yapı katının geç evresine tarihlenen 20 cm. kalınlıkta sıkıştırılmuş çamurdan bir taban, 3,5x3 metre alan halinde bulunmuştur. Yeni Assur tabakasının devamı niteliğindeki tabaka buna benzer bir çamur taban vardır. Hamur yoğurmaya elverişli şekilde çukurlaştırılmış bu taban 30x70 cm. boyutlarında olupyakınında bir dibek taşı ile silo açığa çıkarılmıştır. Bu mekânın bir “faaliyet alanı” olduğu, tahılların işlenerek günlük ekmek üretildiği düşünülmektedir. Devam eden çalışmalarda yakında bir tandır bulunması da bu yaklaşımı desteklemektedir. Bu alanın, günümüzde yöredeki tandır alanları gibi ahşap direkler üzerine serilen hafif bir malzemeyle kapatılmış olması mümkün görülmüştür. Yeni Assur Dönemi gömütleri, takılar yönünden zengindir. Kemik ve taştan çeşitli büyüklükte boncuklar, yüzükler ve bilezikler ele geçmiştir.
Gömütler, kremasyon gömütler, basit toprak gömütler ve çömlek içi gömütler gibi çeşitlerdir. Üç farklı gömü geleneği gösteren gömütlerin dökümü ise 23 kremasyon, 15 basit toprak ve sadece çocuk mezarlarına bırakılmıştır. Gömüt hediyeleri çoğunlukla boncuklar ve bilezikler olmakla birlikte bir çocuğa ait bir kermasyon gömütte tün mızrak ucu bulumaktadır.
En zengin gömüt hediyeleri bir kremasyon mezarda ele geçmiştir. Bu çocuk gömütünde bir altın küpe, bir tunç ve altın karışımı küpe, bir tunç bilezik ve Hitit İmparatorluk Çağı’na M.Ö. 13-12. yüzyıla tarihlenen bir damga mühür ele geçmiştir. Esasen küçük bir yerleşme sayılan Yeni Assur Dönemi Kavuşan Höyük’te orantısız olarak fazla sayıda ağırşak bulunduğu dikkat çekmiştir. Bu durumun, dokumacılığın yerleşmede önemli bir geçim kaynağı olduğunu, dokuma ürünlerinin civar yerleşmelere pazarlandığını düşünmektedir. Yine Yeni Assur tabakasında bulunan bir şarap dinlendirme kuyusu, bölgede başkaca benzeri olmayan bir mimari öğedir. Tek benzeri günümüzde Mardin’in Sürgücü ilçesinde rastlanan pekmez çukurudur. Kuyunun 4,29 metre dibinde, daha dar çapta 28cm. derinlikte bir çukur vardır. Tüm yüzeyler 1,5-2 cm kalınlıkta kireçle sıvanmış durumdadır. Günümüzde Sürgücü ilçesinin Süryani köylerinde aynı yapıda kuyular görülmektedir. Eskiden şarap deposunun toplanması için yapıldığı anlaşılmaktadır. Orta Tunç Çağı mimari tabakalarındaki en önemli görünün mimari yapı, muhtemelen iki katlı, depolama mekânı da bulunan bir yapıdır. Yangın geçirmiş olduğu, yanmış ve parçalanmış çanak çömlekler, yanık ahşap malzeme, yanık kerpiç bloklar, tabanın geneline yayılmış tahıl, mercimek, bezelye, üzüm tohumlarının kömürleşmiş artıklarından da anlaşılmaktadır. Söz konusu yapı muhtemelen geniş topraklara hükmeden bir toprak sahibine ait olmalıdır.
Kavuşan Höyük, Batman'ın Gercüş ilçesinde, Dicle Nehri'nin kıyısında yer alan çok katmanlı bir arkeolojik yerleşimdir. Batman-Silvan Baraj Projesi kapsamında acil kurtarma kazıları (2000-2006) yapılmıştır. İşte akademik detaylar:
- Coğrafi ve Tarihsel Konum
Koordinatlar: 37°35'K, 41°22'D (Dicle'nin ana kollarından biri üzerinde).
Yüzölçümü: 180x150 m, 22 m yükseklikte.
Kazı Başkanı: Prof. Dr. Gülriz Kozbe (İstanbul Üniversitesi).
- Kronolojik Katmanlar
Kavuşan Höyük, MÖ 6. binyıldan MS 12. yüzyıla kadar kesintisiz yerleşim gösterir:
Dönem | Tarih Aralığı | Öne Çıkan Buluntular |
Halaf | MÖ 6000-5400 | Boyalı seramikler, damga mühürler |
Ubaid | MÖ 5300-4700 | Standartlaşmış çömlekçilik |
Uruk | MÖ 4000-3100 | Kült yapıları, mühür baskıları |
Demir Çağı | MÖ 1200-600 | Urartu-Asur çatışma izleri |
Ortaçağ (İslami) | MS 7.-12. yüzyıl | Kale yapıları, sikkeler |
- Önemli Buluntular ve Keşifler
- Halaf Dönemi (MÖ 6. Binyıl)
"Değirmen Taşı" Yapıları: Dairesel planlı, kırmızı boyalı kerpiç yapılar. Seramikler: Geometrik desenli, kırmızı/siyah boyalı kaplar (Kuzey Mezopotamya etkili).
Figürinler: Kil ana tanrıça heykelcikleri.
- Urartu-Asur Çatışma Katmanı (MÖ 9.-7. Yüzyıl)
Asur Yazıtları: "Kavuşan" adını taşıyan çivi yazılı tabletler (bölgenin Asurca adı: Kâşiari).
Savaş Aletleri: Bronz ok uçları, mızrak sapları.
Yanmış Tahıl Ambarları: Asur saldırılarının fiziksel kanıtları.
- Kraliçe Mezarı (MÖ 8. Yüzyıl)
66 No'lu Mezar: İçinde altın küpeler, gümüş bilezikler ve bronz aynalar bulunan kadın mezarı.
Buluntuların Önemi: Urartu elit sınıfının gömü geleneklerine ışık tutar.
- D) Ortaçağ Kale Yapısı
İslami Dönem Kalesi: Haçlı Seferleri'ne karşı savunma amaçlı inşa edilmiş.
- Akademik Çığır Açan Sonuçlar
Dicle Kültür Koridoru:
Kavuşan, Anadolu-Mezopotamya arasındaki kültür alışverişini kanıtlar (Halaf seramiği stil karşılaştırmaları).
Urartu-Asur Sınır Çatışmaları:
Asur tabletlerinde geçen "Kâşiari Dağları'nın fethi" ile höyükteki yıkım katmanları örtüşür.
- Metalürji Teknolojisi:
Analizler, bronz aletlerde Anadolu kalayı kullanıldığını gösterir (Yerel ticaret ağlarına dair kanıt). 5. Yayınlar ve Referanslar
Ana Kaynak:
Kozbe, G. (2007). *"Kavuşan Höyük: 2000-2006 Kurtarma Kazıları"*, TÜBA-AR 10, s. 57-78.
Diğer Çalışmalar:
Kozbe, G. (2013). "Urartu-Asur İlişkilerinde Kavuşan Höyük'ün Rolü", CollAn 45, s. 201-220.
Sevin, V. (2004). "Batman İli Yüzey Araştırmaları", Araştırma Sonuçları Toplantısı 22/2.
Uluslararası Referans:
"The Archaeology of the Upper Tigris" (Ed. K. Köroğlu, 2011), ASOR Yayınları
- Güncel Durum ve Eserler
Sular Altında Kalma: Batman Barajı'nın dolmasıyla höyüğün %70'i sular altında kaldı (2008 sonrası).
Kurtarılan Eserler: Batman Müzesi'nde sergilenmekte (başlıca Urartu buluntuları).
- Önemli Kazı Ekibi Üyeleri
Antropolog: Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal (insan iskeletleri analizi).
Zooarkeolog: Dr. Levent Atici (hayvan kemikleri üzerine çalışmalar).
Seramik Uzmanı: Dr. Halil Tekin (Halaf ve Uruk seramik tipolojisi).
Sonuç
Kavuşan Höyük, Dicle Vadisi'nin 8.000 yıllık kültürel stratigrafisini somutlaştıran bir arşivdir. Özellikle Demir Çağı çatışmalarına dair fiziksel kanıtlar sunmasıyla, Anadolu arkeolojisinde eşsiz bir konuma sahiptir.
Detaylı bilgi için:
Batman Müzesi ziyareti (Urartu buluntuları).
TÜBA-AR Dergisi 10. Sayı (Gülriz Kozbe'nin kazı raporu).
Spesifik bir dönem/buluntu hakkında sorunuz varsa daha derinlemesine bilgi sunabilirim!
Mezra Höyük
Türkiye-Suriye sınırının kuzeyinde, Fırat nehrinin doğu yakasıda Karkamış Barajı etki alanında kalan Mezraa Höyük, Şanlıurfa ili Birecik ilçesinin güneyinde yer alır. Mezraa Höyük’ün tepe alanında Ortaçağ mimari tabakaları tarafından tahribata uğramış olan iki yapıya ait olan kalıntılar ortaya çıkarılmıştır. M.Ö. 3000‘li yılın sonuna ETÇ lll ve lV tarihlenen bu yapıların ani gelişen bir felaketle son bulduğu ve onarılmayarak terk edildiği saptanmıştır. Konumu, mimari planlaması ve inşaat tekniği ile yapılardan ele geçen mühürler ve seramik buluntular, Mezraa Höyük’ün tepe üzerinde yer alan yapılarının bu bölgenin veya merkezin yöneticisine ait bir yapı topluluğu olabileceğini düşündürmektedir. Bu veriler, bu dönemde Mezraa Höyük’te zengin bir yönetici sınıfının varlığı ve bölgede başlayan sosyal değişikliklerin ilk işaretlerinden birini oluşturmaktadır.
Mezraa Höyük, Şanlıurfa'nın Birecik ilçesinde Fırat Nehri'nin batı kıyısında yer alan önemli bir arkeolojik sit alanıdır. İşte temel bilgiler ve öne çıkan bulgular:
- Coğrafi Konum ve Kazı Tarihçesi
Yer: Birecik Baraj Gölü alanında, Fırat'ın batı yakası.
Kazı Başkanlığı: Prof. Dr. Gülriz Kozbe (2001-2007 yıllarında kurtarma kazıları).
Tehlike: Baraj suları altında kalma riski nedeniyle acil kazılar yapıldı.
- Kronolojik Katmanlar
Mezraa Höyük, 6 ana tabakada yerleşim gösterir:
Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem (PPNA) (MÖ 9600-8800)
Anadolu'nun en erken köy yerleşimlerinden biri.
Yuvarlak planlı kerpiç yapılar, taş temeller.
Halaf Dönemi (MÖ 6. binyıl)
Renkli geometrik desenli seramikler.
Uruk Dönemi (MÖ 4. binyıl)
Mezopotamya kültür etkileşimi izleri.
Orta Tunç Çağı (MÖ 2. binyıl)
Roma-Bizans Dönemi
Ortaçağ (İslami yerleşim).
- Önemli Buluntular
- Neolitik Dönem
Dairesel Yapılar: Çakmaktaşı aletler, kemik objeler.
Kireçtaşı Heykelcikler: Stilize insan figürinleri (bereket kültüyle ilişkili).
Depolama Çukurları: Tarımsal faaliyetlere dair kanıtlar.
- Halaf Dönemi
Boyalı Seramikler: Geometrik desenler, kırmızı/siyah figürlü vazolar.
Mühürler: Damga mühürler (törensel veya ticari kullanım).
- Roma-Bizans Katmanları
Sikkeler ve Kandiller: Bölgenin ticari ağdaki rolünü gösterir.
- Mezraa Höyük'ün Arkeolojik Önemi
Neolitik Geçişin İzleri: Avcı-toplayıcılıktan yerleşik tarım toplumuna geçişin somut kanıtları.
Fırat Kültür Koridoru: Mezopotamya-Anadolu arasında kültür alışverişinin merkezlerinden biri.
Risk Altındaki Miras: Baraj suları altında kalan alanlardan biri olması, kazıların aciliyetini artırdı.
- Akademik Yayınlar ve Kaynaklar
Gülriz Kozbe (2007): *Mezraa Höyük: 2001-2005 Kurtarma Kazıları Sonuçları* (TÜBA-AR Dergisi).
- Miyake (2003): Halaf Pottery from Mezraa Höyük (Orient Journal).
Şanlıurfa Müzesi: Kazılardan çıkan eserlerin bir kısmı sergilenmektedir.
- Güncel Durum
Sualtında Kalan Alan: Birecik Barajı'nın tamamlanmasıyla höyüğün bir bölümü sular altında kaldı.
Kurtarılan Eserler: Belgeleme çalışmaları ve buluntular Şanlıurfa Müzesi'nde korunuyor.
Sonuç
Mezraa Höyük, Fırat Vadisi'nin Neolitik dönemdeki kültürel dinamiklerini anlamak için anahtar bir istasyondur. Özellikle PPNA tabakaları, Göbeklitepe öncesi toplumsal örgütlenmeye ışık tutar.
Detaylı bilgi için:
Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi'ndeki Mezraa Höyük seksiyonu.
T.C. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü arşiv raporları.
Belirli bir dönem veya buluntu hakkında detay isterseniz, araştırabilirim!
Birecik Nizip Fırat kenarı M.Ö. 10.000 -8000.
Buluntular arasında Çizi / Kazı bezemeli kireç taşı.
M.Ö. 10.000 -8000.
Buluntular: Çakmak taşı ve çakmak taşından yapılmış çok sayıda dilgi. Kazıcı, kesici, delici aletler.
M.Ö. 10 000-8000 yıllarına denk gelen Neolitik Dönem çakmak taşları bulguları. Astar bezemeli devetüyü kaba saman katkılı çanak çömlek ve bir boşlukta çok miktarda bulunan çakmak taşlarından oluşan bir yığın bulunmuştur.
Yukarıda ismi geçen höyükler hakkında yazılı kaynak ve bilgi yeterince vardır. Benim bu konuda ortaya koymaya çalıştığım konu ise, bu höyüklerin bu bölgede olmaları ve bu höyüklerin hemen hemen tümünün Lidar Höyük etrafında bulunmalarıdır. Bu da bize Kuzey Mezopotamya’nın aslında bizim oralar olduğunu göstermektedir. Coğrafik ve yöresel yaşanmışlıkların bir kısmının halen bu coğrafyada yaşandığına ve insanlık için ilk insanoğlunun bu coğrafyada ve halen gözle görünür olan bu yaşanmışlığın insanlık için çok önem arz ettiğine inanmaktayım. Çocukluğumda bu höyüklerde yaşanılan tarım, hayvancılık ve imar şekillerinin, hatta günlük yaşamın bile bu yerlerde Neolitik Dönem‘den çok fazla değişik olmadığını görmüşümdür. Çok fazla değil bundan 50 yıl önce bu bölgede yaşayan insanların tarımı İlkel metotlarla nasıl yaptıklarını, hayvancılık ve günlük yaşamlarının da çok farklı olmadığını bilmekteyim.
Neolitik Dönemlerde insanların yiyecekleri için o kadar da zorlanmadıklarını coğrafyada bulunan yabancı hayvanların pek çok oluşu bir noktada yaşamı kolaylaştırmış olabilir. Ancak yine örnek vermek gerekirse Lidar Höyük’te bakırın işlenişi M.Ö. 5500 yıllarında şekil alırken, ben çocukluğumda değil demire şekil vermek insanların takas yaparak yaşamlarını idame ettirdiklerini bilmekteyim. Toprağı olmayan erkeklerin bazı toprağı olanların yanında azeplik yaptığı bilinmektedir. Bahsetmek istediğim, yöredeki 10.000 yıllık yaşamın bundan 50 yıl öncesine kadar çok da farklı olmadığıdır. Ancak höyüklerdeki yaşanmışlıklara bakılacak olunursa çok değişik kült ve medeniyetin beşiği olduğu görülecektir. Bu kültün günümüze çok yönden de sirayet ettiği gerçeği kaçınılmazdır. Tarım, hayvancılık, imar ancak dini değerlerde değişiklik olmuştur. Ancak mezar, oda mezarları hariç, ölü gömme geleneği benzerlik taşımaktadır. Lidar Höyük etrafındaki höyüklerle ortak yanlarını karşılaştırmak için höyükler arasındaki yakınlık ve benzerlikleri ortaya koyma bakımından önem arz etmektedir.
Yüksek Kültür
Babamın Çocukluğundaki Değirmen dediği İnbaşı değirmeni.
İnsanlar, ticaretle uğraşır.
Yiyeceklerinden daha fazlasını üretirler.
Ticaret, balıkçılık, hayvancılık, tarım, bakırcılık gibi değişik meslek dalları vardır.
İkamet edenler arasında bir düzen anlaşması vardır.
İnsanların dinleri vardır.
Yazı dilleri vardır.
Kanunları vardır.
Çocuk yetiştirirler.